Dağ başında ahşap bir evin önünde durdurdu Emin arabayı. Songül arabadan inmeden beklerken Emin yanına dolanıp kapısını açtı.
"Hadi Songül in aşağıya"
"İnmeyeceğim" dedi Songül var gücüyle bağırıp.
"Senin bu yaptığına adam kaçırma denir"
Songül'ü kucağına alıp arabadan indirirken tatlı bir tebessüm vardı Emin'nin yüzünde. Arabanın kapısını ayağıyla kapatırken Songül'ün hala söyleniyor olmasına şaşırıyordu.
"Ya bırak beni diyorum sana. Bırak. Tutuklatacaksın kendini bana."
Emin hız kesmeden yürümeye devam ederken alaycı bir tınıyla cevapladı Songül'ü.
"Evde tutukla. Yapmadığın şey değil nasıl olsa."
Belli etmemeye çalışsa da şu an Emin'nin kollarında olmak hiç olmadığı kadar mutlu etmişti Songül'ü ama gardını düşürmeye de niyeti yoktu.
"Sen beni aşağıya indir kafanı kıracağım ben senin" dedi sitemkâr bir tınıyla.
Evin önüne geldiklerinde Songül hızlıca göz gezdirdi etrafa. Nereye geldiklerini anlayamasa da evin bir dağ başında olduğunu anlayabilmişti.
Emin evin kapısını açarken Songül susmamaya yemin etmiş gibi konuşmaya devam ediyordu.
"Beni burda zorla tutamazsın, ne yapacağız hem biz bu dağ başında"
Muzip bir gülümseme yerleştirdi Emin yüzüne. Evin kapısını açarken alçak bir tınıyla mırıldandı.
"Eğlenecek bir şeyler buluruz merak etme" dedikten sonra Songül'e göz attı ve içeriye girmesini bekledi.
Songül gözlerini devirerek baktı Emin'e ama içeriye girmedi. Emin ise gözlerini kısarak baktı Songül'e ve erkeksi sesiyle mırıldandı.
"Kucağımda olmayı özledin galiba sen. Baksana kendini sürekli kucakta taşırıyorsun" dedikten sonra bacaklarına doğru eğildi Songül'ün ama Songül hemen durdurdu onu.
"Tamam tamam yürürüm ben" dedikten içeriye girdi Songül. Emin'de arkasından girip kapıyı kapattı ve kilitleyerek anahtarı cebine yerleştirdi.
Emin'nin anahtarı cebine koyduğunu görünce güçlü bir kahkaha attı Songül.
"Kapıyı kitleyince beni burada tutabileceğini düşünüyorsun yani"
Emin salona doğru ilerlerken cevapladı Songül'ü.
"Seni burada tutmak için başka yöntemlerim var aslında"
"Sen ne kadar kendini beğenmişsin ya, sen kendini ne sanıyorsun" dedi Songül sinirli bir tınıyla.
Emin ise cevap vermeden mutfağa doğru ilerledi ağır adımlarla.
Songül salonda yalnız kaldığında evi gezmeye başlamıştı bile. Arada göz ucuyla Emin'i kontrol ederken bir yandan da merakını gidermeye çalışıyordu.
Salonda büyük kitaplığın altındaki dolabı fark ettiğindeyse durdururdu adımlarını. İçindeki meraka yenik düşüp soluğu dolabın yanında aldı hemen. Tam açmak üzereyken Emin'in sesini duyması ile irkildi birden.
"Orada senin işine yarayacak bir şey yok. Neyi merak ediyorsan sor, ben söylerim sana"
Songül arkasını dönüp sinirle baktı Emin'nin gözlerine.
"Artık senin yalanlarına karnım tok."
"Ben sana hiç yalan söylemedim Songül, ama sen" dedi Emin ama Songül'ü kırmak istemediği için yarıda kesti cümlesini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansızı istemek
FanfictionBir polis biri mafya.. Güneş ve ay kadar farklıydılar birbirlerinden. Belki birbirlerine kavuşamayacaklardı ama birbirlerine karışmayı öğreneceklerdi...