Bölüm 4

548 26 0
                                    

Aklının yanına kalbini koymayan gittiği yolda yönünü göremez'
~Hallacı Mansur
-

"Hadi ablacım hadi! İşimiz gücümüz vardır ha!"

Sanki gitmeyen benmişim de önümdeki arabaların hiç suçu yokmuş gibi ısrarla camdan bana el kol yapan adamı büyük bir sakinlikle izliyordum ki en son kornadan elini çekmeden kendine sansür uygulayarak söylendiğinde el frenini adamın canını çeker gibi çekip indim arabadan. Zaten geç uyandığım için kahvaltı yapamadan giyinip çıkmıştım ve uykusu kahvesiz açılmayan bir İngiliz kraliyet ailesi mensubuydum! Birde bunun korna sesini dinliyordum sabah sabah!

Kuzey Tekinoğlu misali arabaya ilerlerken önüme düşen şalın ucunu hırsla arkaya atarak cama yaklaştım. Bunu beklemiyor olduğu her halinden belli olan adam elini kornadan çekmişti. Yine de beni küçük görmüş olsa gerek, camdan daha çok kafasını çıkarıp "aranma sabah sabah bacım!" diyerek eliyle beni geçiştirmişti. İçimden sürekli "sakin ol kızım. Sen eğitimcisin" derken dudaklarım benden bağımsız hareket ettiği için eğitimcilik falan kalmamıştı.

"Sence sabah sabah senin zulüm sesli kornanı dinlemek hoşuma mı gidiyor abicim benim! Yolun ortasında öylece kendi kendime mi duruyorum ben keyiften? Öndeki trafiği görmüyor mu gözün? Ayrıca o ettiğin küfürleri sana çok güzel iade ederdim de dua et bir eğitimciyim ben! Çattık ya!"

Arabama dönecekken adamın arkamdan "sizin çok sesiniz çıkıyor çok. Yüz veriyor hükümet size. Karılar hep şımardı bu devirde. Bir dayak kendine getirir de seni işte dua et kız dövmüyorum" dediğinde zaten hazır ol da bekleyen cinlerim tepeme yükselmişti. Geri dönüşüm korkunç olduğu için gözlerimi yukarı çevirip "Allah'ım sen affet ama ben bu çingeneliği yapmazsam bunun gibilerin çenesi kapanmayacak" dedim ve adama ilerledim.

"Ne dedin sen?" Kafamı cam hizasına indirdiğimde kafası karışsa da gururundan ödün vermeyerek "kızım git işine sabah sabah" dedi ve beni itmeye kalktı. Elini hızla içeri itip "o elini çek üstümden de indirmeyeyim seni o arabadan. Sesimiz çok çıkıyor öyle mi? Senin kornan kadar çıkmıyor sesimiz! Sen bu cahillikle daha çok duyarsın benim gibilerin sesini! Hadsiz herif ya! Bir kere daha o kornaya bas, hadsizce konuş, bak o yoldan kımıldıyor muyum? Üstümden geçmen gerekir. Hadi bakalım" diyerek tekerine bir tane vurdum ve arabama döndüm.

Henüz şehrin içinden tam çıkmamıştım ve etraftaki dükkânlardan insanlar çıkıp merakla bana bakmaya başlamışlardı bile. Ama sonuç başarılıydı. Adamın argo söylemleri ve kulak kanatan korna sesi kesilmişti. Trafik açılsa iyi olurdu çünkü bazı gözler üzerimden asla çekilmiyor gibiydi. Camımı sessizce kapatıp klimayı açtığımda biraz daha rahat hissetmiştim kendimi. Zaten yüz metre kadar sonrası çevirmeye yakalandığım dört yol ağzıydı. Sonra sessiz sakin bir yolculuk yapabilirdim.

Nihayetinde trafik açıldığında köy yoluna dönerken gözüm istemsizce geliş yoluna takılmıştı. Yine çevirme vardı ama bu sefer sadece mavi üniformalı jandarma yapıyordu çevirmeyi. Zırhlı araçlar ise yerli yerindeydi. Zaten ne görmeyi bekliyordum ki? Sadece gözleri görünen askerleri görsem ne olacaktı? En fazla korna selamı verip yoluma devam ederdim. O yüzden bakışlarımı önüme çevirip artık "dağ yolu listesi" adını verdiğim şarkı listemi açtım.

"Cem Karaca-Kerkük Zindanı"

Kadir'in sözleri, Hasan hocanın anlattıkları, müdür beyin pes edeceğimi düşünmesi, komutanın dedikleri derken kendimi gazlayacak bir şarkı dinlemem gerekiyordu ve gerekeni yapmıştım. Aldığım gazla beni dağ yolunda teröristler çevirirse ne yapabileceğimin senaryosunu da aklımda canlandırırken daha da coşmuştum. En son hayal dünyamda teröristin elindeki keleşi alıp bir kenara fırlattıktan sonra diğerlerinin kurşununa karşı onu kendime siper ederken bir yandan da şalımın uzun kısmıyla onu boğuyordum. Evet, bende böyle bir aksiyon filmi bağımlısıyım.

A.K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin