Bolca yorum yapmayı ve oy kullanmayı unutmayın. Sizleri çok seviyoruz, keyifli okumalar!
On Dördüncü Bölüm: ZITLIKLARINA HASTAYIM
Beynimin içinde izlediğim yüzlerce TikTok videosu dolanırken, bakışlarım Ekin'in üzerinde odaklıydı. Terapi seansımız bittiği için, ki bunu sıfır ücret karşılığında yapmıştım, Ekin'in kendini toparlaması adına ona zaman tanımıştım. Ki bu zamanı Adal'ı düşünmemek için, saçma sapan videoları düşünerek harcıyordum.
Kahvemden büyük bir yudum aldım. O anda Ekin'in dalgın bakışları beni bulurken, "Ben daha önce evlendim." dedim oldukça ciddi çıkan ses tonumla. Ekin'in kaşları çatılırken anlamsız bakışlar attı bana. Ardından ne yapmaya çalıştığımı anlamış olmalı ki yüzüne sahte bir ifade yerleştirdi. "Ne?" diye sahte bir şaşkınlıkla sordu bir sürenin ardından. Yüksek çıkan sesi ile insanlar bize doğru dönerken gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Ekin benim aksime gülerek arkasına yaslandı.
"Bazen beyninin içinden neler geçiyor çok merak ediyorum Piro." dedi alaylı çıkan sesiyle. Yüzümde bir gülümseme yayılırken omuz silktim. "Ama bazen de beni ürkütmüyor değilsin."
"Birde bayıl istersen Ekin." dedim alaylı çıkan sesiyle. Ardından yüzüme özgüven dolu bir ifade yerleştirip, kaşlarımı havalandırdım. "Gayet aklı başında ve kusursuz bir insanım."
Ekin oturduğu yerde dikleşti ve bana ciddi bakışlar attı. "Kendini övmeyi sonraya bırak." dedi abimde sıkça gördüğüm korumacı bir havaya bürünürken. "Biraz ciddi meselelerden konuşalım."
Biraz ciddi meseleler eşittir Adal demekti.
Ben mi çok belli ediyordum ya da insanlar beni deneyip gerçeği mi öğrenmeye çalışıyorlardı bilmiyorum ama herkes konuyu bir şekilde Adal'a getiriyordu. Ki konu ikimiz hakkında olmadığı sürece Adal'ı konuşmak hoşuma gitmiyor değildi. Ama konu ikimiz olduğunda pek hoş olmuyordu. Çünkü ikimiz bir konu olamazdık!
Tesiste Adal'dan gözlerimi kaçırdığım anda onunla bir daha göz teması kurmamaya çalışmıştım. Çünkü aklıma sürekli dün gece geliyordu ve bu hiç hoş değildi. Çocuğa resmen seni öpeceğim sinyali vermiştim! Ama şuan konumuz dün gece değildi.
Bakışlarımı Adal'dan kaçırsam da onun bana baktığını hissetmiş, o bana bakmadığında ise bende kaçamak bakışlarla ona bakmıştım. Ki baktığım anlarda gördüğüm tek şey sinirden ateş topu olmuş bir Adal Kongar'dı. Ya ters tarafından kalkmıştı ya da cin çarpmıştı.
Şiran hoca antrenmanı bitirdiği anda ise o önden önden binaya girmişti. Ki bu onu, bugün son görüşümdü. Ekin'in duş alıp hazırlanmasını beklediğim sürede abim ve diğerleri ile konuşmuş, Ekin geldiğinde ise beklemeden tesisten ayrılmıştık.
İçime derin bir nefes çektikten hemen sonra Ekin'e anlamaz bakışlar attım ve oyuncu profilime büründüm. "Ciddi meseleler derken?"
"Bana rol kesme Piro." dedi Ekin alayla kaşlarını havalandırırken. "Kimden ve neyden bahsettiğimi bal gibi de biliyorsun."
Yüzüm düşerken gözlerimi devirdim ve kahvemden bir yudum aldım. Benim rol yeteneği, sadece güzelliği için sektörde olan o kadın oyuncu ile yarışırdı maalesef. Yine de babamı ve eniştemi kandırabiliyordum. Ya da onlar kanmış numarası yapıyordu... Emin değilim. Neyse ki benden kötü olanlar da vardı! Mesela Egemen, hayatta yalan söyleyemez ve gizlice yaptığımız her işi batırırdı. Yalan söyleyemediği gibi rol de kesemezdi. Ki bu bizde onu dövme isteği uyandırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YULA
General Fiction'En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever: 4' Tek bir dünyada, nasıl olurdu da birbirinden çok farklı iki dünya olabilirdi? *** "Abart." dedi Eylül memnuniyetsiz ifadesi ile bana bakarken. "Gayet tatlı bir çocuk. Kıvırcık falan, beğendim ben." diyerek d...