Herkese merhaba! Bolca yorum atmayı ve oy vermeyi unutmayın. Bölüm sonunda görüşmek üzere!
Onuncu Bölüm: HEYECAN HİSSİ VE PARTİ MESELESİ
Eylül 2023
"Ne bir heves, ne bir tutku!"
Gözlerim ısınan oyuncuların üzerinde dolanırken, kendimi aylar öncesine dönmüş gibi hissediyordum. Ama döndüğüm bir yer ya da bir şey yoktu. Hatta hayatımdaki her şey, aylar öncesinden çok daha farklıydı. Siyah beyaz dışında bir zıtlık istemediğim, bulundurmadığım, hayatımda bana çok zıt biri vardı mesela. Hayatımda olmasını istediğimden emin olamadığım biriydi. Ancak ben istemesem de hayatımdan çıkacağını pek zannetmiyordum.
"Beşiktaş'ım anlatılmaz bir sevgi bu..."
Bakışlarım ısınan oyuncular arasından onu bulduğunda, içimde bir yerlerde bir kıpırdanma olduğunu hissettim. Bana bunu yapan, hayatımda istemediğim kişiydi. Ve bunun olmasını engellemeyen de bendim. Bu içten içe beni rahatsız etse de gözlerimi ondan çekmedim. Beşiktaş'ın on beş numarası tam karşımdaydı ve ilk maçında on bir oyuncusu olarak sahaya çıkacaktı. Üzerinde antrenman forması, altında ise beyaz şort vardı. Şortun köşesinde on beş numara ve kendini her açıdan belli eden dövmeli bacakları rüyalarımdan farksızdı. Dağınık saçları, tam göremediğim yüzü...
"Seviyoruz, tapıyoruz. Aşkından kahrolduk biz geberiyoruz!"
Rüyamın ruhu, gerçeğimde de beni bulmuştu.
Adal'ın gözleri gözlerime değdiğinde, hareketleri kısa bir anda duraksadı. Kaşları hafifçe havalanırken, onu yeterince tanımasam da beni burada görmeyi beklemediğini anlamıştım. Ama bu duruma alışsa iyi olurdu. Anat ailesi olarak maç kaçırmazdık, aksi iddia bile edilemezdi. Ki olur da aksi yaşanırsa ve bir maçı kaçırırsak, bir dahaki maça kadar ev ufak bir cehennem olurdu. Annem ve teyzem ise zorbalık yapmaktan asla kaçınmazdı.
O yüzden maçlarda bulunmak bizim için çok önemliydi.
"Abim senin maç izleyeceğini düşünmüyordu pek." dedi Adel, bana doğru eğilirken. Bakışlarım ona dönerken, o da abisinin üzerindeki bakışlarını bana çevirdi. "Ama şimdi sen buradasın ya, yıldıza bağlar."
Kaşlarım hafifçe çatılırken anlamaz bakışlar attım ona. "Ne alaka be?"
Adel'in yüzünde sinsi bir gülümseme oluşurken, bu konuyu deşmemenin daha iyi olduğunu fark etmiştim. Ama bunun için çok geçti... "Hani futbolcular, eşleri sevgilileri geldiğinde daha iyi performans gösterir ya?"
Kaşlarım biraz daha çatılırken ters bakışlar attım ona. "Saçmalama istersen Adel." diye söylendim kısık bir tonda. "Hem farkındaysan benim flörtüm var."
Adel'in yüzü buruşurken bana gözlerini devirdi ve önüne döndü. Omuz silktim ve bende bakışlarımı ondan çektim. Onların bize yemeğe gelmesinin üzerinden birkaç hafta geçmişti. O zamandan beri hayatımda pekte bir değişiklik yoktu. Her şey aynı tekdüzeliğinde ilerliyordu.
O tıpçı çocuk ise, maalesef hala hayatımdaydı.
Kendisiyle bir hafta konuşmanın Eylül'ü ikna edeceğini ve yeterli olacağını düşünmüştüm. Ama işler beklediğim gibi gitmemişti. Eylül, çocukla hiç buluşmadığım ve sadece çocuğun attığı mesajlara cevap verdiğim için bunu flört saymamıştı. İkinci hafta da bu durum devam etmişti. Bu hafta ise üçüncü haftaydı ve bu haftada, çocukla buluşup bu konuyu bitirmem gerekiyordu. Çünkü çok sıkılmıştım!
Bazen Eylül'ün haklılığını sorgulamıyor değildim. Ama birinden hoşlandığım zaman anlayacak kadar çok kişiden hoşlanmıştım. Yani Adal'dan hoşlansam bunu anlayacağımı düşünüyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YULA
General Fiction'En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever: 4' Tek bir dünyada, nasıl olurdu da birbirinden çok farklı iki dünya olabilirdi? *** "Abart." dedi Eylül memnuniyetsiz ifadesi ile bana bakarken. "Gayet tatlı bir çocuk. Kıvırcık falan, beğendim ben." diyerek d...