•56.Bölüm•

3.7K 243 18
                                    

Çok uzun süredir telefonumu görmediğimden Akın gelene kadar sadece telefonumla oynadım durdum. Gelen mesajların hepsi bizim kızlardandı ve ilk başlarda Akın'ın yazdığı birkaç mesajı da yeni görmüştüm. Ayrıca Beril telefonumun olmadığını bilse de Akın'ın ona attığı mesaja bir sorun var sonra yazar o sana diyerek cevap verdiği ikisinin konuşmasının ekran görüntüsünü de atmıştı bana.

Altına da methiyeler dizmişti bir sürü. Malum, yüzme yarışına gideceğim dedim diye iyi kes, kaslıdır o falan dediği çocuktu Akın. Şimdi de 'bak nasıl da meraklı, ay çok iyi çocuk ya.' falan yazmıştı.

Züleyha ve Beril'in Akın hakkında bana verdikleri tepkilerin hepsi geçen seneki Yunus faciasının kalanlarından kurtulmam içindi. Akın'ın çok iyi biri olduğunu düşündüklerinden yapmıyorlardı bunu. Daha çok Akın sayesinde Yunus'la olanları üstümden atmamı istediklerinden yapıyorlardı.

Ama bizim Akın'la aramızda herhangi bir durum yoktu. her geceki telefon konuşmalarımız çoğunlukla okullar, benim bulmaya çalıştığım yeni hedefim ve derslerimle alakalıydı. Normalde insanlar nasıl flörtleşiyor bilmiyordum. Baya olmuştu. Yunus'la en başta nasıl başladığımızı da bilmiyordum. Sanki bir anda belirmişti hayatımda onunla olan ilişkim.

Yunus demişken, meraktan bir ara engelini de kaldırmıştım Akın'ı beklerken. Yazdığı birkaç saçma mesaj engelini kaldırdığımda düşmüştü Instagram sohbetimizin içine ve sinirlenmiş, geri engellemiştim.

Telefonumu rahat bırakıp önümdeki test kitabıyla ilgilendiğim sırada birden karşımdaki sandalye çekildi. Kafamı kaldırınca Akın'ı gördüm.

"Selam." dedi direkt.

"Selam."

"İnsan babasıyla kavga edip kaçınca gelip ders çalışmaz genelde."

"Eh, Mart bitti bitiyor sonuçta. Birkaç aya sınavım var. Bu sefer mezuna da kalamam biliyorsun." dedim. Güldü.

"Mezun Petek çekilmiyor, evet."

"Gerçek Petek halim bu belki, ne biliyorsun?"

"Hiç sanmam. Senin gibi çok tatlı bir kızdan öyle bir psikopat sürekli çıkmaz." dedi. Gülümsedim.

"Psikopat bana biraz abartı geldi..."

"Tabi."

"Ne içersin?" dedim merakla.

"Bir şey içmem. Anlat sen olan biteni bana önce. Sonra içeriz bir şeyler." dedi. Derin bir nefes aldıktan sonra eve gelişimi, telefonu almak için başta sessiz kalışımı ve telefonu aldıktan sonra durup dururken patlattığım ben işletme okumayacağım bombasını anlattım. Kavgadaki her lafı daha yeni yaşamış olmama rağmen tam hatırlamasam da olayın ana hatları belliydi. O yüzden çok zor olmadı. Uzun da sürmedi. Fazla tepki vermedi ben anlatırken zaten.

En son sustuğumda derin bir nefes alıp arkama yaslandım.

"Ee?"

"Hepsine tepki vereceğim ama en çok kafandan otobüs kaza yaptı yalanı atıp telefonunu alma planına eğlendim. Demeden geçemeyeceğim." dedi. Güldüm.

"Tamam bugün yalandı ama arada oluyor böyle şeyler."

"Elbette." dedi alayla. Ona bakmayı sürdürdüm.

"Benim diyebileceğim bir şey yok ki Petek. Ailenle sen konuşmuşsun. Bana sorarsan olması gereken buydu, geç bile kaldın ama kendi kendine karar vermen çok uzun sürdü." dedi. Hafifçe salladım kafamı sadece

"Neyse, gel bir tatlıcıya gidelim." dedi birden.

"Neden?"

"İlk ona girersen sana künefe ısmarlayacağımı söylemiştim bir keresinde. Sekizinci olmuşsun."

