Bölüm 44

193 12 2
                                    

Salona geçtiğimizde kısa süren bir muhabbetin ardından imam kadınların çıkmasını istedi ve içeride sadece şahitlerle birlikte biz kaldık. İslamiyet'in gereklilikleri ile ilgili birkaç soru cevapladıktan sonra imamın evlilikle alakalı ufak bir nasihatini dinleyip dua ile bitirmiştik nikâhı. Asil'in bana dönüp üç kez "kabul ediyorum" demesinden sonra gözyaşlarım yanaklarımı ıslatsa da garip bir şekilde babamların önünde ağlamak utandırdığı için önüme dönmüştüm. İmamın "Allah hayırlı uğurlu etsin" sözleri ve ayaklanmasıyla birlikte artık karı koca olarak devam edeceğimiz o yola girmiştik.

Nikâhtan sonra iki rekâtlı bir namaz kılmıştık birlikte. Fuat amca bana yaptırdığı altın seti verirken artık babam sayıldığı için elini öptüm. Annem de Asil'e sarılmıştı. Tüm merasimler bittiğinde ise üstümüze rahat kıyafetler giyip bizde toplanmıştık. Yarın akşam kendi aramızda, ufak bir kına yapacaktık. Trabzon'dan gelecek iki araba ve Hatay'dan gelecek olan akrabalarımın sayısı çok değildi. Herkese yorulmamaları gerektiğini, bir beklentimiz olmadığını, sadece usule uygun haber vermek istediğimizi belirtmiştik zaten ama anneannem ve teyzem damadı sadece fotoğraflardan tanıdıkları için gelip görmek istemişlerdi.

Sohbet muhabbet sürerken Demir ayaklanıp "bizim çocuklar kalabalık yapmamak için gelmediler ama kutlama yapmak istiyorlar komutanım. Eğer gelinimizin ailesinin de izni olursa kızları da alıp gitmemiz için bekliyorlar" deyince hevesle annemlere dönmüştüm. Asil'de onaylamadan önce bana bakıyordu. Neyse ki içimizde bir patavatsız vardı da bir şey dememiz gerekmeden Yakut "Sabiha teyzem ve Alparslan amcam bu insanlar artık evliler biliyorsunuz ki. Ama hala sizden izin alacak kadar efendiler maşallah. İzin verin gidelim be!" diyerek tüm şirinliğini yapmıştı.

Annem sabırlar çekerek "hadi Feride'nin kocası, Zühre'nin imam nikâhlı eşi var yanında. Senin bunları demen izin vermem için yeterli değil maalesef çokbilmiş. O kadar asker olacak orada. Ne işiniz var?" deyince Yakut bozulduğunu belli eden bir ifadeyle "benim de aslan gibi arkadaşım yanımda yani Sabiha teyze! Aşk olsun!" diyerek küstü. Babam annemin huyunu bildiği için "yapma Sabiha. Üzdün kızımı bak. Ciddiye alıyorlar senin şakalarını. Hiç renk vermiyorsun sen" dedi gülerek.

Annem de bu anı bekliyormuş gibi gülmeye başlayıp "küsme hemen öyle deli kız. Ben çocuklarıma güvenirim. Kalkın gidin hadi. Zaten beğenmediniz bizi bir türlü. Yaşlı görüyorsunuz belli. Biz istemiyoruz sizi asıl. Hadi dağılın on dakika içinde" deyince ayaklanıp derin bir nefes aldım. Yakut ise anneme sarılmakla meşguldü. Üstüme bir ceket alıp döndüğümde herkes ayakkabılarını giyiyordu.

Sahra'yı evdekilere emanet edip tek arabaya doluştuğumuzda Demir'in arabası olduğu için o kullanıyordu ve haklı olarak karısı da sağ koltuktaydı. Arkaya ise Asil, ben ve Yakut olacak şekilde dizilmiştik. Şu an bir yabancıyla değil de kocamla yolculuk yaptığımı biliyor olmak garip bir histi çünkü dizime değen dizleri bile heyecanlı halimi kamçılıyordu. Sanki hala toparlanıp teması kesmem gerekiyormuş gibi hissediyordum. İnsanlar rahat davranmaya nasıl alışıyorlardı?

Arabayı şarkı sesi doldururken ve Yakut camdan dışarı doğru hayallere dalmışken bende düşüncelerimle boğuşuyordum ki kucağımdaki ellerimin üzerine kapanan sıcak el ile düşüncelerim toz bulutu olup dağılmışlardı. Şaşkın bakışlarım önce kucağıma sonra da elin sahibi olan kocam beye çıktığında yutkunamamıştım. Bakışları öyle derindi ki bir an refleks olarak ellerimi çekmek istesem de buna izin vermeyip daha çok sıktı. Kalp sesim şarkıyı bile bastırabilirdi şu an. Ona doğru eğilip "Yakut yanımızda" dedim kesik kesik konuşarak. Daha fazlası elimden gelmiyordu.

"Evliyiz biz" dedi bu kez elimi kendi kucağına çekip parmaklarımızı kenetleyerek. Ben öleyim istiyordu. Elim onun avuçlarında minicik kalırken nefes almayı bile unuttuğumu hissetmiştim. "Resmi nikâhımız yok sonuçta" dedim bakışlarımı önüme çevirip parmaklarımı çekmeye çalışırken. O ise meydan okur vaziyette sırıtarak "sana dokunabilmek için Allah'ın iznini almışım bir de belediyenin onayını mı bekleyeceğim yani? Fıkıhta aile hukuku dersini almışsındır Zühre hocam. Ben bu eli daha da bırakmam. Hadi bakalım" diyerek bakışlarını cama çevirip elimi daha çok hapsetti avuçlarına.

A.K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin