Bölüm 26

1K 81 124
                                    

Emin'nin yüzündeki ciddiyet ile sakinliğini koruyamıyordu patron. Korkuyordu ve bu korkuyu saklayıp rest çekebilecek durumda değildi. Çünkü karşısındaki adamın ne kadar gözü kara olduğunu çok iyi biliyordu.

Emin öfkeden parlayan gözlerini patronun üzerinden çekmeden var gücüyle bağırdı.

"İhtiyar! Vakit tamam"

Patron önce masanın üzerinde duran silaha sonra Emin'e çevirdi bakışlarını. Herkesin karşısında korkusuz, gaddar bir adam rolü keserken silahı alnına dayayıp tetiği çekecek cesareti bulamadı kendinde. Sertçe yutkunup boğazını temizledi sonra kesik kesik konuşmaya başladı.

"Bekir.. benim çiftlik evinde"

Emin alaycı bir ifadeyle baktı karşısındaki adamın yüzüne. "Benle oyun oynamak sandığın kadar kolay değilmiş değil mi?" dedikten sonra kalktı oturduğu yerden. Koltuğun üzerine fırlattığı deri ceketini üzerine giyip masanın üzerinde duran silaha uzandı.

"Bir daha beni tehdit edersen kendini oyun oynarken değil hesap verirken bulursun." dedikten sonra çıktı odadan.

Emin'nin odadan çıkması ile Yaver korumalara doğrulttuğu silahları indirmeden Emin'nin yanına doğru yürüdü. Emin ağır adımlara holdingden çıkarken Yaver hiç bir şey söylemeden takip etti onu.

Arabaya bindiklerinde sessizliği ilk bozan Yaver oldu. "Ne oldu abi? Neredeymiş Bekir?"

"Çiftlik evinde"

"Hangi çiftlik evinde" dedi Yaver şaşkın bir ifadeyle.

Emin başını Yaver'e doğru çevirip tok bir ses tonuyla cevap verdi.

"İhtiyarın çiftlik evinde"

"Abi" dedi Yaver duraksayarak. "Orayı kimse bilmez ki. Nasıl bulacağız"

Emin başını camdan tarafa çevirip sıkkın bir ses tonuyla cevapladı Yaver'i.

"Ben hariç aslanım ben hariç"


Gün boyu Emin'e ulaşamamış olmak iyice tedirgin etmişti Songül'ü. Emniyetten ayrılıp arabasına atladığında bir yandan da Emin'e ulaşmaya çalışıyordu. Telefonun çalıyor ama açılmıyor olması ile tedirginliği yerini korkuya bırakmaya başlamıştı.

"'Emin lütfen aç şu telefonu" diye söylenirken titreyen elleri direksiyonu sabit tutmasına engel oluyordu Songül'ün.

Yaver nereye gittiklerini bilmeden arabayı sürmeye devam ederken Emin'nin sürekli çalan telefonu ortamdaki havayı iyice geriyordu.

Emin telefonun her çalışında biraz daha geriliyor kendine küfürler yağdırmaya devam ediyordu. Yaver sonunda dayanamayıp sakin bir tınıyla seslendi Emin'e.

"Abi! İstanbuldan çıktık nereye gidiyoruz biz."

"Tekirdağ'a Yaver" dedi Emin sert bir ifadeyle.

Şaşkın bir ifade ile Emin'e bakıp bakışlarını tekrar yola çevirdi Yaver. Gidecekleri yol neredeyse bir buçuk saatlik bir yoldu ve dönüş yolunu da hesaba katınca onlara baya zaman kaybettirecekti yani Songül eve dönmeden gidip gelme ihtimalleri yoktu.

Bütün bu ihtimalleri düşününce aklını kemiren soruyu panik içinde yöneltti Yaver.

"Abi! Songül yengeye ne diyeceğiz"

Emin aklında dönüp duran soruyu Yaver'in ağzından duyunca iyice sinirlendi.

"Belki de şu Bekir şerefsizi yüzünden Songül'ü kaybedeceğim Yaver ama ne olursa olsun o itin bir daha Songül'e bulaşmasına izin vermeyeceğim"

İmkansızı istemek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin