1. Bölüm

3.4K 130 18
                                    

Sevgili bebeklerim, bolca yorum ve oy atmayı unutmayın. Keyifli okumalar!

Birinci Bölüm: ÇARPIŞMA

Ağustos/ İzmir - Piraye Anat

Sıkıldığımı belli etmek adına kaçıncı olduğunu sayamadığım kez oflarken, gözlerim en ince ayrıntısına kadar ezberlediğim tırnaklarımın üzerindeydi. Herkesin protez sandığı ancak kendi tırnağım olan tırnaklarımın üzerine, bu sefer krem jel oje ve minik kırmızı kalpler yaptırmıştım. Sade ve oldukça tatlı durması, beni bu modele çeken en büyük şeylerden biriydi. Ama konumuz çok güzel duran tırnaklarım değildi.

Yeniden oflamak için gözlerimi tırnaklarımdan çektiğim an anneannemin bakışları ile karşılaştım. Ters bakışları üzerimdeyken, tehditkar bir şekilde gözleri kısıldı. "Bir kez daha oflarsan..." dedi sonunun hiç iyi olmayacağını belli eden bir tonda. Kaşlarım havalanırken şaşkınlıkla ona baktım. "Tehdit mi ediyorsun beni?" diye sordum kirpiklerimi kırpıştırırken. Bu kadın aklını kaçırmış olmalıydı. "Seni dava ederim."

"Umurumda değil." dedi anneannem beni asla umursamadığını açık bir şekilde belli ederken. "Sesini kıs, dizime odaklanamıyorum."

İkizler ikimizin bu haline kıkır kıkır gülerken onlara ters bakışlar attım ve televizyonda yeniden oynamaya başlayan diziye baktım. Saatlerdir ekran başında, anneannemin bu diziyi izlemesine eşlik etmeye çalışıyorduk. Ama bu dizi, hayatımda gördüğüm en saçma dizilerden biriydi. Ve saatlerdir yaşadığım bu anlar benim için işkenceydi!

"Saçmalık." dedim kendimi tutamayarak. Anneannemin dehşet içindeki bakışları bana dönerken omuz silktim umursamazca. Üzerime atlayacak kadar bana kızdığını düşünmüyordum gerçi ama bazen tahmin etmediğimiz şeyler yapabiliyordur. "Saçmalık." diyerek yeniden tekrarladım kendimi. Elim ile dizinin ekranındaki ikiliyi gösterdim. Kadın ailesinin prensesi gibi büyütülmüş, zengin bir kadındı. Adam ise kendi düşük düzeyli mahallerinin abisi olan, ağır kıro bir mahalle delikanlısıydı. "İki ayrı dünyanın insanı, asla mutlu olamazlar."

"Niyeymiş o?" dedi anneannem elli bininci kez reklama giren diziye kısa bir bakış atarak. Kızgınlığı gitmiş, yüzünde meraklı bir ifade yer edinmişti. Omuz silktim yeniden. "Çünkü birbirlerine çok zıtlar." diyerek yanıtladım sorusunu hızlıca. Zıt olan hiçbir şeyin bir arada olabileceğine inanmıyordum. İnanmadığım gibi hayatıma hiçbir şekilde zıtlıkların dahil olmasına izin vermezdim. Birbirine zıt ve uyumsuz şeylerden nefret ederdim. "Kadın bu yaşına kadar prenses gibi büyümüş, ailesi onu hep elinde tutmuş. Adam ise büyümek zorunda bırakılmış ve hiçbir zaman kadının ailesinin ona gösterdiği ilgiyi kadına göstermeyecek. Çünkü birine ilgi nasıl gösterili bilmiyor." diye devam ettim sözlerime. Anneannemin söylediğim her şeyin ardından kaşları çatılmıştı. İkizler ise benden elli bin kere dinleyip savunduğum konuyu, muhtemelen beni alt edebilecek biri karşısında açtığım için, dinlerken ilk kez keyiflilerdi. "Kadında bir süre sonra adamdan sıkılacak ve gidecek. Çünkü yaşamları da dünyaları da çok farklı."

Anneannem bir süre yüzümü inceledi. Ardından çatılan kaşları gevşedi ve bana anlamsız bakışlar attı. "Kızım sen salak mısın?" diye bir anda sorduğunda, salonda kısa bir sessizlik oldu. Beynim duyduğu cümleleri algılamaya çalışırken, Egemen'in kahkaha atarak koltuktan düşmesi ile kendime geldim ve anneanneme kötü bakışlar attım. "Aşk olsun anneanne." dedim sahte bir alınganlıkla konuşurken. Kırılmış ya da sinirlenmiş değildim. Anneannem her zamanki anneannemdi. "Ben sadece mantıklı düşünüyorum."

YULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin