Bölüm 27

1K 80 59
                                    

Emin'e doğru bir adım atıp durdu Songül. Adamın gömleğindeki kırmızılığı deri ceketi ile örtmeye çalıştığını fark etmesi kor gibi yaktı yüreğini.

Emin ayakta durmakta zorlanırken dört gözle bekliyordu Songül'ün geri donmesini. Vursun, kırsın, bağırsın ama gitmesin istiyordu. Songül'ün sözleri ruhunda derin yaralar açmış olsa da belki de ilk defa bir kadın için gururunu bu kadar yere serip bekliyordu.

Doğru muydu bu yaptığı, bilmiyordu. Çünkü defalarca Songül'e kendisine biraz zaman tanıması gerektiğini söylediği halde bugün sevdiği kadının ağzından duyduğu cümleler yerle bir etmişti Emin'i.

Songül'ün buğulu gözlerine bakarken aklında yankılanan cümleler zihnini allak bullak etmeye yetmişti
. "Pişman oldum" cümlesinin yankılarını atamıyordu Emin üzerinden. "Pişman oldum"

Çakılı kaldığı yerden Songül'e bakarken yanağını ıslatan tek damla yaşı karışındaki kadına fark ettirmeden hızlıca sildi Emin. Sessizliğini korurken Songül'ün kendisine doğru yürüdüğünü fark etti.

Adımlarını sıklaştırıp aralarındaki mesafeyi sıfırlayıp Emin'nin karşısına dikildi Songül. İkisinin de göz pınarlarındaki doluluk anlatılıyordu aslında birbirlerine olan kırgınlıklarını. Konuşmak şu an basit bir eylemdi onlar için. Gözleri konuşurken ruhları birbirlerinin üzerinde açtıkları yaralar nedeniyle kanıyordu.

Emin'nin bakışlarındaki değişimi fark etmesi uzun sürmemişti Songül'ün. Biraz önceki acılı bakış yerini bütün hissiyatını kaybetmiş donuk bir bakışa bırakmıştı. Derin bir nefes aldı Songül. Belli ki biraz önce kurduğu cümlelerin ağırlığını anca hissedebilmişti Emin.

Söylediği sözler yüzüne bir tokat gibi çarpmaya başladığında içindeki sesi susturabilmek için söze girdi Songül.

"Yaran... yaran kanıyor. Galiba dikişlerin açılmış."

Emin belli belirsiz bir tebessüm yerleştirdi yüzüne.

"Hissetmiyorum" dedi donuk bir ifadeyle. Sonra hiç bir şey söylemeden döndü arkasını ve içeriye doğru ilerledi ağır adımlarla.

Kısa süreli bir şok yaşadı Songül, Emin'nin arkasından bakarken. Söylediği cümlelerin ağırlığını o da anca fark ederken ne yapacağını bilemeden bekledi bir süre bahçede.

Sonra ağır adımlarla Emin'nin açık bıraktığı kapıdan içeriye girip kapıyı kapattı. Salona doğru ilerlerken Emin'nin burada olmadığını fark etti Songül. Aşağı kattaki yatak odasına yönlendirdi adımlarını. Aralık olan kapıdan içeriye girdiğinde Emin'nin odanın içinde bulunan banyo da olduğunu gördü.

Kapının pervasıza yaslanıp sessizce izledi Emin'i. Emin dolaptan pamuk, sargı bezi ve tentürdiyot çıkarıp banyodan çıkmak için arkasını döndüğünde göz göze geldi Songül ile. Bakışlarını yere indirip hızlıca geçip gitti yanından. Yatağın ucuna oturup üzerindeki ceket ve tişörtten kurtuldu önce.

Sonra pamuğa tentürdiyot döktü yarasına basmak için ama Songül hemen durdurdu onu.

"Dur! Ne yapıyorsun?"

Emin başlarını Songül'e çevirip kaşlarını havalandırdı.

"Yaraya pansuman yapacağım" dedi sakin bir ses tonuyla.

Sıkkın bir ifadeyle cevap verdi Songül adama.

"Farkında mı değilsin bilmiyorum ama dikişlerin açılmış, kan kaybediyorsun. Yani öyle sargı bezi ve tentürdiyot ile çözülecek bir durum değil bu"

Emin cevap vermek yerine pamuğu karnına bastırınca bu sefer Songül'ün tiz sesi yankılandı oda da.

"Ya dur diyorum sana! Mikrop kapacak yaran. Yaver'i arayalım, o doktoru gene getirsin"

İmkansızı istemek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin