Kahvaltı faslının ardından tüm günü masanın üzerine serdiğim silahlarımı keskinleştirip, parlatmak ile geçirdim.
Benim düşünceme göre kör bir bıçağın taştan her hangi bir farkı yoktu ve ölüm en parlak halinde olmalıydı.
Hiç acele etmeden oyalanıp durdum. Max, Tera ile antrenman yapmak için çıkalı bayağı olmuştu. İkisi de gönülsüzce kabul etseler de onları zorlamıştım. Vayne boş durmaya alışkın olmadığını belli edercesine sürekli etrafta dolanıp ofluyordu. Yanıma her geldiğinde, ki bu çok sık olmaya başlamıştı, beni sinir etmek için ekstra çaba sarf ediyordu. Şu ana kadar başarılı olamamıştı.
-"Onları bazen ödünç alsam, aldırmazsın değil mi?" dedi eline bir karambit alırken. Eline vurdum.
-"Sakın deneme." dedim uyarı dolu bir sesle.
Sakinleşmemi öğütleyen ellerini havaya kaldırdı. Havadaki kaşlarının altında ağzının kenarı tatmin olmuşçasına gülümsedi. Sanırım amacına ulaşmıştı.
-"Başka bir işin yok mu senin?" diye devam ettim elimde tuttuğum hançeri ona doğrulturken. Tanıdık bıçağa alınır gibi baktı. Gülümsedim. Sinsice.
-"Maalesef ki bugünün içinde barındırdığı tek aksiyon, bıçaklarını bilerken, seninle aynı odada bulunmak." dedi. Kafamı yana yatırdım.
-Bu da ne demek? Sırayla başımda nöbet mi tutuyorsunuz yoksa?
Gözlerimden çıkan ateş onu bir tık gerilettiğinde, aslında çok da ciddi olmadığım yemimin, tam isabetle sazanın ağzına girdiğini anladım. Elimdeki bıçağı daha sert ovaladığımda başımı sallamaya başladım. Aaron ve emirleri.
-"Sadece bir şeye ihtiyacın olursa diye." diye mırıldandı Vayne, kendi bile ikna olmadığı yalanı tekrarlarken.
-"Ben yardıma muhtaç bir asalak değilim. Kimseye ihtiyacım yok." diye yapıştırdım. "Burada değilken bile beni çileden çıkarabiliyor." diye devam ettiğim an pişman oldum. Dışımdan konuşmuştum. Küfrettim.
-Eğer teselli olacaksa beni de sık sık çileden çıkarttığını söyleyebilirim. Aaron hatalarından ders çıkaran biridir, sürekli mantıklı yanı ağır basar. Yani çoğu zaman demeliyim. Çok iyi bir liderdir. Akıllıca kararlar verir." dedi ve durdu. İstisna bir kararı düşündüğünü anladım ama bundan bahsetmemeye karar vermiş gibi omuz silkti. "Sadece takıntılıdır ve onu kararından vazgeçirmek imkansızdan daha zorludur. Böyle zamanlarda ise ekipçe sadece iyiliğimizi düşündüğünü bilir ve saygı duyarız." diye bitirdi.
-"Benim hiçbir şeyimi düşünmek ona kalmadı ve nasıl biri olduğu umurumda değil. Bana sorarsan tek yaptığı patronluk taslamak." dedim ama buna gerçekten inanmıyordum. Aaron çıtını çıkartmadığında bile, herkes onun bir lider olduğunu anlayabilirdi. Öyle bir yürüyüşü vardı ki. Dilimi ısırdım. Acıya odaklanırken o düşüncenin devamını getirmemeye kararlıydım.
Vayne eline aldığı bezle benim yaptığım gibi bıçakları silmeye başladı. İtiraz edecektim ama konuşmaya başladı.
-"Eskiden böyle biri değildi." diye başladı Vayne. Bir anıyı hatırlar gibi aydınlanan yüzü gülümsedikten sonra devam etti. "Dürüst olmak gerekirse her zaman kendini beğenmiş ve takıntılıydı ve çok daha pervasız ama demek istediğim... Şimdilerde içine saplandığı karanlık duygular eski Aaron'ı yıldıramazdı. Her zaman tam bir savaşçıydı. Onun kadar çelik iradeli birini daha tanımadım. Şimdi ise git gide kendi içinde kaybolduğunu görebiliyorum. Yıllardır bu şekilde. İşler umduğumuz gibi gitmediği takdirde kaybedeceklerimizin hepimiz farkındayız ve o bunu çoktan yaşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUADRA GÜNLÜKLERİ SERİSİ I- Bağlar ve Küller
FantasyThe Wattys 2023 Yarı Finalisti TAMAMLANDI Toprağın şifalı elleri, derinlerinde sakladıklarından, Suyun yol gösterici berraklığı, yıkımlarının izlerinden, Havanın özgür fısıltıları, tutsak ettiklerinden ve Ateşin aydın ışığı, mahkum ettiği karanlığın...