Bölüm 39

198 14 2
                                    

(ZÜHRE -ASİL)~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(ZÜHRE -ASİL)
~~~

"Beni kıymetlim diye sevmiyor musun anneanne sen? Madem kıymetlinim neden böyle davranıyorsun Zühre'ye? Ben senin torunun olduğum için kıymetlinim ama o benim kendi irademle, kalbimle, beynimle kabullenip kıymet verdiğim birisi. Onu sevmek zorundasın. Ona iyi davranmak zorundasın. En az benim kadar, hatta daha çok sevmek zorundasın. O bana Allah'ın emaneti olacak. Onu bu yola ikna etmek kaç ayımı aldı biliyor musun? Şimdi kabul etmişken aile içinde ona karşı ters bir davranışı kabul etmeyeceğim. Göksu konusunu açman hiç hoş olmadı. O kadar saygılı biri ki ağzını açıp bana söylemedi bile. Ne için burada olduğunu unutma ki bağımız daim olsun."

Kendimi kusacak gibi hissetmeye başlamıştım. Hem babamın önünde sarf ettiği sevgi cümleleri, hem anneannesini karşısına alıp net bir şekilde konuşması beni bir hayli etkilemişti ama iyi yönde miydi bilemiyordum. Gözlerim anneme gittiğinde gururla oturuşunu dikleştirmiş tebessümle Asil'e bakıyordu. Asil'i en son kabullenen kişi olduğu için bu tavrına karşı ne düşündüğü benim için önemliydi ve gördüğüm manzara biraz daha güç bulmama sebep olmuştu.

"Bak hemen aklina girmuş bu kız senun. Nenesine bağiran uşak mi olurmuş he? Kari ağzuynan gonuşiysun bağa. Rızami almadan düğün de edersun sen! Ah Aziz uşağum göreydi bağa bu laflari etmene izun verir miydi he? Bu bok yiyenun yerinde herkes bağa akil veriy!"

Aziz'in adının geçmesiyle birlikte tüm bakışlar Asil'e dönmüştü. Öyle gergin duruyordu ki karşısına geçip "karşındaki düşman değil, anneannen" diye uyarmak istemiştim. Böyle bir an yaşamamak için söylemeyecektim işte ben olanları. Sakine nene umurumda bile değildi açıkçası. Asil "hadi gidelim" demeden kapısını çalmak için özel bir istekle dolacağım biri olmayacağını biliyordum. Aile büyüğü dendiğinde sözü önemli olan annesi ve babasıydı öncelikle benim için. Onlar da dünya iyisi insanlardı zaten. O yüzden böyle arabozan kişi gibi görünmek stresli bir histi.

Feride'nin babası ayaklanıp "anne Aziz ne alaka şimdi bu mutlu günde? Sen ilaçlarını falan almadın herhalde bugün ha? Asil çok haklı, o sevmiş istemişken sana laf düşmez. Merak ettin diye getirdik seni. İzin verecek kişiler de biz değiliz. Aha anasıyla babası buradalar. Asil'de izne ihtiyacı olan bir çocuk değil. Aslan parçası öyle bir abinin kardeşi ki kimi seveceğini iyi bilir. Bizim ona inancımız tam. Senin gelin merakın bittiyse kalk Feride'ye geçelim. Uyu sen biraz hadi" derken de gözüm hala Asil'deydi. Abisinin adı onu bir hayli etkilemişe benziyordu. İlk kez iliklerime kadar elinden tutup onu bu ortamdan kaçırma isteğiyle dolmuştum.

Sakine nene söylenerek ayaklandığında o bir dağ gibi öylece durduğu yerde dikiliyordu. Feride'nin annesi de peşlerinden giderken bir elini omzuma koyup "kaynanam beni de istememişti. O, aileye sonradan gelen kimseyi istemez. Sana boş sözler verip zamanla sevgi pıtırcığı olacaksınız diyemem Zühre. Ama Asil, dayısının benim elimden tutması gibi senin elinden tutmaya devam ederse alışacak. İstemese de alışacak ve yumuşayacak. Sen gönlünü ferah tut" dedi ve göz kırpıp gülümseyerek eşinin peşinden çıktı. Feride ve Demir'de kucaklarında Sahra'yla ayaklanıp kapıya ilerlerken çalıkuşum mahcup bir ifadeyle bana bakıp "böyle hayal etmiyordun biliyorum. Ama her şey iyi olacak söz. Siz çekirdek aileler olarak bitirin bu günü diye bizde kalkalım dedik. Sıkma canını arkadaşım" diyerek beni öptü ve çıkışa ilerledi. Evde derin bir sessizlik hâkim olmuştu.

A.K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin