Bölüm 31

252 17 2
                                    

Demir hala onunla uğraşırken bakışlarımı cama çevirdim. Yorgundum ama bu sadece fiziksel değildi. Tüm gün içime dert olan tek bir şey vardı. Zühre...

Arkadaşının ve Feride'nin yanında olması içimi rahatlatıyordu ama yine de iyi olduğunu kendim görmeliydim. Köydeki hali gözümün önünden gitmiyordu. Yanında kalmamı istemişti. Orada olup ona güç vermemi istemişti ama emirler öyle demiyordu. Bu mesleğe geldiğimde tek amacım vatana hizmetti. Abimi ve babamı gururlandırmak istemiştim. Aylarca sınır ötesi görevi yaptığımda bile gözüm kimseyi aramamış, hain temizliği için kendimi adamıştım. Ama şimdi öyle olmuyordu. Bir günlük kısacık bir görevde bile deli gibi özlediğim bir isim vardı artık. Bu durumu yaşayana kadar abimin bana verdiği nasihatleri anlamamıştım bile.

"Teneke misin oğlum sen?" demişti Aziz Kurt. "Savaş için robot üretilse o da senin yaptığın işi yapar. Kalpsiz bir robota vatanını seviyor diyebilir misin? Asıl sevgi yüreğin varsa olur. Birini özlemeden, merak etmeden, iyi mi kötü mü düşünmeden herkes aylarca görev yapar. Arada kalacağın bir durum yok ki senin. Ulan mesleği bırakıp onunla mı yaşlansam diye düşüneceğin biri yok. Öyle biri geldiğinde hala bu işin içindeysen vatanına düşkünsün demektir. Hem ne diyor şarkıda? Önce vatan millet, sonra ana ve yar. Senin böyle bir kıyasın yok oğlum. Kandırma kendini vatan sevdalısıyım diye."

O gün saatlerce savunmuştum kendimi ama bugün anlıyordum Aziz'in haklı olduğunu. O zamanlar ülke çapında alarm veren tehditler için gittiğimiz görevler bile zor gelmiyordu çünkü aklım boştu. Vatan sevgisi ve onun için çarpışma arzusundan ziyade bu işin bana en uygunu olduğunu düşünürdüm. Bekleyenim yoktu. Beklediğim yoktu. İşim, sarı torbaları sahiplerine ulaştırmak ve halkın refahını sağlamaktı. Acemice bir sevdaydı benimki. Şimdi anlıyordum olgunlaştığımı. Zühre ilk kez tüm gardını düşürüp kalmamı beklediğinde zırhlı aracın arkasından kapıyı yüzüne kapatmak yaptığım en zor şeydi. Evet, önce vatan milletti...

"Serdar Ortaç çalarken nasıl derin düşüncelere dalabilirsin komutanım? İn artık şu arabadan. Adam, seni çöpe atacağım poşete yazık diyor. Aklına sarı torbalar mı geliyor nedir?" diyen Demir'in sesiyle düşünmeyi kesip bakışlarımı ona çevirdim. Yolun nasıl bittiğini bile anlamamıştım. "Çenen açılmış maşallah. Silah taşıdın diye şoförlük yapmadın oysa" diyerek arabadan indim. Tuğrul beni ikinci kez şaşırtarak "harbi sarı torbalara yazık oluyor ha. Boşa israf. Zaten dağda yaşamıyor mu bu itler? Verelim kurdun kuşun eline" deyince Demir "bununla ilgili bir projem var" şeklinde saçmalayarak elini Tuğrul'un omzuna attı ve ilerlemeye başladılar.

Apartmana girdiğim an koşarak Zühre'nin kapısını çalmak istemiştim. Saat geç olmuştu ama uyuyabileceğini sanmıyordum. Bugün gördüğüm olaylar benim senelerdir yaşadığım şeylerdi ve ona rağmen bir masum öldüğünde onu kurtaramamanın azabı yakamı bırakmıyordu. Zühre çok daha kötü halde olmalıydı. Öğrencisinin ablası ölmüştü ve aileyle o çocuk için konuşmuştu. Ona halledeceğimi söylemiştim ama küçük bir kız çocuğunu hayatta tutamamıştım. Zühre'yle yaşadığımız sürtüşmeler yüzünden hep ikinci plana atmıştım bu meseleyi. Bu kendimi affetmeyeceğim bir meseleydi.

"Karıcım!"

Demir'in Feride'ye sarılmasıyla birlikte gözümü Zühre'nin kapısından çekip derin bir nefes aldım. Neyi bekliyordum ki? Uyuyamayacağını bilirken neden sabahı bekleyecektim? Arkadaşlarımdan ve kuzenimden mi utanacaktım? Öyle bir adam değildim. Hızlı bir kararla adımlarımı geri çevirip kapısına ilerlediğimde Feride "kızlar bizdeler. Gel buraya deli komutan" diyerek gülmüştü. Demir imayla gülüp bir yandan da Tuğrul'u dürterken, Tuğrul sabır çekerek içeri girmişti.

Bende hızla içeri girip kararlı adımlarımı salona yönelttim. Tuğrul'un kendini tanıtma sesiyle birlikte bir hareketlilik olmuştu içeride. Kapıya döndüğüm an, ayaklanmış, tebessümle Tuğrul'a baş selamı veren Zühre'yi görmemle birlikte derin bir nefes almıştım. Tebessümündeki yorgunluk, yüzündeki solukluk ne kadar harap olduğunu gösteriyordu. Yine de onu karşımda görmek rahat bir nefes almama yetmişti.

A.K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin