23. Bölüm

1.8K 108 18
                                        

Bolca yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Keyifli okumalar!

Yirmi Üçüncü Bölüm: KIRIKLIKLAR

Çok fazla hayal kırıklığına uğramazdım. Çünkü kurduğum birçok hayali gerçekleştirirdim, gerçekleştiremediklerimde ise ailem devreye girer ve hayallerimi gerçek yapardı. Hayal kurarken hep tek bir mottom vardı: Hayalini kuruyorsan gerçektir. Bu motto, anneannem sayesinde beynimin en ücra köşelerine yerleşmişti. Çünkü anneannem hep 'Allah gerçek olmayacak şeyin hayalini kurdurmaz' derdi.

Uğradığım ve kalbimi en derinden kıran hayal kırıklığı, Adal Kongar'ın yaşattığı olmuştu. Ondan beklentilerimi karşılayacağından birçok anda emin değildim aslında. Kafamda hep ona dair soru işaretleri, cevapları hemen gelmeyen sorular vardı. Yine de bir noktada beklentilerimin karşılanacağını düşünmüştüm. Çünkü bana öyle hissettirmişti. 'Tuttuğum eli bırakmak istemiyorum.' demişti bana. Peki şuan neden benim ellerim bomboştu?

Gün ağarırken, kafamdaki düşünceler hala dönüp duruyordu. Gözlerim düşündüklerimin etkisiyle sıkça dolmuş olsa da, Adal için ağlamayacağıma dair söz vermiştim kendime. O, onun için ağlamamı hiç hak etmiyordu. Tıpkı beni de hak etmediği gibi.

"Piraye?"

Duyduğum ses ile irkilirken, düşüncelerimden tamamen sıyrıldım ve kapıda duran abime döndüm. Meraklı gözleri benim üzerimdeyken, onu endişelendirmemek adına yüzüme ufak bir tebessüm yerleştirdim. "Abim?" diye mırıldandım çatlak çıkan sesiyle. Abim dün kendi evine geçmemişti. Hatta gece yine birlikte uyuma planı yapmıştık ancak yaşadıklarım planlarımıza uymamıştı.

Abimin kaşları biraz daha çatılırken, kapıdan ayrıldı ve odanın içine adımladı. Çatık kaşlarının altındaki gözleri endişeli bir hale bürünmüştü. Yatağımın kenarına oturdu ve dikkatlice baktı bana. "Ne oldu benim bebeğime?"

Abim tabi ki de yalan gülümsemelere kanmazdı. Hiç kanmamıştı.

"Önemli değil." dedim düz çıkartmaya çalıştığım sesimle. Bu önemsiz şeyin altında ne kadar önemli bir şey olduğunu tabi ki abim anlamıştı. "Uyku tutmadı sadece."

Sözlerimle abimin kaşları olabilecekmiş gibi daha çok çatıldı. "Senin uykun tutmadı?" dedi inanmaz bir şekilde sözlerimi tekrar ederken. "Sen iki gün boyunca uyusan, yine gece yatar uyursun. Sabah da kalkmak bilmezsin." diyerek devam ettiğinde, haklılığı karşısında içten içe yüzümü buruşturdum. Haklıydu, ne diyebilirdim ki? "Kalbini mi kırdılar senin? Ne oldu gece?"

"Kalbim kırılmadı." diye mırıldandım yine yalan söyleyerek. Abimin gözlerinin içine dikkatlice baktım. "Hayal kırıklığına uğradım ama toparlayamayacağım bir şey değil."

"Anlatmak istemiyorsun..." diye mırıldandı abim kendi kendine. Başımı usulca sallarken, abim içine derin bir nefes çekti. "O çocukla mı ilgili?" dedi sorgular sesiyle. Yalanımı anlayacağı için kaçmadan başımı salladım. Bu abimin kaşlarını biraz daha çatmasına ve gözlerinin sinirle dolmasına sebep oldu. "Şerefsiz..." diyerek mırıldandı kısık sesiyle. Kaşlarım havalanırken, abim yeniden derince soludu. "Halledemezsen ne yapacaksın?"

Yüzüme bir tebessüm yerleştirdim. Bu seferki abimi kandırmak için değildi, gerçekti.

"Sana geleceğim." dedim hızlıca cevap verirken. "Birlikte halledeceğiz."

"Aynen öyle bebeğim." diyerek beni onayladı abim. Ardından saçlarımın üzerine minik bir öpücük bıraktı ve yatmam için yatağı açtı. "Şimdi sen biraz uyumaya çalış, ben anneme okula gitmeyeceğini söylerim." dediğinde açtığı yatağın içine beklemeden girdim. "Akşam birlikte ailecek yemek yeriz, olur mu?"

YULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin