Bölüm 11

444 18 0
                                    

-En zor savaş, kafanda bildiklerinle kalbinde hissettiklerin arasındadır...


Sanki adam evlenme teklifi etti be kızım! Ne abarttın? Şimdi sana şizofren gözüyle baksa haklı!"

Cevabını beklemeden mutfaktan çıktığımda bu kez gülümsemiyordu. Komutanın da bir bam teli vardı demek ki. Düşünmemeye çalışarak hızla masada kalanları üst üste koyuyordum ki nihayet Demir ve Feride odalarından çıkabilmişlerdi. Demir hızla üst üste koyduğum tabakları alıp "hocam hakkınızı helal edin valla ya" diyerek mutfağa giderken Feride yorgun bir ifadeyle "Sahra tekrar uyudu. Samimiyetin dozunu kaçırdım mı ben sana karşı ya? Valla çok mahcubum" dedi kısık sesle. Komutanla aramızda geçen diyaloğun etkisinde olsam da gülümseyerek "böyle daha rahatım gerçekten. Hiçbir şeye elletmeseydin huzursuz hissederdim" dedim. Rahatlamış gibiydi.

                                   ✨

Yemek üstü çaylar içilmiş, Demir mutfakta çerez tabakları hazırlarken Feride'de Sahra'yı kontrol etmeye gitmişti. Geçen sürede Asil, oturduğu kanepe doğrudan karşımda olmasına rağmen tek bir kez bile göz teması kurmamış, bana laf atmamıştı. Ezanın okunmasıyla da Demir'i de alıp oturma odasına geçmişlerdi ki bu durum sebepsizce çok etkileyiciydi. İçinde bulunduğumuz dönemin sorunlarını bilecek kadar okuyup araştırıyordum ve namaz unutulmaya başlanan bir ibadetti.

Staj yaptığım lisedeki çocukların dine karşı "kara mizah" adı altında alaycı yaklaşımları tehlikeli boyuttaydı. Yani lise seviyesi bir çocuğa kelime-i şahadeti öğretmem gerekmemeliydi bana göre. Sorduğumda besmele çeken bile vardı. Ve bunu komik zannediyorlardı. Ailecek dine karşı olan ve "ne anlatırsan anlat hocam. Ben dindar bir yaşam istemiyorum" diyene saygım vardı ama ailesinin eksik veya takipsiz eğitimi yüzünden heba olan gençlere çok üzülüyordum.

O yüzden de Asil'in "yemeğin ağırlığı çökmeden cemaat yapalım. Kalk hadi" diyerek Demir'i götürmesi beni çok etkilemişti. Onların gitmesiyle de üçüncü bardağı doldurup önüme koyan Feride "bugün biraz tuhaf davrandım değil mi?" dedi mahcup bir tebessümle. "İlk günden masa toplatıp kuzenin için çöpçatanlık yapman pek hoş olmadı ama sevdim seni hemşire." İçimden geçenleri söylemek yerine elimi dizine koyup başımı iki yana sallayarak gülümsedim.

"Yanlış anlaşılmaktan korktum biraz ama samimiyetin çok tatlı Feride. İçimi rahatlatıyor sanki. Buralarda bir dostum olmuş gibi hissediyorum. Dürüst olmak gerekirse biraz tuhaftı ama keyif aldım" dedim son cümlemde gülerek. O da sesli bir şekilde gülerek dizinin üstündeki elimi tutmuştu. Ve artık alıştığım, duyulmaması gereken bir şey söyleyeceği zaman büründüğü hale bürününce ilgiyle ona döndüm. O ise kapıyı kontrol edip kararsız bir ifadeyle bana dönmüştü. Çekiniyor gibiydi.

"Yatak odasındayken Demir uyardı beni. Zühre utanıyor gibiydi üstüne gitme daha yeni tanıştınız deyince bende fazla ileri gittiğimi düşündüm. Çocuk gibi davrandım ama Asil'i gerçekten tanısan neden böyle bir tavır takındığımı anlarsın. Kapıdayken başladı şaşkınlığım. Sana karşı alaycı tavrı, sürekli laf atması, iki günde okuluna kadar gelip bireysel güvenliğinle de ilgilenmesi... Bunlar onun yapacağı şeyler değil Zühre. Yetişkin insanlarız yani açıkça konuşacağım. Senin henüz huyunu suyunu bilemez belki ama ben ilk görüşte etkilenme olayına inanırım."

Sözlerinde kararlı olduğunu görmem için birkaç saniye durup öylece gözlerime baktı. Bireysel güvenliğimi düşündüğünü zannetmiyordum. Aydın hoca da merkezden geliyordu sonuçta. Ayrıca gidip müdüre "Zühre'ye tatil verin can güvenliğinden şüphe ediyorum" falan demediyse böyle bir şey mümkün de durmuyordu yani şimdi.

A.K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin