İrem Derici - Tektaş
Selamlarrr!!
Bu bölümde bol bol kahkaha atmanız dileğiyle...
İyi okumalarr 🥳
Geçmiş...
Sıradan bir akşam yemeği sofrasında herkes yemeğini yerken sıradan olmayan tek şey bugün Murat'ın da günler sonra yemek yiyor oluşuydu. Fakat önündeki kâsede tarhana çorbası vardı ve bu çorbayı oldum olası hiç sevmezdi, tadı ekşi olduğu için ona kanı anımsatıyordu.
Birkaç dakika önce yemiş olduğu dayaklar sonucu her yanı acı içinde titriyordu. Bu çorbayı içmektense aç kalmayı yeğlerdi. Karşısında oturmuş, mutfaktaki televizyondan maç izleyen Veysel'e çevirdi bakışlarını. Şu an maçla meşgul olduğu için çorbayı içmediğini görmez diye düşünüyordu. Perihan çorbasını içerken gözlerini Murat'a odakladı. "Kaç aldın matematikten?" diye sorduğunda Veysel'in bakışları da Murat'ı bulmuştu.
Murat boğuk bir sesle, "Seksen beş," diye yanıtlamıştı. Bu sefer sınava istediği gibi hazırlanamamıştı çünkü son günlerde yediği dayakların şiddeti katbekat artmıştı, ağlamaktan bitkin düşüp uyuyakalıyordu. Sınavlara çalışacak vakti kalmıyordu.
"Herkes yüz alsın, sen aptal olduğun için seksen beş al tabii," dedi Perihan normal bir ses tonuyla azarlayarak. Veysel çarpık bir sırıtışla burnundan gülmüştü.
Murat başını eğip kaşıkla çorbayı karıştırmaya devam etti. Bu şekilde oyalanmaya çalışıyordu. "Herkes yüz almadı ki. Altmış alanlar da vardı," dedi kısık sesle. Konuşmaktan korkuyordu artık. Ne dese sonuç tekmeler ve yumruklar oluyordu.
"Kes sesini!" dedi Perihan öfkeyle kaşığı tabağa bırakarak. "Kabullen artık. Geri zekalının tekisin! Hiçbir şey beceremiyorsun. Bir de seni okula gönderiyoruz. O defterlere, kalemlere verdiğimiz paralara yazık!" Yüzünü ekşitmiş, Murat'a tiksinir gibi bakıyordu.
Murat sessizce dururken Veysel çorbayı içmediğini fark etmişti. "İç şu çorbayı. Ne oynayıp duruyorsun?"
İkiletmedi. İstemeye istemeye kaşığın ucuyla aldığı çorbayı ağzına götürdü. Ekşi tadı dilinde hissettiğinde yüzünü buruşturdu. Veysel onun bu hareketine sinirle gülmüştü. "Oğluna yemek beğendiremiyoruz," dedi Perihan'a bakarak. Perihan tepkisiz kalınca Veysel sandalyesini bir hışımla geriye itip ayağa kalktı. Sert adımlarla gidip çekmeceden küçük, keskin bir bıçak aldı, ardından Murat'ın yanında bitti. Murat çorbanın boğazından yakarak geçişiyle bir kere daha korkuyla yutkunmuştu. "Sol elini uzat," dedi Veysel bir anda.
Titreyen elindeki kaşığı sağ eline alıp sol elini Veysel'e doğru uzatmış, tamamen teslim olmuştu. Veysel bıçağı, Murat'ın avucunun içine götürüp küçük ama göründüğünden daha fazla acı veren çizikler atmaya başlamıştı. Murat olduğu yerde sıkıca gözlerini yumup içinden bir şarkı mırıldandı, acısını bu şekilde unutmaya çalıştı. Şarkı sözlerini tek tek ezberlemişti. Fakat o direkt nakarata geçmişti.
"Hayat gülünce çok güzel.
O kapkara bulutları,
Dağıtıp atmalı.
Herkesin yüzünde bir küçük tebessüm olmalı."
Ancak bir sorun vardı; bu şarkıya neden gözyaşları eşlik ediyordu?
Yumduğu gözlerini açınca elinin kana bulanmış olduğunu ve Veysel'in, "Cevap ver lan bana!" diye bağırdığını görmüştü. Neye cevap verecekti? Şarkıya öyle odaklanmıştı ki etrafındaki sesleri susturmayı başarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Rağmen...
Novela JuvenilÇocukluğunda babasından ağır şiddet gören Murat, hayatı boyunca babasına benzememek için çabalar. Hayali yerine koyduğu hedeflerini böyle bir babaya rağmen kazanır, asla pes etmez. Fakat bir gün hiç beklenmedik bir anda kalbine güzel bir his yerleş...