PAHA BİÇİLEMEZ BİR AN

34 6 136
                                    

Göksel İpekçi - Ben Gibi

Yeni bölüm ve yine ben🥳

Kısa kesip iyi okumalar diliyorummm 😍




Ailem gideli birkaç gün olmuştu. Fakat biz yine de durmamıştık. Eren'in ve Özlem'in harika bir fikri vardı ve şimdi onu gerçekleştirmek için hazırlanıyordum. Sıradan bir hazırlanma değildi bu. Gereksiz bir özentiyle hazırlanıyordum. Çünkü Özlem böyle giyinmemi istemişti.

Üzerimde ayak bileğime kadar uzanan, cesur bir göğüs dekoltesi olan, siyah renkte güzel bir elbise vardı. Makyajımı da elbiseme göre uyarlayıp çanta seçimi aşamasına geçmiştim. Oldukça küçük, yine siyah renkte olan bir çanta seçtim. Ardından topuklu ayakkabılarımı çıkardım ve kapının önüne koydum. İnşallah özürlü gibi yürümezdim bunlarla.

Çantama hemen eşyalarımı koyup kapıya yöneldim. Biraz geç kalmıştım. Eren, Murat ile beni almak için buraya gelecekti. Sonra Özlem'i de alacaktık. O bu değil de Murat nasıl olmuştu? Eren ile beraber takım elbise giyeceklerini söylüyorlardı en son. Giymiş miydi? Allah'ım! Kesin felaket bir şey oldu adam! Bugün de kafayı sıyırmadan eve gitmek istiyordum.

Topuklu ayakkabılarımı giydiğimde arkasını takacak zamanım olmadığı için o şekilde koşarak aşağı indim. Apartmandan çıkmamla Murat'ı duvara yaslanmış, telefonuyla ilgilenirken gördüm. Gölgemi fark edince gözleri ayaklarımdan başlayıp yukarı doğru çıktı. En sonunda gözleri gözlerimi buldu. Gülümsemiştim. Ama o gayet ciddiydi. Yaslandığı duvardan doğruldu ve ağır adımlarla bana doğru yürüdü. Aynı ciddiyeti yüzünde dururken gözleri tekrar ayaklarıma kaydı. Ardından dizlerinin üzerine çökmesiyle nazikçe ayak bileğimden tutup ayağımı dizine koydu. Ne oluyordu? Peki ben neden bu kadar heyecanlanmıştım?

Gözlerim yarı şaşkınlık yarı heyecanlı bir şekilde Murat'a takılı kalmıştı. Bu adam gökyüzünden vahiy olarak düşen bir meteor olabilir miydi? Gördüklerimin gerçek olduğundan şüpheliydim. Siyah bir gömlek, üzerine yine siyah bir ceket ve siyah pantolon ile aynı renk ayakkabı. Saçları itinayla şekillendirilmiş, parfüm kokusu her yeri etkisi altına alabilecek düzeydeydi.

Sıcak elini ayakkabımın bağlayamadığım yerinde hissederken içim yumuşacık olmuştu. Sağ ayağımı bitirince sol ayağıma da aynı işlemi uygulayıp yavaşça ayağa kalktı. Elimi tuttu ve dudaklarına bastırdı. "Çok güzel olmuşsun," diyerek diğer eliyle de önüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Utanarak gözlerimi kaçırdım. Tam ona çok yakışıklı olduğunu nasıl söyleyeceğimi düşündüğüm sırada Eren önümüzde durmuştu. Diyememiştim ama olsun, içimde afet etkisi yaratmış olması yeterdi bana.

Arabaya doğru yürürken Murat yumuşak bir dokunuşla elimi tuttu. Ardından benim arabaya binmem için kapımı açtı. Teşekkür edecekken duraksadım ve bundan vazgeçip arabaya bindim. Murat'ta ben binince kapımı kapattı. Daha sonra o da ön koltuğa oturdu. "Vay vay vay!" dedi Eren dikiz aynasından bana bakarak. "Almina böyleyse benim gülüm nasıldır şimdi..." Özlem'in itinayla giyindiğinden neredeyse emindim. O böyle şeylere çok özenirdi. Ben ise tam tersi... Özenmekten ve kendime zaman ayırmaktan nefret eden garip biriydim. Kendime zaman ayırmamaktan kastım mental olarak geçerli değildi. Bir kere ruh sağlığım önemliydi. Zira zıvanadan çıkmış bir deli misali gezmek pek hoş olmazdı.

Arabanın ağır ağır hareket etmesiyle Eren ile Murat bir erkek selamlaşması yapıp önlerine dönmüşlerdi. Eren fazla heyecanlı görünüyordu. "Lan o bu değil de mekân on numara! Müzik desen var, yemek desen adamlar senin için yeni menü hazırlıyorlar resmen." Günlerdir aynı şeyi papağan gibi tekrar edip duruyordu. Anladık, mekân çok güzel de, yeter be!

Sana Rağmen... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin