Bölüm 9

441 19 0
                                    

"Ne kadar da zorunuza gitmişim öyle sizin ya. Sakin ol. Tehdit değilim ben. Görmek istemezsen çevirmezsin, köyde okula uğramazsın olur biter. İki gündür ben seni kovalamıyorum. Gideceğim yolda olan sensin. Çalıştığım okula gelen de sensin. Evi de seni görmeden iki hafta öncesinde tutmuştum zaten. Yani yapabileceğim bir şey yok. Buradaki imtihanım da sensin her halde bilemem."

Bu alaycı ve biraz öfkeli konuşmamdan sonra gülümsemesi büyümüştü. "İltifat etmedim komutan! Ne gülüyorsun? Sen gülersen ben nasıl ciddi kalabilirim?"

"Öğrencilerine nasıl sabır gösteriyorsun sen? Uğraşmaya da gelmiyor. Hemen bir agresiflik."

"Koçum sen benimle dalga mı geçiyorsun?" diyen sese uyum sağlayıp alık bakışlarımı üzerine diktim. Neden benimle uğraşmak istiyordu ki yani şimdi? Gerçekten bu tanışıklık iki günlük değildi de ben mi bilmiyordum acaba? Cevap veremeden Feride gelip kucağımda uyku evresine girmek üzere olan Sahra'yı alarak "sen bakma bu adama. Genelde bu kadar konuşup insanlarla uğraşmaz. Şaşırtıyor beni" dedi son cümlesinde Asil'e dönüp "seni gidi seni" dercesine kafasını sallayarak.

Asil ise ona aldırmadan ayaklanıp Sahra'yı onun kucağından aldı ve öpücüklere boğarak odadan çıktı. Demir ise arkasından "uyandırma çocuğumu!" diye söylenerek gidiyordu. Feride yanıma oturup bir kapıya bir bana bakınca yine dedikodu pozisyonuna girdiğini anlayarak ilgiyle ona döndüm.

"Bunlar yarın göreve gidecekler. Asil normalde askeriyede kalıyor zaten. Ne zaman dönerler bilmem. Asil ile aranızda ne geçti de bu çocuk bu kadar seni merak eder oldu bilmek istiyorum. Normalde asla böyle biri değil çünkü. Askerleri onu ciddiyetiyle bilir ama sivil hayatında da bu kadar insanlarla uğraşan, gülen bir karakteri yoktur onun. Çocukluğumdan beri beraber büyüdüğüm bu adamı biraz tanıyorsam aklında yer edeceğin bir şeyler olmuş. Şimdi yanında soramam da meraktan çatlayacağım. Yarın da görüşelim olur mu Zühre? Ne olur?"

Sanki on yıllık arkadaşım gibi bir samimiyetle ellerimi tutup şirinlik yaptığında şaşırmadan edememiştim. Hem hareketleri hem söyledikleri beni iyice afallatmıştı. Komutanın aklında yer edinmemi yanlış yorumlamazdım çünkü adama yeterince zorluk çıkarmıştım. Ama kuzeninin böyle imalı düşünmesi mideme yumruklar atıyordu. Aynı gün içinde çok fazla imaya maruz kalmıştım. Akıllı hareket etmem gerekiyordu. Daha önce yaşamadığım bir duruma arkadaşımın ve karşı komşumun imaları yüzünden kapılıp olmayacak şeylere heves edersem üzülen ben olurdum. İki günlük tuhaf bir denk gelişler silsilesiydi bana göre yaşadıklarımız. Göreve gidecekti. Belki bir daha muhatap bile olmayacaktık. O yüzden sakin olmam gerektiğini kendime hatırlatarak Feride'ye döndüm.

"Görüşelim tabi de ben senin gibi düşünmüyorum ama. Ona karşı biraz zorluk çıkardım sadece bu."

Tam cevap vereceği sırada Demir'in ensesinden tutup içeri iten bir adet Asil ile bakışlarımız kapıya dönmüştü. Bu adam mı ciddiydi? Feride ayaklanıp "kocamı rahat bıraksana çocuk!" diyerek Demir'e sarılınca Asil "uzak dursun prensesimden o zaman. Zaten gaz problemleri yüzünden az uyuyor çocuk" dedi ters ters bakarak. Şu adama tim komutanı deseler "öyledir eminim" deyip geçiştirirdim ama ben onu üniformayla görmüştüm. Allah kahretmesin ki!

"Zehri aldın bir kere" dedi soytarı kişilik. İçeriden tehditkâr bakış nasıl oluyor bilmiyorum ama şu an ondan atıyordum kendisine. Demir karısının kollarının arasındayken "ulan benim kızım ya hani! Bin kere öptün uyanmadı da ben öpmek isteyince mi uyanacaktı çocuğum?" dedi hayretle. Asil gerçek bir kıskançtı anlaşılan. Feride "sizi doğuracağıma taş doğuraydım" diye kavga eden çocuklarını izleyen anne misali bakıyordu ikisine.

"Asil, Sahra'yı sen doğurmadın. Sakince kızımı rahat bırak."

Feride "senin kocanın evi yok" tonlamasıyla konuştuğunda Asil çocuk gibi huysuzlanarak "düzgün bakabilseniz karışmazdık her halde" dedi ve küsmüş bir ifadeyle kendini kanepeye attı. Bu kez Feride sinirlenerek "ne varmış benim bakmamda pardon? Sanki daha önce üç beş kere ebeveyn olmuş gibi konuşuyor! Şunun laflarına bakın ya!" deyip bana döndü. Bir an sinirinden nasibimi alacağımı düşünsem de "kusura bakma Zühreciğim böyle bir tanışma hayal etmezdim ama ikiniz zaten tanıştığınız için seni yabancı olarak görmeden delireceğim izninle birkaç dakika" deyince başımı hızla "sorun yok" dercesine sallayıp "meydan senin" dedim.

A.K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin