49'u okumayı unutmayınız, peş peşe attım.
*
Annem biraz kızar diye düşündüğüm mevzu yirmi yedinci olduğum deneme sınavıyla birleştiğinden babamdan yediğim büyük bir azara dönüştüğünde çok da umursamamıştım. Bir tık bağışıklık kazanmıştım bence bütün bu azarlamalara. Ondan çok umursamamıştım.
Ama sonra anne ve babam bir olup sanki üniversite sınavına değil de lise giriş sınavına hazırlanıyormuşum gibi davranmışlardı ve elimden telefonumu almışlardı. Biter sanmıştım ama bitmemiş, dershaneye oldukça uzak bir semtte oturan babaannemin evine yollanmıştım.
Babaannemin evindeki oturma odasında yaşamaya başlayalı bir buçuk hafta olmuştu. Dershanede arkadaşım olmadığı için kendi arkadaşlarıma haber vermem epey zor olmuştu benim için. Hala tuşlu telefon kullanan babaannemin telefonundan kimseye haber veremeyince ilk gün dershaneden dönerken gidip bir internet kafeye girmiştim ve durumu Beril'e Instagram'dan açıklamıştım. Sonra da bir daha internet kafeye gitmemiştim ve babaannemin evinde yaşamaya başlamıştım işte.
Anne ve babamla konuşmayalı da bir buçuk hafta oluyordu.
Babaannem babama hafif kızmıştı. Kızın tüm düzenini değiştirdin gibisinden bir kızmaydı ama bu. Beni düşünen bir kızış değildi ve bir şey değişmemişti. Annem onu dinlemeden gidip Beril'de kaldım diye babam da onu dinlemeden sürekli denemelerde sıçıp batırıyordum diye benden kurtulmuştu sanırım.
Aslında sürekli bir azar yemeden geçirdiğim günler hafif hoşuma gitmeye başlamıştı ama babaanne evi çok sıkıcıydı. Babaannem bütün gün sabahtan akşama kadar gündüz kuşağı programlarını izliyor peşinden günlük dizilere başlıyor haber saatlerinde ülkede yaşanan tüm haberlere seslice homurdanıyor sonra da haftanın her bir günü için belirlediği dizileri izliyordu. Diziler bittiğinde ise kendini yatağa atıyor, direkt de uyuyordu.
Ben de bunlara sadece yemek yerken maruz kalıyordum. Dershane buradan çok daha uzak olduğu için evden bir buçuk değil üç saat önce çıkıyordum ve dershaneden sonra eve dönmem üç saat sürüyordu. Koca bir şehirde telefonsuz dolaşmam ise bence çok büyük bir tehlikeydi ama belli ki anne ve babam birdenbire ülkenin en tehlikeli şehri olan İstanbul'a gereksiz bir güven beslemeye başlamışlardı.
Bazen ölmek isterdim. Bu çok anlamsız değildi. ortalama bir genç kız hayatında yaşadığı herhangi bir dert yüzünden keşke ölsem diye düşünürdü zaten. Yunus'tan sonra çok yaşamıştım bu hissi. Şimdi ise bir tık benim isteğimden ziyade aylardır ağzıma sıçan ebeveynlerimi üzebilir belki diye istiyordum.
Ölmesem de apandisit ameliyatı gibi bir şey yaşasam biraz üzülürler miydi acaba?
Sınav yüzünden depresyona girip gerçekten depresyon teşhisi konulsa bana babam depresyona girdim diye üzülmez ve bana çok fena kızar gibi geliyordu.
Babaannemle geçirdiğim bir buçuk haftanın iyi yanları da vardı. bu iyi yanlar sadece yemekleri barındırmıyordu ayrıca. Bir tık rahattım. Sürekli kafamda Boğaziçi işletme diye konuşan bir baba yokken derslerim daha kolay gibi geliyordu.
Ama çok saçmaydı her halükârda. Test kitaplarında çözemediğim soruların cevaplarına internetten bile bakamıyordum. Hepsini dershanede hocalara sormaya çalışıyordum ki eşit ağırlıkçı olmanın en güzel yanı matematik hariç başka bir derste bunu yaşamıyor olmaktı.
"Karnın aç mı yavrum?" dedi babaannem ders çalıştığım odaya geldiğinde. İki çekyatın olduğu odada bir çekyat direkt benim yatağım halinde hep öyle dururken diğerinin önüne koyduğum masa da çalışma masam sayılıyordu ve koltukta ders çalışırken belim inanılmaz biçimde ağrıyordu.
"Yok babaanne. Sen uyu ben hallederim." dedim. Saat odadaki saate göre on ikiydi.
"Tamam. Aç karnına anlamazsın ama ye bir şeyler. Hadi iyi geceler."
"Sana da." dedim. Babaannem gidip yattığında derin bir nefes alıp önümdeki kitaplara baktım.
Soru bankalarının bazılarının kötü bir özelliği vardı. bir testte her soruyu aynı tarz yapmak gibi bir özellikti bu ve birini yapamadığımdan diğerlerini de yapamıyordum.
Kenarda yığınla duran bütün test kitaplarımın arasından bir başka AYT matematik kitabını aldım. sonra da açıp polinom kısmına geldim ve derin bir nefes aldım.
Bugün çarşambaydı. Saat gece yarısını geçtiğine göre Perşembe sayılırdı hatta.
Tamam. Cuma günü deneme sınavım vardı.
*
Profilime girip yayınlamaya başladığım OXYN kitabına bir bakabilirsiniz.
20-25 arası oy ve birkaç yorum olmadan diğer bölüm gelmeyecektirr, bilginize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOĞAZİÇİ |Yarı Texting (TAMAMLANDI)
Подростковая литература0538*: Petek merhaba, Akın ben. Akın Çağlayan. Koçluk programından. 0538*: dersteydim hemen mesaj atamadım sonra da aklımdan çıktı. Nasılsın? ** TAMAMLANDI. Hayat ve Ay, Şitana, Yaşanmamış Tek Olasılık, Boşlukta Boğulmak ve Boğaziçi aynı evrenin far...