Herkese selamlarrr!! Gününüz güzeldir umarım...
Uzatmadan, iyi okumalaaarrr!!
(Medya: Murat)
Gözlerimde korku yerini almışken bu korkumun sebebi olan tek bir yüze bakıyordum. Evet, bu yüz Murat'a aitti çünkü şu an ondan gerçekten fena hâlde korkuyordum. En ufak bir hareketi bile ürkütüyordu. Elinden akan kanları görmeden başka birine öldürecekmiş gibi bakması da ayrı bir gerginlik yaratıyordu.
Sert bir şekilde oturduğu sandalyeden kalkmasıyla sandalye şiddetli sesler eşliğinde yere düşmüştü. Murat'ın elinde hâlâ cam kırıkları vardı ve sanırım bazı parçaları saplanmıştı ama zerre kadar takmıyordu. Mert'in nutku tutulmuş hâlde beklediğini gördükçe sessizlik ortamı daha da çok ele geçirmişti. Yutkunarak, "Be-" diyeceği sırada Murat yine gür sesiyle, "Kes sesini!" diye etrafı inletti. Ardından bir anda adamın boğazına yapışınca yerimde sıçramıştım. "Bir daha elini benim sevgilime uzatırsan," dedi Murat korkunç bir tonlamayla. "O eli kırarım!"
Korkudan Özlem'e doğru sokulduğumda Eren'in kalkmış olduğunu yeni fark ediyordum. Murat'ın yanına gitmişti fakat Murat şu an onun en ufak hareketiyle her yeri dağıtabilecek potansiyele sahipti. Sırf bu sebepten başına gelecekleri anlayıp uzaktan uzaktan onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
Boğulduğu için yüzü pancara dönen Mert birkaç dakika içinde bayılacak gibi duruyordu. Murat elini onun boğazından çekip yakalarından kavradığı gibi suratına kafa atarak Mert'i yere düşürdü. "Bir daha onun karşısına çıkarsan bu kadarla kalmam, duydun mu beni!" diyerek yumruklarıyla adamın yüzünü neredeyse paramparça etmişti. Karşımda resmen bir vahşet vardı ve ben bunu izlerken vahşetin sebebinin sevgilim olduğunu görerek kendimi daha da kötü hissediyordum. Bu Murat değildi sanki, çok başka biriydi. Kıskanınca deliye dönen bir katilden farksızdı.
Mert'in yüzü kandan görülmeyecek kadar dağılmıştı. Burnunun yamulduğunu görünce istemsizce yüzümü buruşturdum. Tüm bunları gerçekten Murat mı yapmıştı? Adamın gözü dönmüştü, karşısındakine insan değilmiş hatta azılı düşmanıymış gibi acımadan yumruk atıyordu. İlk defa kıskandığı bir ana tanık oluyordum, keşke olmasaydım. Bu kadar abartılı kıskanmasını hiç ama hiç beklemiyordum.
Adamın pestili çıkınca Eren zar zor Murat'ın omuzlarından tutup geriye çektiğinde Mert'in orada bayılmış olduğunu gören gözlerim kocaman açıldı. Kafede oturan herkes oraya doğru yönelmişti fakat Mert denen şahsın arkadaşları Murat'ın arkasından gelip onu omuzlarından tutarak duvara iteklemişlerdi. Bir bu eksikti zaten!
Onu duvara iten adama öfkeyle, "Yanlış kişiye bulaşıyorsun!" diye bağırdı. Ardından onun da suratına sert bir yumruk indirdi. Eren afallamış bir şekilde, "Oğlum yeter lan," dedi. Ancak onu duyan yoktu. Murat, Özlem'e yürüyen adama da Eren yerine bir yumruk çakmıştı ama onun Özlem'e asıldığını bir tek Özlem ile ben biliyorduk. Eren'in bunu bilmemesi bizim açımızdan daha iyiydi yoksa şimdi o da Murat'ı sakinleştirmek yerine kavgaya bodoslama dalardı.
Arkadaşıma asılan sapık, Murat'ın yüzüne bir yumruk geçirince Murat tehlikeli bir kahkaha atarak patlayan dudağındaki kanı silip ağzındaki kanları tükürdü. "Elin fazla hafifmiş," dedi aynı korkunç gülüşüyle. Anında ciddileşti ve tüm gücüyle adamın suratının ortasına bir yumruk daha geçirdi.
Mert ayılmış, yerde kıvranırken bir yandan da, "Seni piç kurusu!" diye sövmeyi ihmal etmiyordu. Eren sırıtarak Mert'in suratına bir yumruk geçirdi. "Sensin lan piç kurusu, tırrek!" Özlem yarı şaşkınlık yarı neşeli bir ifadeye bürünmüştü fakat ben iki duyguyu da barındırmıyordum gözlerimde. Sinirle eşyalarımı toplayıp kafeden hızla ayrıldığımda kısa süre sonra arkamda onu hissettim. Kolumdan kavrayarak beni durdurunca hemen kolumu ondan kurtardım. "Bir süre konuşmayalım," demekle yetindim ve hızla yanından uzaklaştım ama aynı hızla tekrar kolumu kavradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Rağmen...
Novela JuvenilÇocukluğunda babasından ağır şiddet gören Murat, hayatı boyunca babasına benzememek için çabalar. Hayali yerine koyduğu hedeflerini böyle bir babaya rağmen kazanır, asla pes etmez. Fakat bir gün hiç beklenmedik bir anda kalbine güzel bir his yerleş...