Felix'in dudakları... Hyunjin'in dudakları...
Kıyamet...Felix şarapla birlikte Hyunjin'in dudaklarının tadını da alırken kendinden geçmişti. Ne kalbi ne de ruhu bedenine sığıyordu şimdi. Her ne kadar afallayacağını zannetse de birkaç saniye sonra, uzun zamandır bunu bekliyormuş gibi, o da karşılık vermeye başlamıştı. O dudaklara değene kadar bunu beklediğini bilmiyordu bile. Fakat şimdi Hyunjin gelmiş ve bu eksiğini ona gösterip istediğini ona vermişti.
Felix içinde bir savaşın bittiğini hissetti. Bir koşturmacanın artık sona erdiğini ve yarışın artık bittiğini, kendinin kazandığını hissetti.
Umurunda değildi şuan hiçbir şey. Tek odağı karşısında onu tutkuyla öpen çocuktu.
Hyunjin, Felix'in yanaklarında olan ellerini yavaşça beline indirdi. Felix de, Hyunjin'in omuzlarına ellerini koydu.
Arkada anı daha da derinleştiren müzik çalarken onların dudakları hala özlem gideriyordu.
Hyunjin ise tattığı şeyin ne olduğunu anlayamadı. Şarap mıydı? Diğer ihtimali tahmin etmek bile istemiyordu. Ama çok geçti. Hyunjin duramıyordu. Öptükçe öpesi geliyordu. Bunu kabullenmek istemiyordu ama şuan dudakları bu tatlı çocuğunkilere temas ederken tek yaptığı daha da öpmekti.
Bir süre sonra ayrıldılar ama fazla uzağa gidemediler. Alınları yaslı kaldı. Felix'in alnı Hyunjin'in alnına yaslıydı, az önce Hyunjin'in öptüğü alnı.
Derin bir sesle sordu Hyunjin:
"Beğendin mi şarabı?" dedi hafifçe sırıtırken.
"Tek şarap mı sence?" dedi Felix de.
Sonrasında alınlarını ayırdı ve başını Hyunjin'in omzuna koyup yüzünü boynuna gömdü. Hyunjin de bu hareketi karşısında hafifçe kıkırdadı çünkü hoşuna gitmişti.
O da hemen bir elini onun saçlarına bir elini de beline atıp sarılmıştı. Yavaşça belini ve saçını okuyordu. Sessizce konuştu fısıldar gibi:
"Ne ara yaptın bunu bana?"
Felix kafasını kaldırıp yüzünün yakınına geldi kolları hala Hyunjin'e sarılıyken.
"Neyi?"
"Beni böyle kendine aşık etmenden bahsediyorum."
Hafifçe güldü Felix.
"Lee Felix etkisi işte."
"Hm, öyle mi?"
"Evet, öyle."
Hyunjin gülerek Felix'in yanağını öptü.
"Eve mi gideceksin sen şimdi?" dedi.
"Evet. Çocuklar eve geçerken bana yazacaklar."
"Bırak, yazmasınlar."
"Nasıl yani?"
"Eve gitme."
"Gitmem lazım ama."
"Bu gece burada kal."
Felix sadece yüzüne bakıyordu Hyunjin'in.
"Bu kadar güzel bir akşamın ardından beni yalnız mı bırakacaksın? Sevgilini ilk günden terk mi ediyorsun yani?"
"Ama onlara ne diyeceğim?"
"Sevgilinin evinde kalacağını."
"Telefonda kafayı yerler."
"Bir şey olmaz. Sonra anlatırsın."
Felix çabuk ikna oldu. Artık sevgililerdi ve onun evinde kalmasında bir şey yoktu. Arkadaşlarına haber vermek için hala müzik çalan telefonunu eline aldı. Eğer ararsa asla açıklama yapmadan rahat bırakmayacaklarını bildiğinden gruba girip mesaj yazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Said "Blood" | Hyunlix'
FanfictionEv arkadaşları ile mutlu ve huzurlu bir hayatı olan Felix, okuduğu üniversiteye o sene gelen ve tesadüfen tanıştığı insan anatomisi okuyan Hyunjin yüzünden bu sakin ve sevimli hayatına veda eder ve kendini yabancı olduğu tüm kavramların ortasında bu...