"Daha önce hiç yemedim ben künefe, biliyorsun değil mi?"

"Evet. Benimkinden yersin." dedi ve ayağa kalktı. Çantamı topladım. Altmışa çıkan şarjımı çekip onu da çantaya attım ve uzun bir aradan sonra telefonumla dışarıda dolaştım. Akın'la bir tatlıcıya girdik. ortaya bir tane künefe aldı. Denememi beklediği sırada ben bir tık çekingendim.

Bunu peynirle yapıyorlardı ve içine peynir giren sevdiğim tek şey cheescake olmuştu şu ana kadar. O yüzden bu zamana kadar hiç yememiştim zaten ama en sonunda Akın zorladığında mecburen bir çatal aldım.

Peynir tadı gelmedi. Aksine çok da güzel bir tadı vardı.

Beğendiğimi fark edince ikinci bir tane daha aldı kendi yemek için. Yarım saat kadar oturduk tatlıcıda. En sonunda hava kararmaya başlayınca kalktık.

"Babaannene mi?" dedi.

"Hayır. Beril'de kalacağım bu gece."

"Öyle mi?"

"Evet. Onları görmeyeli daha çok oldu. Seninle bile daha çok konuştum bu süreçte." dedim. Gülümsedi.

"Nereden gidiliyor oraya?"

"Saçmalama ben kendim giderim. Sen git."

"Asıl sen saçmalama Petek. Otobüse bindireceğim hiç yoksa seni." dedi. Derin bir nefes aldım. Sonra otobüs durağına ilerledim.

"Sen nasıl gideceksin yurda?"

"Hazır dışarı çıkmışken bir arkadaşa uğrarım ben ya."

"Arkadaşa mı?"

"Bizim Kağan var. Yıldız'da okuyor. Ona bir uğrarım bayadır görmedim."

Hafifçe kafamı salladım. Otobüsü beklerken ara ara konuştuk ama çok bir sohbet dönmedi. Bir ara duraktaki yaşlı bir kadınla genç bir adam kavga ettiğinde Akın beni biraz uzaklaştırdı duraktan. Yirmi dakika kadar sonra sonunda otobüs gelince derin bir nefes aldım.

"Geliyor."

"Gidince haber ver bana." dedi. Sonra güldü. "Senin telefonun olması hala garip geliyor. Çok alışmıştım Petek 2 yazan numaradan mesaj gelmesine ben."

"Petek 2 diye mi kaydettin sen beni?"

"Evet."

"Gerçek numaram nasıl kayıtlı?"

"Petek Boğaziçi."

"Ben de seni öyle kaydettim. Boğaziçi parantez içindeydi."

"Bu kadar aynı kafada oluşumuz hoşuma gitti." derken gülümsedi. Ben de gülümsedim. Otobüsün kapısındaki kuyruk azalıyordu.

"Ben bineyim artık." dedim. Kafasını salladı. Birkaç saniye ona baktım. sarılıp sarılmamak arasındaydım. Daha önce hiç sarılmadığımızdan garip durabilirdi çünkü. O yüzden iki saniyelik bir tereddüt sonrası bir adım gerileyeceğim an Akın bir elini koluma koyup uzandı ve dudaklarını yanağıma bastırdı.

Sarılmamız garip olur diye düşünüyordum, çocuk beni öpüyordu.

"Beril'in evine girdiğin an haber ver bana."

"Tamam..." diye mırıldandım kısık bir sesle. Sonra da hızlıca arkamı döndüm ve direkt otobüse bindim. Arkaya doğru ilerlerken suratımın domates gibi olduğuna emindim. Boş bir koltuk bulup bir kadının yanına oturduktan sonra çantamı kucağıma aldım. otobüs hareket edince hala durakta olan Akın'la göz göze geldik. Gülümsedi.

Beni öpmüştü. 

*

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım. 

Yıldız'da okuyan Kağan okuyan varsa bilir, okumayanlar için de ben söyleyeyim Hayat ve Ay kitabındaki yan karakterlerden biri. İsterseniz ona da bakabilirsiniz. Ya da Akın ve Okan'ın arada gittiği Şitana isimli mekan yine diğer kitaplarımdan olan Şitana kitabındaki aynı yer. Haberiniz olsun. birkaç kurgum kendi arasında bağlantılı yani. 

BOĞAZİÇİ |Yarı Texting (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin