Hikayenin doğruluğunu sorgulayan yanım bile bu sondan etkilenmişti. Birkaç kez Ateş hakkında anlatılan hikayelerde, onun çalındığını söyleyenleri anımsıyordum. Deli saçmasından başka bir şey değil gibi gelirdi o zamanlar. Yaradılışa, Tanrılara ve Quadra'nın kutsallığına inanıldığında ise mantıklı ve Ateş için içli bir hikayeydi.
-"Ama o zaman ateşi çalmış sayılmaz, değil mi? Zaten ona ait bir şeyi çalamaz. Sadece geri almış." dedim.
-Ateş hakkında her zaman cevapsız sorular ve yargılar vardır. İnsanlar hep yakıcı yanını görürler ama gerçekte her element gibi o da yaşam çemberinin bir parçasıdır. En büyük arzusu ise ruhun ateşini her daim canlı tutmaktır. Ona ait bir şeyi geri aldığında hırsız, ne olursa olsun kendi çocuğundan utanmayıp, onu iradesiyle yetiştirdiğinde arsız, keşfetmeye, öğrenmeye, yetinmemeye olan inancı nedeniyle uçuk, pervasız, gerçekten arzu ettiklerini almakta kararlı ve tutkulu olan yapısından dolayı inatçı olur. Her şey üstüne geldiğinde yakıp kül ettiklerinden başka bir hikaye bırakmaz geriye. Oysa her enkazın bir nedeni vardır.
Demek istediklerini çok iyi anlıyordum ama bunu kabullenmeye, her zamanki gibi, niyetim yoktu. Yaşanan onca şeyin ardından ön yargıların çoğunun gereksiz olduğunu çoktan anlamıştım. Yine de kimse bana Ateşin günün kahramanı olduğunu kabul ettiremezdi.
-"Sizin de pek yardımcı olduğunuz söylenemez." dedim mırıldanır gibi. Aaron güldü.
-"Benimle birlikte tüm Ateş insanlarını tanıyabileceğini düşünme. Veya bir büyücüyle. Ben bağımdan çok daha fazlasıyımdır." derken eğlendiği belliydi. Kendini övmek için yer arıyordu zaten. Ona laf sokmamamın tek nedeni büyücü erken Gena'yı kastetmesiydi ve onu düşünmek, aklıma başka bir düşünceyi getirmişti. Kendimi tutamadım.
-"Senin zihnine girdim." dedim birden. Çalan müzikle birlikte iyice yavaşlayan hareketlerimiz salınır gibiydi ama itirafımla Aaron tamamen durdu. Kaşları çatılan Aaron bariz bir şekilde gerilirken devam ettim. "Henüz tanışmıyorduk. Daha doğrusu ben öyle zannediyordum. Zihnine girdim de sayılmaz aslında. Seninle birlikte bir Strigayı öldürdüm. Yakarak. Aynı gözleri paylaşıyor gibiydik ve tüm kontrol sendeydi. "
-"Şenlikten bir iki gün önce miydi?" diye sordu merakla. Onayladım. "Başka bir şey gördün mü?" diye sordu bu kez.
-"Hayır ama orada yaşadığım his... Her seninle yakın olduğumda aynı şeyi yaşıyorum. Sanki ikimizin çevresini sarmış bir alev var ve beni yakmasa da nefes almayı zorlaştırıyor." Aaron'ın yüz şekli alaycı bir şekilde büküldüğü an "Sakın." dedim. "Bu farklı. Hissediyorum." Ciddileşti. En azından biraz.
-"Seni bulduğumda ölmek üzereydin. İyileştirirken biraz ileriye gitmiş olabilirim." dedi gözlerini kaçırarak. Aaron ve gözlerini kaçırmak...
-"İleriye gitmek derken?" diye sıkıştırdım onu.
-"Kendimden bir parça özün sana aktığını hissettim. Bu sıkıntı olmazdı, geçen gece yaşadıklarımızdan sonra bile biraz geçiş oldu. Sadece auranda hafif bir iz bırakır ve zamanla da solar. Bazen farkında olmadan bile yaparız. O gün bunun sınırını geçtim. Bu yüzden izi bir nevi kalıcı gibi oldu."
-"Bana solduğunu söylemiştin. Yalan mıydı? Beni işaretledin, değil mi?" dedim öfkeyle.
-"Biliyorum ama bunu herkes göremez. Sadece enerjide uzmanlaşanlar görebilir. O zaman taze olduğundan zihnime akmış olmalısın çünkü bu çok güçlü bir bağ yaratır. Ateş şehrinde kendi tercihleriyle işaretlenenler vardır."
-"Çiftler mi yoksa?" Midem tepe taklak olmuştu. Aaron bunu anlayıp kaşlarını çattı. Birde bana surat yaparsa ona yumruk atabilirdim.
-"Hayır. En azından sadece onlar değil." diye düzeltirken bezgin bir şekilde mırıldandım. "Askerler, uzun süreler süren sıkı çalışmalar ve odaklanma egzersizleri ile aynı gözü paylaşabilir ve yalnızken bile birlikte olabilirler. Bu onlara iki kat fazla güç verir. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUADRA GÜNLÜKLERİ SERİSİ I- Bağlar ve Küller
FantasyThe Wattys 2023 Yarı Finalisti TAMAMLANDI Toprağın şifalı elleri, derinlerinde sakladıklarından, Suyun yol gösterici berraklığı, yıkımlarının izlerinden, Havanın özgür fısıltıları, tutsak ettiklerinden ve Ateşin aydın ışığı, mahkum ettiği karanlığın...