GEÇER GİDER ZAMAN

250 8 376
                                    

Zakkum - Hatıran Yeter

SEZON FİNALİ!!!

Sezon finaline hoş geldinizz!!

Bu sefer bir değişiklik yaptım -sezon finaline özel-
Murat'ın çocukluğundan bir kesit okuyacağız.

Lafı uzatmadan iyi okumalar diliyorum herkese...

Yıllar önce... (Yazardan)

Okul çıkışında çocukların atışmaları, kahkahaları tüm bahçeyi dolduruyordu. Perihan ise Murat'ın çıkmasını bekliyordu. İlk defa oğlunu okuldan almaya gelmişti ama güzel bir gün olmayacaktı. Tek istediği bu baş belası çocuktan kurtulmaktı.

Murat'ın okulun kapısından çıktığını görünce derin bir nefes verdi. Annesini gören Murat heyecanlanmıştı. "Anne!" diyerek sevinçle annesine sarıldı fakat Perihan ona sarılmamıştı. "Bir yere mi gideceğiz?" diye sordu aynı heyecanıyla. Gideceklerdi... Ama güzel bir yere değil. "Dondurma yiyelim mi? Ben bugün paramı hiç harcamadım. Sana da ısmarlayabilirim." Sesi öylesine hevesliydi ki insanın içinde bir burukluk hissi uyandırıyordu.

"Bir yere gitmeyeceğiz. Yürü," dedi Perihan tekdüze bir sesle. Murat yine de hiç bozuntuya vermemişti. Kabullenip annesinin yanında yürümeye başladı. "Yol boyunca konuşmanı istemiyorum. Canım sıkkın zaten. Bir de seninle uğraşamam."

Perihan'ın dediklerini umursamadan, "Anne?" dedi sorar gibi. "Biliyor musun... Ben sana kalbimde kocaman bir yer açtım. Öğretmenimiz öyle söyledi. Annelerimizi her zaman daha çok sevmeliymişiz." Gülümsedi. "Senin yerin böyle... saray kadar kocaman!" Durup annesine soran gözlerle baktı. "Senin kalbinde de benim yerim büyük mü?"

Annesi yine acımasızdı. "Değil," dedi tek nefeste. "Senin kalbimde hiç yerin yok."

Murat bu cevaba şaşırmış gibiydi. "Ben küçüğüm diye mi? Büyüyünce gökyüzü kadar yerim mi olacak?" Sırıttı. "Hemen büyümek için ne yapmalıyım? Büyümek istiyorum."

İç geçirmişti Perihan. Bugün çok mutlu görünüyordu ve bu onun acıma duygusunu aktif hâle getiriyordu. "Hiçbir zaman bir yerin olmayacak, Murat. Sus artık." Murat'ın gülümsemesi yüzünde asılı kalsa da hevesini kırmaya yetmemişti bu cümleler. Çocuk kalbi hâlâ mutluydu, bir şeylerden umudu vardı.

Çantasından küçük bir kâğıt çıkardı. Dörde katlanmış, beyaz bir kâğıttı. "Okulda sana mektup yazdım. Okumak ister misin?" Gülümsemesi tekrar yüzünde hayat bulmuştu. "İlk defa yazdım. Belki bana sarılırsın okuyunca." Mavi gözlerini sevimli bir şekilde kırpıştırdı. "Sarılırsın değil mi?"

Hiçbir şey dememişti yine Perihan. Murat'ın elindeki kâğıdı sinirle elinden alıp yırtmaya başladı. Kâğıt küçük parçacıklara ayrılmıştı. Umursamadan kâğıt parçalarını arkasına doğru savurdu. Kâğıtlar gökyüzüne doğru rüzgâr eşliğinde uçuyordu. Murat'ın gülümsemesi bu sefer solmuştu. Arkasında uçan kâğıtlara baktı. "Yürü!" diye bağırdı Perihan Murat'ı kolundan sertçe tutarken.

"Sarılmak istemediğin için mi yırttın anne?" diye sordu üzgün çıkan bir sesle. "Ben sana sarılırdım istemiyorsan. Neden üzüldün ki? Canım acır diye mi? Sen sarılınca canım acımazdı ki... Babam sarılsaydı acırdı ama." Son cümleyi söylerken tebessüm etmişti. En acı cümlelerine gülümsüyordu.

"İstemiyorum, Murat! Ne senin sarılmanı ne de benim." Sert çıkan sesi Murat'ı yine pek etkilememişti çünkü alışmıştı bu tonlamaya. "Sadece öl. Bıktım senden..." Perihan'ın gözlerinden bir damla yaş süzülmüştü çenesine doğru. Sesi yalvarır gibi çıkmıştı.

Sana Rağmen... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin