Sezen Aksu - Kurşuni Renkler
İkinci sezona hoş geldinizzz!!
Doğal olarak biraz duygusal bir bölüm olacak. Şimdiden bir uyarı...
Hepinize iyi okumalar dilerizz ;)
Oturduğum zemin kan gölüne dönmüştü. Pantolonum kandan sırılsıklamdı. Kulaklarımı ambulansın siren sesi dolduruyordu. Tamamen hissizleşmiştim, gözyaşlarım akıyordu ve çığlıklar atıyordum. Bunları ben yapmıyordum, bir şeyler beni içimden yaralıyordu. Etraftaki insanların sesleri sanki yüzlerce kilometre derinliğindeki bir suyun altından geliyordu, öylesine boğuk, öylesine anlaşılmazdı.
Doktorsun sen. Yapsana bir şeyler, ne duruyorsun?
İçimdeki sesler bile boğuktu. Çok derinlerden geliyordu, işitmekte, anlamakta zorlanıyordum. Gözlerim öylece Murat'ın rengi atan yüzündeydi. Kalbi durmuştu, neden bir şeyler yapamıyordum, neden hareket dahi edemiyordum? Kollarımda ölü bir beden taşıyordum, hâlâ şansı olan bir beden.
Sen çok kötü birisin, Almina. Böyle mi doktor olacaksın? Şansı olan insanların yüzüne mi bakacaksın?
Ben öyle bir doktor olmayacaktım ki... Kollarımda sevgilim yatıyordu, ne yapabilirdim? "U- Uyan..." dedim kendi kendime. Bunu kendime mi söylüyordum, Murat'a mı söylüyordum, bilmiyordum ama tek bildiğim sevgilimi asıl benim öldürdüğümdü. Neden müdahale edemiyordum? Ellerim... Ellerim neden hareket etmiyordu?
Biri gelmiş, Murat'ın başını dizlerimden uzaklaştırıp yere koymuştu. Neler oluyordu? Her şey bulanıktı. Tek bulanık olmayan hissettiğim acının verdiği huzursuzluktu. Ellerimde kaygan bir sıvı varken ben nasıl acı çekmeyecektim? Üstelik bu sıvının kan olduğunu, sevgilimin kanı olduğunu bile bile. "Uyan," dedim bir kere daha.
Kime diyorsun Almina? Hayatını çaldığın sevgiline mi?
Hayır, hayatını çalmamıştım... Çalmamıştım değil mi? Kalbi atsın diye çabalamamıştım, bu hayatını çalmak mı oluyordu? Neyi inkâr ediyordum? Ben onun ölümünü kabul etmiştim, daha neyin inkârıydı bu?
Karşımda tanımadığım bir adam Murat'ın göğsünde iki elini birleştirmiş, kalp masajı yapıyordu.
Sen kılını bile kıpırdatmadın! Böyle mi seviyorsun sen sevgilini? Öldürerek mi? Cevap versene Almina! Yine neden susuyorsun?
Kendim için ve onun için saniyeleri durdurmuştum sanki. Hayır, durmamıştı. Ben değil ama birileri onun hayatı için çabalıyordu. Aynı durumda ben olsaydım o benim için çabalardı, ben çabalamamıştım. Kendimi nasıl affedecektim? "Hiçbir şey," dediğimde yutkunmuştum. Sadece mırıldanıyordum. "Umurumda değil. Canın acıdı." Onun cümlesini tekrar etmiştim. O benim elim yüzüldü diye endişelenmişti; ben ona giren üç kurşuna göz yummuştum. "Peki," dedim bu sefer de. "Senden başka acil ne var şu an?" Bir cümlesini daha tekrar etmiştim. Her cümlesini söylediğimde o güzel sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Ya bir daha o sesi duyamazsam? Güldüğünde kısılan o mavi gözlerini bir daha göremezsem?
Önümde kalbine baskı yapıyorlardı, canı acıyor muydu? Başımı göğsüne dayadığımda sırıtarak ritmini dinlediğim kalbi çok acıyor muydu? Neden kimse sesimi duymuyordu? Biri bana bir şey söylesin istiyordum.
Elimde hissettiğim soğukluğun sebebini anlayamadığımda gözlerim elime kaydı. Gördüğüm görüntü bir kere daha acıyla haykırmama neden olmuştu. Soğumaya başlayan eli, elimin içindeydi. Henüz gözleri kapanmamışken, ben farkında olmadan elimi tutmuştu ve gülümsemişti. O an son kez gülümsediğinde oluşan gamzesini de görmüştüm. Hayır, bu çok acıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Rağmen...
Genç KurguÇocukluğunda babasından ağır şiddet gören Murat, hayatı boyunca babasına benzememek için çabalar. Hayali yerine koyduğu hedeflerini böyle bir babaya rağmen kazanır, asla pes etmez. Fakat bir gün hiç beklenmedik bir anda kalbine güzel bir his yerleş...