Cesaret edip içeri girebildiğimde ortamda çok fazla ses olduğunu fark ettim. Tribünlerde dolaşıp çok göze çarpmayan ama herkesi görebileceğim bir yer bulmaya çalıştım. Akın'ın arkadaşının yanına gitmek gibi bir derdim yoktu. Hiç tanımıyordum çünkü çocuğu ve ne diye gidecektim?
Sadece bir hafta ders çalışmayan Petek modundaydım. O kadar da sosyalleşmeme gerek yoktu bence.
Ortalarda bir yerin en dibine oturup havuza baktım. pek bilgim yoktu. ayrıca garip gelmişti. Dümdüz yüzeceklerdi ve sadece hızla alakalı bir şeydi. Bence boyu en uzun olan daha hızlı gidebilirdi.
Gerçekten yüzmeyle alakalı bilgim yoktu. bunun profesyonel spor olarak yapıldığı kısmına hiç aşina değildim. O yüzden öylece oturuyordum ve bekliyordum.
Birkaç yüzücü vardı çevrede. Havuzun kenarında duran ve üstü giyinik olan bir adamla konuşan Akın'ı bulmam çok zor olmamıştı. Göze battığından ya da onu direkt bulabildiğimden değildi. sadece ortamda çok fazla kızıl saçlı insan yoktu ve bonesi takılı değildi. altında siyah bir mayo ile bana arkası dönük duruyordu. Sırtı genişti. Karşısındaki kişinin üstünün giyinik olduğundan anladığım kadarıyla da hocası falandı. Koç mu diyorlardı? Biz voleybolda hocam diyorduk genelde. Bazen koç dediğimiz de oluyordu ama duruma bağlıydı.
Akın ve adam konuşurken gayet sakin gözüküyorlardı. Bir keresinde seçilmediği için gergin olduğunu söylemişti bana. Bu adam onu seçmeyen ve şimdi de seçen kişi miydi yoksa çok ayrı biri miydi bilmiyordum.
Ben Akın hakkında zaten hiçbir şey bilmiyordum. Derece öğrencisi olması, Konyalı olması ve Boğaziçi'nde işletme okuması hariç bir şey bilmiyordum.
Onu tanıyabilirdim. İster miydim, isterdim. Zor bir şey değildi. sınava daha aylar vardı ve bir aksilik çıkmadığı sürece aylarca her gün konuşacaktık. Onu tanımayı isterdim. Amacım yoktu ama. Bu konuda herhangi bir amaç düşünmezdim. Beril'in dedikleri gibi şeyleri hele asla düşünmezdim. Bir önceki sevgilim en başta şu an mezuna kalma sebebimken bir de Akın'la uğraşamazdım. Kız arkadaşı yoktu biliyordum ama bu olmayacak demek de değildi. Üniversitedeydi ve sınıfında olmasa da koskoca kampüste bir sürü güzel kız olabilirdi.
Ben uğraşamazdım bunlarla.
Zaten bir türlü yükselmeyen netlerimi düşününce canımı sıkardı bu konu.
Annemle babam bu koçun erkek olduğunu ya da onunla sürekli görüştüğümü de bilmiyorlardı. Annemin kızacağından değildi de babamın kızacağını biliyordum. Bunun Akın'ın bir erkek olmasından dolayı olmayacağını ya da aklına romantik şeyler geleceğinden değildi. Babam arada dışarıda Akın'la ders çalıştığımız anları tamamen benim yalnız ders çalıştığım anlar sanıyordu. Hatta bunları da epey sorun ediyordu çünkü zaten dershaneden sonra annem de babam da eve akşam altı yedi gibi anca geliyordu ve yalnız kalıp ders çalışacağım zamanlar evde zaten varken neden dışarı çıktığımı anlamıyordu. Sorguluyordu. Ve de istemiyordu.
Babamı denemeyecektim. Bu bir haftadır ders çalışmama işini de gizliyordum. Odama giriyordum ve saatlerce masada oturuyordum. Akın inatla ders çalıştırtmadığından da öylece önümde açık kitaplara bakıyordum. Sonra da herhangi bir ayak sesi duyduğum gibi elime kalem alıp sorularla ilgileniyor gibi yapıyordum.
Gerçekten çok garipti.
Akın o arada hocasıyla konuşmayı kesti. Tribüne doğru döndü ve gözleri direkt ön sıradaki bir yere gitti. Kaşlarını kaldırdı. Sonra elini kaldırdı ve baş parmağıyla serçe parmağını aynı anda açıp elini kulağına dayadı. Kiminle konuşuyorsa ona telefonla aramaktan bahsediyordu.
Birkaç saniye içinde aranacak kişinin ben olduğumu fark edince anında yerimden kalktım ve kolumu kaldırıp salladım. Akın'ın dikkatini çekmeye çalışırken arkasında kalan iki yüzücünün dikkatini çekmiştim ve bana garip garip bakan iki tane iri yarı ama boneli adama bakarken gülmemek için zor durdum. O arada Akın beni gördü ve kaşları gevşedi. Sonra tribüne yaklaşınca benimle konuşmaya geldiğini anlayıp hızlıca aşağı indim.
Tribüne yaklaşınca "Ne yapıyorsun orada?" dedi direkt.
"Oturuyorum." dedim. Sonra ona bakarken gözlerim aşağı doğru kaydı. Karşımda yarı çıplak durduğundan ve bunun yaptığı spor gereği yüzünden olduğundan pek utanmadım.
"Okan önde. Yanı boş, sana ayırmıştık. Geçsene." dediğinde tekrar yüzüne baktım.
"Okan'ı tanımıyorum."
"O da seni tanımıyor."
"Öyle değil, tanımadığım için kim olduğunu bilmiyordum. Ondan bir yere geçtim oturdum." dedim. Dudakları aralanırken arasından bir "Haa..." çıktı. Kafamı salladım sadece.
"Ne zaman başlıyor?"
"Beş dakikaya başlar."
"Hala boneni takmamışsın." dedim. Elinde tuttuğu boneye baktı. Sonra da "En sevmediğim şey olduğundan en sona kadar takmıyorum genelde." dedi. Güldüm.
"Komik gözüküyor."
"Ne?"
"İri yarı adamlar, neredeyse çıplak bir şekilde yüzeceksiniz tamam mı? Normalde çok heybetli bir görüntü ama bone takıp ucubeye benziyorsunuz. Bir de gözlükler var, sinek gibi." dedim ve sırıttım.
"Sağ ol." dedi alayla. Omuz silktim.
"Gidip en ucube gözükebileceğin sporu seçen sensin." dedim.
"Voleybol oynarken hiç ucube olmuyorsun çünkü değil mi? Terden geberiyorsunuz. Ben en azından sudayım da heybetli görüntümü terle bozmuyorum."
"Ter bazı insanların hoşuna gidebilir." dedim. Tek kaşını kaldırdı. "Bazı durumlarda..." derken aklımda basketçiler ya da sosyal medyada gördüğüm yakışıklı futbolcu editleri vardı. Ama Akın'ın büyüyen gözleriyle karşılaşınca kaşlarımı çattım.
"Ne?"
"Dediğin şeyin altını doldurur musun mümkünse?" dedi
"Futbolculardan falan bahsediyorum." dedim kaşlarım hala çatıkken. Sonra durdum. Cümleyi biraz daha düşününce ucunun çok açık olduğunu ve bir erkek beyninin onu götürebileceği ilk yeri fark ettim ve gözlerim büyüdü.
"Yuh!" dedim şokla.
"Cümleyi sen kurdun."
"Git de yüz hemen. Ben Okan'ın yanına gidiyorum." dedim hızlıca. Dudaklarını birbirine bastırdı ve "Şurada oturuyor." deyip parmağıyla gösterdiği yere baktım. Orada oturan çocuk bize bakıyordu.
"Tamam. Gittim ben" dediğim gibi hızlıca yanından uzaklaştım.
*
Dün finalini verdiğim MARE isimli kurguma ya da aktif olarak devam ettiğim ISSIZ veya ZAMAN isimli kurgularıma bakabilirsinizz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOĞAZİÇİ |Yarı Texting (TAMAMLANDI)
Teen Fiction0538*: Petek merhaba, Akın ben. Akın Çağlayan. Koçluk programından. 0538*: dersteydim hemen mesaj atamadım sonra da aklımdan çıktı. Nasılsın? ** TAMAMLANDI. Hayat ve Ay, Şitana, Yaşanmamış Tek Olasılık, Boşlukta Boğulmak ve Boğaziçi aynı evrenin far...