Hep beraber mekana geldiklerinde daha arabadan inmeden bile müziğin sesini duyuyorlardı.
"Çok eğleneceğiz be!" dedi Wooyoung.
Arabayı valeye verdikten sonra içeri girdiler. Wooyoung rezervasyon yaptırdığı için direkt garson onları büyük bir masaya yönlendirdi. Hepsi masaya oturduklarında garson siparişlerini istedi. Biraz düşündükten sonra hepsi meyveli kokteyller söylediler. Felix bir bardaktan fazla içmezdi zaten. Arkadaşları zaten hep Felix'e güvenir, içerlerdi.
Bir süre sonra, bardaklarını yarıladıklarında, Wooyoung dans etmeyi teklif etti.
"Hadi ya, oturacaksanız evde de oturabilirsiniz. Kalkın dans edelim işte."
"Şaşırtıcı ama katılıyorum." dedi Jeongin de.
"Bak kendin kaşındın. Gel senle dans edeceğiz." dedi ve Jeongin'i kolundan tutup kaldırdı piste doğru çekti. Diğerleri gülerek onları izlerlerken ikisi pistin ortasında eğleniyorlardı.
"Hadi hadi biz de!" dedi hevesle Jisung.
Bunun üzerine onlar da ikna oldu ve onlar da kalktılar piste. Hepsi çalan hareketli müzikle eğleniyor ve dans ediyorlardı. Dj, eğlenen kalabalığı görünce daha da coşturuyordu ortalığı. Bazıları masalarında içiyorlar, bazıları pistte dans ediyordu ama herkesin keyfi yerindeydi.
Dakikalarca dans ettiler beşi beraber. Seungmin ve Jeongin biraz soluklanmak için geri yerlerine oturduklarında Wooyoung, Jisung ve Felix hala pistte gülerek dans ediyorlardı. Felix, bu kadar dans ettiği için terlemişti, bu yüzden lavaboya gitmeye karar verdi. Yüzüne su çarpacaktı biraz. Wooyoung ve Jisung'un kulağına eğilip sesini yükseltti onlara kendini duyurabilmek için. Wooyoung da yerine otururken Jisung da onunla beraber geleceğini söyledi.
İkisi beraber lavaboya giderken de gülerek sohbet ediyorlardı.
"Wooyoung ömrü boyunca bu anı beklemiş." dedi Jisung.
Lavabonun otomatik kapısının sensörü onları algılayıp açılırken Felix cevap verdi. İçeride kimse yoktu.
"Evet, dans diyince akan sular duruyor onun için."
"Yorulmak nedir bilmiyor ki. Hadi gel oturalım biraz diyorum. Asla oturmuyor."
"Woo işte bu, ne yapacaksın?"
Felix muslukların olduğu yere geldi ve suyu açıp ellerine doldurdu suyu. Sonra da yüzüne çarptı. Serinlemişti ve iyi gelmişti soğuk su. Birkaç defa daha yüzünü yıkadı ve ellerini ıslatıp boynuna götürdü. Daha da serinlemişti. Jisung da aynada lacivert saçlarını düzeltiyordu. Felix ellerini kurulamak için sağ tarafındaki peçetelikten peçete alırken Jisung konuşmaya başladı.
"Sen kokteylini sevdin mi?"
"Yani, güzeldi de. Ben elmalıyı daha çok seviyorum. Bu vişneli çok hoşuma gitmedi."
"Benimki ananaslıydı. Bir dahakine onu dene."
"Denerim. Sen saçını yine laciverte mi boyatacaksın?"
"Evet, galiba. Kırmızı diyordum ama lacivert hoşuma gitti baya."
"Kırmızı da yakışır bence."
"Sen de boyatsana."
"Hayır, ben sarıyla mutluyum."
"Yalan söyleme, arada mor saç düşündüğünü biliyorum."
Güldü Felix.
"Tamam, bazen gece yarısı acaba şuan kalkıp boyasam ne olur diye düşünüyorum ama cesaret edemem sanırım."
"Hadi Felix. Yaparsın bence."
"Sağ ol motivasyon için. Ama aklım bazen siyaha kayıyor."
"Siyah mı?"
"Evet. Eskiden yaptığım gibi. Hoşuma gidiyordu o."
"O da olabilir bak."
Konuşmalarına devam ederek lavabodan çıktılar.
-
Oy sınırımız: 15
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Said "Blood" | Hyunlix'
FanfictionEv arkadaşları ile mutlu ve huzurlu bir hayatı olan Felix, okuduğu üniversiteye o sene gelen ve tesadüfen tanıştığı insan anatomisi okuyan Hyunjin yüzünden bu sakin ve sevimli hayatına veda eder ve kendini yabancı olduğu tüm kavramların ortasında bu...