13. Bölüm

1.7K 89 6
                                    

Bolca yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Keyifli okumalar!

On Üçüncü Bölüm: BEŞİKTAŞ'IN ÇOCUĞU VE PRENSES

"Sen var ya, bir tanesin!"

Eylül'ün heyecanlı çıkan sesi, yüzümdeki gülümsemeyi genişletirken elimdeki tepsiyi masanın üzerine bıraktım ve kaşlarımı havalandırdım. "Her zaman." diye bağırdım, yüksek çıkan müziğin yanında sesimin de duyulması için. Benim bu cevabım masada gülüşme seslerine yol açarken, gülmeyen birkaç kişi vardı: Ekin, Egemen, Berke, Emre ve Adal.

"Bence her seferinde bunu bilerek yapıyorsun." dedi Berke, kısık gözleriyle bana ters bakışlar atarken. Yüzümdeki gülümseme sinsi bir hal alırken omuz silktim ve tepsiden iki shot bardağı alıp Adel ve Eylül'ün önüne koydum. "Hainsin sen. Yılan."

"Bence de." dedi Emre, Berke'ye hak verdiğini açık bir şekilde belli ederken. "Zevk alıyorsun bundan."

"Ay siz bir, Feriha iki." diyerek konuştuk Eylül ile aynı anda. Emre ve Berke bu halimize gözlerini devirirken, onları umursamadığımı belli ederek Eren ve kendime de birer tane shot aldım. "Bu bizim etkinlik sonu geleneğimiz Adel'cim." dedi Eylül, tatlı bir sırıtma eşliğinde. "Biz shot atarız..." diye devam etti. Bakışları Ekinleri bulduğunda alayla gülümsemişti. "Bunlar da bakar böyle."

"Dost mu düşman mı belli değil." dedi Ekin, homurdanma gibi çıkan sesiyle. Eylül omuz silkerken, diğerlerinin de bu durumdan hoşlanmadığı belliydi. 

"Böyle gelenek mi olur?" dedi Adal, buruşmaya yakın tuttuğu yüzü ile. Bakışlarının hedefinde Eylül vardı. "Kim buldu bunu?"

Eylül'ün ve çocukların bakışları direkt beni bulurken, Adal da onlarla birlikte bana döndü. "Hiç şaşırmadım." diye mırıldandı kendi kendine. Tatlı bir gülümseme eşliğinde omuz silktim. "Eğlenmek deyince de Piraye Anat diyebiliriz."

Ekin kafasını sallayıp beni onaylarken, bakışlarını Adal'a çevirdi. "Çarşı'nın geleneklerinin bitmediği gibi..."

Bu grup, birkaç saattir olduğu gibi kendi içinde eğlenmeye devam ediyordu. Partide kalan herkes kendi içlerinde kümelenmişlerdi zaten. Bizimki ise bu şekil devam etmiş ve sonlanmak üzereydi.

Sonunda partinin son dakikalarına girmiştik. Shotlar atıldıktan hemen sonra herhangi biri DJ'in yanına gidecek ve son parti geleneğini gerçekleştirecekti.

Adal'ın beni kokoreç yemeye ikna ettiği o andan sonra, ondan olabildiğince uzakta durmaya çalışmıştım. Ve bunu dikkat çekmeden yapmak istesem de işler istediğim gibi gitmemişti. Başta Adal olmak üzere herkes ondan kaçtığımı anlamıştı. Ki bu hiç hoş değildi. Özellikle kızların anlaması beni bitirecekti diyebilirdim.

Adal'ın yanında beynimin kendini kullanıma kapatması ve 'istersen dağlar dağlar' moduna girmem hoşuma gitmiyordu. Üstelik ben bunu, şu aralar çok daha sık yapmaya başlamıştım. Kendi kendime çocuğa giden bütün yoları açmaya çalışıyordum. 

Ki o yolları ben kapatmıştım!

Yani sonuç olarak; benim Adal'dan uzak durmam ve o yolların hep kapalı kalması lazımdı. Çünkü o yolların açılması demek, bizim mutsuzluğumuz demekti. 

Zıtlıklar hep keder getirirdi.

"Hadi." dedi Eylül, bardağını havalandırırken. Bende havaya kaldırdım ve Eylül'ün bardağına yaklaştırdım. Adel bizim yaptığımızı yaparken, Eren gülerek başını iki yana sallamış ve bize katılmıştı. Bardakları birbirine vurduktan sonra vakit kaybetmeden shot attık. Boğazımdan geçen tat yüzümde bir gülümseme oluştururken bardağı masanın üzerine bıraktım. 

YULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin