Saat ilerliyordu. Bardaklardaki içkiler azalıyor ve masalardan daha yüksek sesle kahkahalar yükseliyordu. Garsonlar iki ellerinde tepsilerle etrafta dört dönüyordu. Yemekler yeniyor, çatal ve bıçakların çınlamaları, gülme seslerinin arasına karışıyordu.
Bizi ilgilendiren masada ise, durum farklı değildi. Gülerek konuşuyorlar ve eğleniyorlardı. Felix, kolasından bir iki yudum daha aldıktan sonra lavaboya gitmeye karar verdi. Sesini duyuramayacağını düşündüğü için yanında oturan sevgilisinin koluna dokundu bir şey demeden. Hyunjin de hemen ona döndü. Bir şey söylemek istediğini anladı ve ona doğru eğildi. Felix de kulağına doğru konuşmaya başladı:
"Lavaboya gidip geliyorum."
Hyunjin kafasını salladı ve kendi de ayağa kalkmaya yeltendi. Felix onun kalkacağını anladı ve kolundan tuttu bu sefer.
"Kendim giderim. Garson bizi buraya getirirken gördüm nerede olduğunu."
"Emin misin?"
"Evet, evet. Sen otur. Geliyorum hemen."
"Tamam, dikkat et."
Felix masadan ayrıldı ve asansöre bindi. İlk kata indi ve lavaboya ilerledi.
Aradan sadece iki dakika geçmişti. Chan laf arasında Hyunjin'in amcasının masasına baktığında onu göremedi. İstemsizce gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Sonra aklına Felix'in de masada olmadığı geldi. Bir Hyunjin'e baktı bir de masaya. Kendisi de lavaboya gideceğini söyleyip masadan kalktı hızlıca. Asansöre bindiğinde hemen telefonundan Minho, Hyunjin ve Changbin ile olan gruba mesaj yazmaya başladı.
"Just Another Bloody Mary"
Changbin
Hyunjin
Minho
ChanChan
Masasında değil
Haber de vermedi
Bir şey var aklında kesin
Felix'in yanına gidip gitmediğini kontrol edip geliyorumMinho
Bu yaşlılar niye böyle
Hani otur oturduğun yerde
Kim bilir ne diyecek şimdi çocuğa
Hyunjin sen neden gitmedin Felix ile
Bilmiyorsun sanki amcanın rahat durmayacağınıHyunjin
Merak etme o kadarını ben de düşündüm Mr. Know-it-all
Kendi ısrar etti gelmemem için
Ayrıca bırak telefonu
Anlıcaklar şimdi
Changbin o yüzden bakmıyor şuan mesajlaraMinho
Ay tamam be-
Chan asansörden indikten sonra hızlıca lavaboları aradı. Sanki inat olsun diye bir türlü bulamıyordu. Aceleyle yanından geçen bir garsona sordu nerede olduğunu. Kadın da tarif ettikten sonra koşar adımlarla o yöne ilerlemeye başladı.
-
Felix ellerini yıkamak için sabunluğa uzandığında Hyunjin'in amcası girmişti içeri. O da direkt ellerini yıkamak için musluklara yöneldi. Felix ellerini yıkayıp duruladıktan sonra karşı duvarda olan sensörlü havlu kağıt makinesine ilerledi. O sırada "yabancı" adam da ellerini yıkamayı bitirdi ve Felix'in yanında, onun çekilmesini bekledi. Felix peçeteyi alırken o, sakin bir sesle sordu:
"Saatiniz var mı acaba?"
Felix hemen adama döndü ve sonra kol saatine baktı.
"10.43."
"Peki, teşekkürler."
Felix tam rica edecekken lavabonun kapıları hızlıca ve sesli bir şekilde açıldı. Chan gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Said "Blood" | Hyunlix'
FanfictionEv arkadaşları ile mutlu ve huzurlu bir hayatı olan Felix, okuduğu üniversiteye o sene gelen ve tesadüfen tanıştığı insan anatomisi okuyan Hyunjin yüzünden bu sakin ve sevimli hayatına veda eder ve kendini yabancı olduğu tüm kavramların ortasında bu...