Deneme sınavlarımın nasıl geçtiğiyle alakalı fikirlere kapılmayı çoktan bırakmıştım. Giriyor, çözüyor ve sonra da direkt eve geçiyordum. Biraz bile oyalansam zaten babaannem babamı arıyordu hala gelmedi diye. Onunki kötü bir niyet değildi. aksine babamların sorumsuzluğundan hoşlanmıyordu. Telefonsuz oluşum kadını her gün dershane için evden çıktığımda inanılmaz biçimde geriyordu.
En azından bir büyük benim için endişeleniyordu. Sınavım için değil, direkt benim için.
Önce TYT sonra da AYT sınavı olduktan hemen sonra dershaneden çıktığımda karşı kaldırımda duran kızıl saçlı kişiyle duraksadım. Akın beni gördüğü an sigarasını yere attı. Ona doğru gitmem gerekiyor mu bilmesem de direkt karşımda olduğu için beklemedim ve karşıya geçtim.
Ona mesaj atmaya karar verdiğim günden hemen sonraki gün telefonum elimden alındığından zaten konuşamamıştık. Aklıma takılmıştı ama kısa bir süre sürmüştü bu. Ben babaannemde yaşadığım süreç bir hafta sonu ya da taş çatlasa bir hafta falan sürer sanmıştım. Ama babamlar iki haftayı tamamlamışlardı ve hiç sesleri çıkmıyordu.
Zaten babaanneme bırakıldığım günden iki gün sonra babam evdeki bütün test kitaplarımı getirdiğinde biraz anlamıştım bu sürenin çok daha uzun süreceğini.
"Akın?" dedim karşısına geçtiğim an. Beni süzdü.
"Selam."
"Selam?"
"Denemeden mi?" dedi dershaneyi gösterip. Kafamı salladım. Sessizlik uzadı.
"Ne işin var burada?"
"Sana mesaj attım. Görmedin."
"Bana mesaj mı attın?" dedim şaşkınca. Kafasını salladı. "Beril'e de yazdım. Telefonunda bir sorun var dedi ama bir hafta geçti ve hala ses çıkmadı. Ben de dershaneye geleyim dedim. belki bilerek görmezden geliyorsundur diye...Konuşmak istedim bilmiyorum. Bir süredir konuşmadık." dedi.
Konuşmak istemişti.
Benimle konuşmak istemişti.
"Anladım." diyebildim sadece. Bir tık şaşkındım. Hem onu karşımda görmeyi beklemiyordum hem de kendisi koçluğumu bıraktıktan sonra konuşmak istemesini.
Hoş ilk başta ben bir gariptim ama koçluğu bırakan da oydu. Bırakmasa arada bir yine konuşabilirdik sonuçta.
"Bilerek mi görmezden geliyorsun demek bu?" dedi Akın ben başka bir şey söylemediğimde.
"Hayır öyle değil." dedim hemen. Böyle düşünmesini istemezdim. Hem bilerek görmezden gelmek gibi bir durumun altında bir sürü başka şey aranabilirdi. Bir şekilde ona trip atıyorum bile sanabilirdi ve böyle düşünsün istemiyordum.
Aranızda bir şey olmayan birine trip atamazdınız ve trip atıyorsanız bir şekilde bir bağınız var gibi gözükebilirdi. Ki bizim yoktu.
"Nasıl o zaman?" dedi. Kolumdaki saate baktım bir an. Eğer gitmezsem metroya yetişemeyebilirdim.
"Telefonumu aldılar." dedim. Kaşlarını kaldırdı. "İki hafta önceki deneme kötü geldi. Önceki gece annem telefonla oynarken yakalamıştı beni. Buna bağladılar ve telefonumu aldılar işte."
"Bilgisayarın falan..."
"Babaannemle kalıyorum." diye kestim onu. Sonra da "Ayrıca da metroya yetişmem lazım. Yoksa babaannem endişeleniyor gecikiyorum diye. Boşuna gelmişsin." dedim.
"Tamam." dedi. Ama gitmek için bir hamle yapmadı. Kaşlarımı kaldırdım. "Petek yürüsene?" dedi hafif şaşırmış bir sesle.
