GELECEĞE DAİR İLK ADIM

47 5 479
                                    

Melike Şahin - Öpmem Lazım

Selamlarr!!

Bu bölüm diğer bölümlere nazaran daha uzun olacak hakkınızı helal edin djsjshsb

İyi okumalarrr

2 hafta sonra...

Odamdaydım, salondan gelen sesleri dinliyordum. Sedat, Murat'la bir şey konuşacağını söylemişti, ben odama şutlanmıştım. Ama tabii ki merak ettiğim için konuşulanları anlamaya çalışıyordum. Murat sinirli bir tonda konuşuyordu. "Senden böyle bir şey istemedim. Bana sormadan neden iş yapıyorsun?" Kız, bu adam Murat'a bir şey almış. Onu anladık herhalde.

Sedat bir şey dediğinde anlamamıştım. Murat tekrar sözü devraldı. "Tamam, teşekkür ederim ama gerek yoktu. Bazı şeyleri kendim halledebilirim." Sedat kısık sesle birkaç şey daha söylemişti. Bilerek yüksek sesle konuşmamaya özen gösteriyordu. Murat onun dediğine karşılık olarak, "Tanışmak istemiyorum," demişti. Yaklaşık beş dakika daha kısık sesle konuştular ve kapının kapanma sesini duymuştum. Sessizce odamdan çıktım. Murat salondaydı ve koltukta oturuyordu. Yanına gidip oturdum. "Ne oldu? Ne konuştunuz?"

"Araba almış," dedi tek nefeste. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken biraz yüksek bir sesle, "NE?" dedim. "Ciddi misin sen?"

Başını aşağı yukarı salladı. "Hastaneye gidip gelmek kolay olsun diye almış." O değil de acaba hangi marka? Merakla kalkıp pencereden dışarıya baktım. Ağzım koca bir o şeklini alırken, "Oha!" diye bir nida döküldü dudaklarımdan. "Polisler- amirler bu kadar kazanıyor muymuş?" diye sordum. Hayretlerim şaşmıştı.

"Sadece o almamış. Bora'yla beraber almışlar," dediğinde o kim der gibi ona baktım. "Abimmiş. Savcı olduğunu söyledi."

"ÇÜŞ!" diye bağırmamla Murat gülmüştü. Adamın psikolojisini bozmuş olabilirdim. Zengin aileye düştük! Sahiden de zenginlerdi. Acaba nerelilerdi? Antalya'dır herhalde. "Nereli olduğunu biliyor musun?" diye sormadan edemedim.

Başını iki yana salladı. "Antalyalıdır herhalde. Niye sorayım ki?"

"Ben bu kadar zengin Antalyalı görmedim şahsen," dediğimde ufak bir kahkaha daha attı. "Neyse dur. Gurur yapıp ben bunu alamam demedin değil mi?"

"Dedim," dedi gayet rahat bir sesle.

"NE?" diye cırladığımda bana garip bakışlar attı. "Ne bağırıyorsun öyle deli gibi?" dedi masum masum. "Gördüğün gibi anahtar elimde," deyip arabanın anahtarını gösterdi. Volvo XC90 almış adamlar! Oha!

"Salak mısın sen ya? Asiye gibi gurura mı bağladın gerçekten?" Bu cümleyi dışımdan söylemeyi beklemiyordum ama tutamamıştım. Burnundan gülüp arkasına yaslandığında omzuna vurdum. "Ya! Hayvan gibi koltuğa yayılmak yerine arabayı sürmeyi mi denesen acaba?"

"İstemediğim arabayı sürme-"

"Kes sesini," dedim sertçe. "Kalk çabuk! Ben istiyorum. Kraliçe'nin emridir."

Genişçe gülümsedi. "Öyle midir?" Sesindeki etkileyici tonlamayı görmezden gelmeye çalıştım.

Cevap vermeden elinden anahtarı çekip aldım. Bu adamın kalkacağı yoktu. "Anlaşılan arabayı ben süreceğim," dedim sinirle.

Alayla güldü. "Sür bakalım, nasıl sürüyormuşsun."

"Ben çok ciddiyim, Murat."

Hemen ifadesini düzeltti. "Eyvah, adımla hitap etti." Oturduğu yerden hızla kalktığını görmemle zafer sırıtışım yüzümdeki yerini almıştı. Dilimizden anlıyor artık. Kolay olmasa da öğretmiştim. Erkek olduğu için bazı şeyleri zor kavrıyordu. Erkeklere hakaret mi ettin sen? Yok be, ne alaka?

Sana Rağmen... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin