Aşklarım, bolca yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Keyifli okumalar!
Üçüncü Bölüm: TESADÜFLER
Hayatımdaki en gergin anımı sorsalar, normal şartlarda gizlice gittiğim Trabzon spor maçındaki futbolculardan birinin bana forma vermesi ile yakalanmamı anlatırdım. Ki bunun gerici olan kısmı futbolcunun bana forma vermesi değil, bu durumun kameralara yakalanması ve annemlerin o videolardan görüp beni yakalanmasıydı. Ha birde maçın Trabzon'da olması. Tabi o futbolcu ile hakkımda çıkan aşk iddiaları da vardı... Yani sonuç olarak o zamanlar yaşadığım en gergin zamanlardı. Çünkü annemler çok sinirlenmişti. Sinirlendikleri nokta da habersiz Trabzon'a gitmiş olmam değil, Trabzon spor maçına gitmiş olmamdı. Onların o siniri bana gerginlik olarak geri dönmüştü ve hiç hoş zamanlar değildi.
Ama tam şuan, o andan daha kötüydü. En azından şimdilik öyleydi.
Eski flörtüm Kaan'ın bakışlarını sürekli üzerimde hissediyor ve konuşmak için zaman kolladığını biliyordum. Onun bu hallerini abim yakalayacak diye ödüm kopuyordu. Çünkü her ne kadar ailemiz o 'elit' denilen kesimden olsa da abim tam bir hanzoydu! Yanıma bir erkeğin yaklaşma düşüncesi onu deli ediyordu ve beni başka biriyle paylaşma fikrinden nefret ediyordu. Bende onun bu hallerinden nefret ediyordum ama konumuz benim nefretim değil, abiminkiydi. Abim Kaan'la aramda bir şeyler geçtiğini bilse onu top yapar sektirirdi.
Tabi birde yeni transfer mevzusu vardı. Bu çocuk neden sürekli karşımdaydı bilmiyordum ama bu tesadüflerin hoşuma gittiği söylenemezdi. Onunda bakışlarını sık sık üzerimde hissediyor, kendimi de ona bakmaktan alıkoyamıyordum.
Telefonum titrediğinde ekrana Eylül'ün araması düşerken, oturduğum yerden kalktım ve abime arabanın orada olacağımı işaret edip hızlı adımlarla oraya doğru yürümeye başladım. Bugün Eylül ile hiç konuşamamıştık çünkü babaannesi onu misafirliğe götürmüştü. Aslında babaannesini severdim, çünkü babamın ikinci annesi sayılırdı. Eylül'de çok severdi. Tabi bize temizlik yaptırıp, koca adayı aramadığı sürece.
Onun dışında yemekleri çok güzel olan melek gibi bir kadındı.
"Eylül." dedim telefonu açıp kulağıma dayadıktan hemen sonra. "Seni o kadar çok özledim ki..." diyerek hızlıca yeniden konuştum. Kelimelerin her birini uzatarak söylemiş, konuşmama dramatik bir hava katmıştım. Şovculuk diyince de bendi yani.
"Bende çok özledim ama bunları sonra konuşalım. Egemen'i engellediğin için sabahtan beri beni rahatsız ediyor." dedi Eylül huysuz bir ses tonuyla söylenirken. Yüzümde geniş bir tebessüm oluşurken kıkırdadım. Egemen'i bizimle çok dalga geçtiği için engellemiştim. Böylece yeni transferin kim olduğunu ne kadar merak etse de öğrenemeyecekti. "Hak etmediğini söyleyemezsin kuzen."
"İkizim diye demiyorum ama dibine kadar hak etti." diyerek beni onayladı Eylül. "Ama imdat yani. Beni aramasın daha fazla." diye konuşmasına isyan edercesine devam etti. "Babaannem sevgilim olduğunu düşünüyor."
Kıkırdayarak başımı iki yana salladım. Egemen'in tatilini zehir ettiğimden emindim. "Adana Demir'den Adal Kongar'mış, söylersin." dedim bu eziyetin Egemen'e yettiğini düşünerek. Eylül derin bir nefes aldı. "Bekle bir dakika..." diyerek konuştuğunda, görmediğini bilsem de kafamı sallayarak onayladım onu.
Bu sırada çoktan park yerine gelmiş ve ağacın altında bir köşeye geçmiştim. Sıcak gittikçe artarken elim ile kendimi yelledim ve önüme gelen saçlarımı omzumdan geriye attım. Adanalılar bu sıcakta nasıl yaşayabiliyordu?
"Piraye sen bu çocuğu tanımadın mı?" dedi Eylül bir anda yükselen sesiyle. Olduğum yerde irkilirken, kendi kendime gözlerimi devirdim. "Birden bağırılır mı manyak?" diye söylendim memnuniyetsiz çıkan sesimle. "İzmir'de bana çarpan çocuk bu işte de... Sen nereden biliyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YULA
General Fiction'En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever: 4' Tek bir dünyada, nasıl olurdu da birbirinden çok farklı iki dünya olabilirdi? *** "Abart." dedi Eylül memnuniyetsiz ifadesi ile bana bakarken. "Gayet tatlı bir çocuk. Kıvırcık falan, beğendim ben." diyerek d...