Bölüm 19

383 18 12
                                    

                  [ZÜHRE GÖZGÜR]

"Üç gündür öyle yoğun tempoda yaşadık ki şizofreni belirtileri göstermeye başladık. Aslında komutan karşında dikilip sana evlenme teklifi falan etmedi. Meyve almaya hiç gitmedin. Uyuyorsun ve uyandığında gördüğün rüyanın saçmalığı için kendini döveceksin. Evet, evet böyle oluyor şu an."

Belki dört, belki beşinci dakikaya giriyorduk sessiz kalma savaşında. Ne zaman uyanacaktım peki ben? Daha dün annemin görüntülü arayıp "etrafı göster bakayım" diyerek çaktırmadığını düşündüğü güvensizliğine iliklerime kadar maruz kalmıştım ben! Ve bu durumu kökten çözmek için de komutandan köşe bucak kaçmıştım. Feride'nin ısrarlarına rağmen kararlıydım. Bu çocuksu muhabbet dün tamamen bitmişti. Peki, bu neydi? Rüya olması gerekiyordu.

"Zühre... Biliyorum bir anda böyle söylemek tuhaf kaçtı ama ben hislerimde samimiyim. En azından birbirimizi evlilik yolunda tanımaya çalışamaz mıyız? Bir süre bu şekilde idare edemez miyiz ha? Bir şey söyle. İstemiyorsan bile..."

Bir anda elimi kaldırıp gözlerimi sımsıkı kapattım ve "sus" dedim. "Lütfen sus. Oyun mu zannediyorsun annemin öfkesini? Benimle her zaman uğraştın Asil. İzin verdim çünkü keyifliydi. Ama bu... Bu... Anlatamıyorum çok düşüncesizsin. Feride, Demir, arkadaşım Yakut derken tüm apartman! Yoruldum ben Asil. Yapamıyorum. Aklıma girme diye çok uğraştım! Şimdi gelmiş evlen benimle diyorsun. Annemin güvensizliğini geçirmek için bulduğun çözüm bu mu?"

Neye şaşırıyordu şu an tam olarak? Birilerinin çenesi kapansın, annemin güvensizliği gitsin diye evlilik mi yapacaktım? Gururumu hiç düşünmüyor muydu? Ben bu kadar ulaşılabilir biri miydim gözünde? İki haftadır tanıyordu beni. Ondan etkilenmemek elimde değildi ve yaralı bir şekilde gördüğümden beri aklımdan çıkmıyordu. Feride'nin ağzını arıyordum sürekli durumuyla ilgili. Değerlerimi, gururumu, hislerimi yeterince düşürmüştüm zaten onun için. Buna izin vermek aptallıktı.

"Aklına girmesin diye uğraştığın adamın kalbine kazdığı tüneli engelleyememişsin."

"Senden bir çözüm istemedim komutan. Hislerin olmadığı bir evlilik düşüncesinde yokum ben. Seninle böyle bir oyun çevirmeyeceğim. Akıllı adamsın, herkesin yakıştırmalarını gayet iyi görüyor ve duyuyorsun. İraden kuvvetli olabilir. Beni bir bebek gibi görüyor olabilirsin. Ama ben zorlanıyorum. Bunu da söylemekten çekinmeyeceğim. Aklımla hareket ederek geldim ben buraya. Zihnimde dönen rüyayı gönül işine bağlamaktan kaçındım. Ama sen beni çok zorluyorsun. Yapma."

İşte tamamen dürüsttüm. Zoruma gitmişti evliliği bir oyuncak gibi görmesi. Belki de onunla ağır ağır işleyen bir tanışma aşaması sonrası, kalplerimizin tamamen bağlı olduğuna inanarak girmek istemiştim bu yola bilmiyorum.

"Hislerimin olmadığını mı söylüyorsun?"

Bunu bana neden yapıyordu? Hisleri nasıl olabilirdi ki kısacık sürede? Her şeye çözüm bulan kahraman komutan olarak annemle aramı da düzeltmek için, çocuk oyuncağı olarak görüyordu işte evliliği. Hislerinin olduğuna inanmamı bekleyemezdi. "Hislerim var" deyip beni daha da bu girdaba sürüklemesine izin veremezdim.

"Hislerim var deme bana Asil. Lisede değiliz. Evlilik fikri Feride'nin ortaya attığı çocukça bir görüşme senaryosunu yalancı çıkarmamak için oluşmaz. Hislerin, saygı ve sevginin yoğun olmasını beklerim. Ha illa evlilik yolunda bir görüşme mi yapalım? Otur karşıma. Sana babam vurulduğunda annemin günlerce, haftalarca nasıl psikolojik bir savaş verdiğini, bu süreçte beni bile gözünün görmediğini anlatayım. O günler dün gibi aklımdalar benim. O yüzden bir askerle evlenmeyi düşünmüyorum. Şimdi gidebilirsin."

A.K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin