Bölüm 36

221 13 2
                                    

"Seni görebildiğim, konuşabildiğim her gün benim için güzel bitiyor. O gün cehennemi de yaşamış olsam ilaç gibi geliyorsun Zühre. Hayatımda olmanı istememin en bencil yönü bu, bana iyi gelmen. O kadar uzun süredir heyecanlandığım bir şey yokmuş ki hayatımda... Seninle konuşurken, laflarımı seçmem gerektiğinde kalbimin atışını sana gösterebilsem keşke. Düşmanın eline esir düşsem elim titremez korkudan. Seni üzecek bir şey yaptığımda kalbim titriyor. Ailenin beni sevmesi için ne gerekiyorsa yapacağım. İnan bana sen istediğin sürece seni kazanmak için uğraşacağım. Söz."

Sessizlik öyle uzun sürmüştü ki stresten elbisemi sıkıyordum ve tekrar ütü gerektirecek kadar kırışmıştı. Annemle konuştuğumda ikna edebileceğimi biliyordum ama iki gün sonra kalkıp buraya gelmeleri beklediğim bir durum değildi. Çok hızlı bir şekilde gelişen "damat inceleme operasyonu" devreye girmiş, ikisi de Asil'i karşılarına alıp bin tane soru sormuşlardı. Asil öyle gergin oturuyordu ki karşımda babam olmasa gülerdim.

Soracak soru kalmadığında bile asker olmasından dolayı stresli olan annem soracak bir şey düşünüp adamı göz hapsinde tutuyordu. Nihayet ezan okuduğunda Asil "izninizle namaz kılıp gelsem?" deyince annemden de artı puanı alarak bu ortamdan kurtulmuştu. Babam için onaylaması daha kolaydı çünkü kendisi de bir polis olduğu için asker olması sorun değildi. Efendiliği ve ahlakı konusunda ondan geçer not aldığını biliyordum. Çünkü her sessizlik olduğunda babam "hayırlısı olsun" diye mırıldanarak kıpırdanıyordu. Annem ise Asil'i göz hapsinde tutarak asla net bir cevap vermiyordu.

"Nereliyim demiştin çocuğum?"

"Trabzonluyum."

"Hem Trabzonlusun hem de komutansın. Aksi olurlar derler. Kızıma da tahammülsüz olmayacağının sözünü verebilir misin? Sinirlenince ne yapıyorsun?"

Müdahale etmek istemiştim ama Yakut'un kaşlarını hararetle kaldırmasından sonra sessizce kanepeye sindim ve beklemeye başladım. Asil beklediğimin aksine bir hayli sabırlıydı. Sıcak bir tebessümle "kaygılarınızı anlıyorum. Agresif değilim. Yani öyleyim ama mesleki bir boyuttadır sinirim. Feride ile konuştunuz mu bilmiyorum ama beni yakından tanıyan sayılı kişilerdendir. Ev ortamına gerginlik taşımam. Hele ki bu kendi rızamla gelecek planladığım biriyse eğer ona bunu asla yaşatmamak için çabalarım. Sizi temin ederim ki benden dolayı kızınız tek bir gözyaşı bile dökmez" dediğinde bakışları bana dönmüştü. Neden ağlamak istiyordum peki şu an?

"Boyundan büyük sözler veriyorsun. Kızım senden dolayı gözyaşı döker. Dökecekte. Göreve gittiğinde, aylarca sürdüğünde dökecek o yaşları. Özleyecek. Her kapı çaldığında başka askerleri görürsem de istemediğim bir haber alırsam diye yüreği hoplayacak. O haber gelirse de..."

"Anne" dedim uyarıcı bir sesle. Annem elini kaldırıp "kesme Zühre. İzin ver bitireyim" dedi ve Asil'e dönüp devam etti. "O haberi alırsa benim kızım günlerce ağlayacak. Eğer Allah evlat nasip ederse size, ona da ayrı ağlayacak. Ama benim bir hatam var. Ben kızımı kendim gibi güçsüz sandım. Ben kızımın manevi ve vatani değerlerinin benden çok daha fazla olduğunu unuttum. Ağlarsa benim gibi kalkamaz sandım. Babası çok şükür ölmediği halde olayın etkisi bu seneye kadar bırakmadı benim peşimi. Ama artık benim kızımdan bir şeyler öğrenme vaktim geldi. Tüm bu yaşananlar Allah'tan gelen bir imtihandı ve geride bırakıp hayatımıza devam etmemiz gerekiyor. O yüzden kızımın istediği bu evlilik benim onayımdan geçmiştir. Efendi bir çocuğa benziyorsun. İlk izlenimin de gayet iyiydi. Ailen gelsin tanışalım. Sizde tamamen hazır olduğunuzda isteme yaparız Allah'ın izniyle."

Annemin cümlelerini ters köşe yaparak bitirmesiyle birlikte Asil rahat bir nefes alıp gülümseyerek bana dönmüştü. Öyle heyecanlanmıştım ki ellerimin titremesini zapt etmem mümkün durmuyordu. Evliliğimiz için gerekli onay gelmişti. Artık resmi olarak, ailemin de bildiği bir yola girmiştim. Sırada onun ailesi vardı ama yine de işin zor kısmını kendi ailem olarak gördüğüm için rahat bir nefes alabilirdim artık.

A.K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin