Darian'ı beni eve bırakmaması için zar zor ikna etmemin ardından neredeyse varmıştım. Çitlere uzandığımda sırtımdaki gölgeye doğru atak yaptım.
-"Sakın!" dedi Vayne. "Benim. Her zamanki zararsız takipçin." Bıçağımı kınına geri soktum ve cevap vermeden önüme döndüm. Yolumu kesti.
-"Çekil önümden." diye uyardım ve yanından geçtim.
-"Astrid, kendine hakim olmalısın. Bugün söylediklerinin ardından Aaron evde terör estirdi. Bir süre kendine gelebileceğine de emin değilim. Üstüne daha fazla gidemezsin." diye tekrar durdurdu beni.
-"Bana olduğum kişi gibi davrandığı sürece sıkıntı çıkmaz. Ben bir askerdim, Vayne. Üstlerime nasıl davranmam gerektiğini bilirim." Vayne'in yüzü engelleyemediği hafif bir alaycılıkla çarpılınca aklına Hector'un geldiğine emindim. Üstüne doğru bir adım atarken dibine girdim. "Sakın!" dedim sıktığım dişlerimin arasındam. "Onlar da saygımı hak ettikleri sürece."
-"Sadece uyarmak istedim." deyip omuz silkti. "Bugün sohbetinize doyum olmadı. Umarım bir şeyler öğrenebilmişsindir."
-Duymadın mı sanki?
-"Hava bağlılar çocukluktan kendi güçlerine karşı önlem almayı öğrenmeye başlarlar. Rüzgarın sadece kendi çevremizde dönmesini istersek, öyle olur." Çok da umurumda diyen omuzlarımı silktim ve kapıya yöneldim. Bu kez beni durdurmadı. Beraber içeriye girdik. Tera'nın sesi salondan geldiğinde oraya yöneldim. Aaron hariç hepsi yığılmıştı. Beni görünce ayaklandılar. Kane hariç. O hiç istifini bozmuyordu.
-"Aaron nerede?" diye sordum onlara. Aynı şeyleri iki kez anlatmaya niyetim yoktu.
-"Buradayım." dedi Aaron.
Sesin geldiği kapı eşiğine yan döndüm. Bize doğru yaklaşıp solumdan bir sandalye çekti ve ters çevirip oturdu. Islak saçları duştan yeni çıktığını gösteriyordu. Normalde tercih ettiği bol rahat gömleklerinin aksine tüm gövdesini saran uzun kollu üstü, cepli pantolonu, bağcıklı botları ve kemeriyle baştan aşağıya siyahtı. Göz korkutan bir şekilde iyi görünüyordu. Bakışları ise netti. Ona yansıması gibi karşılık vererek diğerlerine döndüm. Vayne yan yana oturan Tera ile Max'in ortasına kendini zorla sığdırıp kollarını ikisinin arkasına sallandırdı.
-"Bugün öğrendiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle Darian, gayet uyumlu biri." dediğimde Aaron'a bakmadım ama tüylerini ürperttiğime emindim. Evet, doğru. Senin aksine demek istedim ona ama devam etmeyi tercih ettim. "Fikirleri benimle ilk tanıştığınızda olduğumdan farklı bir yerde değil. Kafası karışık ve sistemden hoşnut değil. Nedenlerinin de farkında. Anlaşmaya varabileceğimizi düşünüyorum. Henüz hiçbir şeyden bahsetmedim ama kendisi şahit olduğu bir olaydan bahsetti. Şenlikten bir gün önce sabaha karşı eski komutanın, Kraliçe'nin muhafızları tarafından Başkent duvarından içeriye sokulduğunu ve o gün eğlenceden önce moralinin çok bozuk olduğunu, ardından bir özel birlik askeriyle telaşlı bir konuşmadan sonra sarılarak ayrıldıklarını söyledi. Ölü bulunduğu gece. Başka bir düşmanı olmadığını düşündüğünü ve bunun sarayın işi olduğunu düşünüyor. Belki de susturulduğunu. Özel birlik askerinin adı Rafael. Henüz onunla iletişime geçmemiş. Şenlik sona erdiğinde yapacağını söyledi."
-"Duvarın orada ne işi varmış?" dedi Aaron. Gözlerindeki parıltıda sert bir alaycılık dans ediyordu. Görmezden geldim.
-"Öncesinde Başkent duvarında nöbetteymiş, değişim için normalden erken gelen Başkent muhafızları çevreyi boşaltmışlar. Teslim etmeden gitmek istemediğini söyledi." dedim. Kendimde buna tam anlamıyla inanmış değildim ama yalan söylediğini düşünmek için de henüz bir nedenim olmamıştı. Aaron bir şey demedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUADRA GÜNLÜKLERİ SERİSİ I- Bağlar ve Küller
FantasyThe Wattys 2023 Yarı Finalisti TAMAMLANDI Toprağın şifalı elleri, derinlerinde sakladıklarından, Suyun yol gösterici berraklığı, yıkımlarının izlerinden, Havanın özgür fısıltıları, tutsak ettiklerinden ve Ateşin aydın ışığı, mahkum ettiği karanlığın...