Ona ne oluyordu da şaşırıyordu acaba?
"E gitsene?"
"Konuşmak istiyorum. Metroya beraber gidebiliriz. Bir şey olmaz." dedi. Birkaç saniye suratına baktım. sonra bir adım attığımda o da benimle aynı anda yürümeye başladı.
Birkaç adımı sessizce attık. En sonunda dayanamadım ve "Ne konuşmak istiyorsun?" dedim merakla.
"Koçun nasıl?"
"Kötüymüş denemelerim bana yararı olmuyormuş. Bıraktı beni çoktan."
"Yeni koçun?"
"Dershane herhangi birini ayarlamadı. Hoş ayarlasalar da göremem, telefonum yok." dedim. Derin bir nefes aldı.
"Yakın mı bari babaannenin evi buraya?"
"Hayır. Daha uzak hatta. Üç saat sürüyor."
"Günde altı saatin yolda geçiyor ve bu şekilde daha iyi ders çalışacağını mı düşünüyorlar?"
"Ders çalışmamı umursadıklarını sanmıyorum artık. Bence babam geri zekalı olduğumu fark etti ve beni terk etti işte babaanneme."
"Saçmalama."
"Aynen. Babam hiç yapmaz değil mi?"
Sessiz kaldı. Metroya geldik. Gitmesini bekledim ama benimle beraber turnikelerden geçtiğinde ona baktım. Sıfır duygu vardı suratında. Anlamıyordum şu anda onu.
"Sen...bırakmışsın koçluğu?" dedim metroyu beklerken.
"Seninle denedim, işe yaramadı. Demek ki beceremiyorum dedim salladım. zaten dersler ve yüzme de bir arada zorlarken bir de başka bir öğrenciyle tanış, ders çalışma stilini anla falan filan zor geldi." dedi. Kafamı salladım hafifçe.
"Babaannenin telefonu yok mu?"
"Tuşlu." dedim. birkaç saniye sustu. Sonra da birden çantama uzandı. Anlamadım. Büyük gözü açtı ve içinden bir defter çıkarttı. Sonra da kalemliğimi çıkartınca "Akın ne yapıyorsun?" diyebildim sonunda.
Bana cevap vermedi. Kalemliğin içinden çıkarttığı koyu mavi, simli kalemi aldı eline. Kaleme baktı birkaç saniye. Sonra bana baktı.
"Resim çiziyorum bazen." dedim hızlıca. Güldü. Sonra defterin bir sayfasını açtı. Bir şey yazdığını gördüm. En sonunda işi bitti.
"Denemen açıklanınca falan, netlerini mesaj atabilir misin bana? Babaannenin telefonunda SMS hakkı vardır değil mi?"
Yutkundum.
"Vardır..."
"Güzel. Senden haberim olmasını istiyorum."
"Koçluk gibi mi yine?"
"Hayır Petek. Arkadaşın gibi. Çünkü seni merak ediyorum ve en son çok korkunç laflar ettik birbirimize. Yeni başlangıç gibi düşün. Derslerinle de ilgilenirim, soru falan sorarsın. Tek iletişim bu olsun değil derdim ama..." dedi. Derin bir nefes aldı. Sonra çantamım fermuarını çekti ve bana baktı.
"Ama seninle konuşmak istiyorum Petek."
*
Yıldıza basmayı, yorum yapmayı ve yeni yayınladığım OXYN'e de bir bakmayı unutmayınızz. Bir de isterseniz beni Instagram'dan takip edebilirsiniz: reminduagain
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOĞAZİÇİ |Yarı Texting (TAMAMLANDI)
Teen Fiction0538*: Petek merhaba, Akın ben. Akın Çağlayan. Koçluk programından. 0538*: dersteydim hemen mesaj atamadım sonra da aklımdan çıktı. Nasılsın? ** TAMAMLANDI. Hayat ve Ay, Şitana, Yaşanmamış Tek Olasılık, Boşlukta Boğulmak ve Boğaziçi aynı evrenin far...