"Felix bak böyle olmaz. Daha ne zamana kadar böyle olacaksınız? Aynı evde yaşıyorsunuz. Aynı masaya oturuyorsunuz ya. Çocuk değilsiniz siz." dedi Seungmin.
"Evet, ben de onu diyorum. Çocuk değiliz."
"Bak ben Jeongin ile de konuştum. Dediklerinden pişman olmuş o da."
"Öyle mi? Hiç belli etmiyor ama."
"Çocuğa yokmuş gibi davranıyorsun nasıl belli etsin?"
"Şuan gelmiş bana haklı olduğum yerde Jeongin'den özür dilememi falan mı ima ediyorsun Seungmin, ne yapıyorsun?"
"Şuan gerildin yine ve yanlış anlıyorsun. Konuşsanız her şey eskiye dönecek."
"Konuşmak istiyorsa kendi gelebilir." dedi Felix ve hızlıca masadan kalkıp kafeteryadan çıktı.
Son dersine de girip çıktıktan sonra Felix amfiden çıkınca Jeongin'i gördü. Jeongin, Felix yanına yaklaştığında gitmesine izin vermeden onun kolunu tuttu.
"Kızgınsın biliyorum ama konuşmamız lazım."
Felix bir şey demedi sadece nefesini dışarı verip ona döndü.
"Dinliyorum."
"Bak Felix, her ne kadar şuan bu sözlerim sana inandırıcı gelmese de ben öyle demek istemedim. Onlar benim düşüncelerim değildi. Bizi düşündüğünü biliyorum, seni gerçek olmayan şeylerle yargıladığımı biliyorum, olmayan şeyleri yapıyormuşsun gibi söylediğimi de biliyorum. Geceden kalkmaydım ve istemeden saçma şeyler söyledim. Cidden. Samimi konuşuyorum şuanda. Biri gelip de söylemedi sana bunları anlatmamı. Biliyorsun, uzun süredir aynı evde kalıyoruz ve ben evimdeki biriyle yabancı gibi olmak istemiyorum. Özür dilerim Felix."
Felix birkaç saniye durdu. Sonra Jeongin'i kendisine çekip sarıldı.
"Biliyorum. Ben de istemediğim laflar ettim. Sadece size bir şey olacağı düşüncesi beni sinirlendirdi. Yoksa hayatınıza müdahale etme amacım yoktu. Umurumda olmadığınızı söyledim ama yalandı. Ben de özür dilerim."
Daha da sıkı sarıldılar birbirlerine.
~
"Bu Jeongin'i ben hiç sevmedim." diye birden lafa girdi Hyunjin.
"Ne alaka şimdi?" dedi Minho.
"Bugün amfide gördüm tesadüfen. Sarılıyorlardı."
"Ee? Yani?"
Hepsinin dersi bitmişti ve yine toplanmışlardı ama bu sefer Chan'ın evindeydiler.
"Sevgililer mi?" diye sordu bu sefer Hyunjin.
"Aynen sevgilisini o gece sana taşıtırdı zaten, aynen." diye cevapladı Minho.
"E ama çok samimilerdi."
"Ev arkadaşları onlar ya hani. Kim bilir ne zamandır beraber yaşıyorlar? Nasıl bir samimiyet bekledin ki acaba?" dedi Changbin de.
"Bilmiyorum yine de sevmedim. Gözüm tutmadı."
"Ay o bayılıyor sanki sana." dedi Minho.
Chan kahve kupalarını önlerine bırakıp tam Hyunjin'in karşısına oturduktan sonra ciddi bir şekilde konuşmaya başladı.
"Onu bunu bırakın. Hyunjin, işine odaklanman lazım. Anladın mı? Vakit kaybetmemelisin. Kimseyi korkutmadan ve dikkat çekmeden yapmalısın ne yapacaksan."
"Güvenin bana. En kısa zamanda halledeceğim."
"Hadi bakalım."
Ertesi gün Hyunjin, her yerde Felix'e bakındı. Sonunda bahçedeki banklardan birinde ona rastladı ve hızlıca yanına adımladı. Felix onun geldiğini fark edince istemsizce sırtını dikleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Said "Blood" | Hyunlix'
ФанфикEv arkadaşları ile mutlu ve huzurlu bir hayatı olan Felix, okuduğu üniversiteye o sene gelen ve tesadüfen tanıştığı insan anatomisi okuyan Hyunjin yüzünden bu sakin ve sevimli hayatına veda eder ve kendini yabancı olduğu tüm kavramların ortasında bu...