19. Bölüm

2K 115 72
                                        

Bolca yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Keyifli okumalar!

On Dokuzuncu Bölüm: KABULLENİŞ

Aşk benim için sadece üç harften ibret değildi. 

Tam olarak ne olduğunu ya da ne hissettirdiğini bilmesem de bundan çok emindim.

Kendimi bildim bileli aşk hayatımın her yerindeydi. Annemde ve babamdaydı. Teyzemde ve eniştemdeydi. Anneannemde ve hiç tanımadığım dedemdeydi. Sekiz yaşımdaydım, peluş oyuncağımın adıydı. On dört yaşındaydım, okuduğum her kitapta ve izlediğim her şeydeydi. On sekiz yaşındaydım. Aşk şimdi neredeydi bilmiyorum ama kimde olması gerektiğini biliyordum.

Hayatımda ilk kez birine karşı çok yoğun bir şeyler hissetmeye başlamıştım. 

Öncesi vardı evet. Çok hoşlandığım insanlar olmuştu, aşık olduğumu düşünüp ilişkiye başladığım insanlar... Ama şuan ki hislerimin onların hiçbiri ile ilgisi yoktu. Daha gerçekti biliyordum, aşka daha yakındı hissediyordum.

Adal Kongar, benim kendime çizdiğim bütün sınırlarımı yıkmıştı. Kurallarımı bozmuş, 'bu böyle' dediğim her şeyin aslında öyle olmadığını göstermişti. Yıkılan tüm duvarlarımın üzerine kendi ismini yazmıştı. 

İsmi de kendisi de hayatımın her yerindeydi. 

Ve ben bundan şikayetçi olamıyordum.

Bu tam bir kabullenişti. 

Kaçak oynamadan, her şeyi tüm çıplaklığı ile kabul ediyordum. Öylesi ya da böylesi yoktu, soru işaretlerimin hepsi bir cevap bulmuştu. İçimde Adal'a karşı çok büyük duygular vardı. Aşkın ne olduğunu bilmiyordum ama aşk demeye de hiç uzak değildim.

Ve galiba duygularım da karşılıksız değildi.

Titreyen ellerimi, hızlıca atan kalbimin üzerine bastırmış ve heyecanımı dindirmek adına derin nefesler almaya çalışıyordum. Midemdeki kelebekler mutluluk sarhoşu gibi oradan oraya uçuşuyorlardı. Damarlarımda yoğun bir heyecanın dolandığını ve bütün bedenimin titremesine neden olduğunu hissediyordum.

Adal'ın hislerini tahmin edebiliyordum ama hep soru işaretleri oluşuyordu kafamda. Çünkü o dengesizdi ve ben ondan emin olamıyordum. Şimdi ise emindim. Kendi ağzıyla söylemişti.

Yani bana söylememişti evet ama bana da söylediği zamanlar gelirdi tabi.

Telefonumun eteğimin cebinde titremesi ile beynim bir anda heyecanından sıyrılıp gerçek dünyaya dönerken, elimi hemen kalbimin üzerinden indirdim. Yüzümdeki salak gülümsemeyi bastırmaya çalışıp, hızlıca saçlarımı ellerimle düzenledim.

Şimdi kapıyı çalacak ve Adal'ı çağıracaktım.

Duyduğum şeyleri düşünmeye ise sonra devam edecektim. Hatta Eylül ile birlikte düşünmem lazımdı! Çünkü ben bu halimle düşünebileceğimi pek sanmıyordum.

İçime son kez derin bir nefes çektim ve usulca verdim. Ardından elimi kaldırıp yavaşça kapıya vurdum. Bu esnada gözlerim protez tırnaklarıma takılırken, beynimin bir köşesine tırnakçıma gitmeyi not ettim. Tırnaklarımı değiştirmenin zamanı çoktan geçiyordu bile.

YULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin