"Bizi böyle çağırdığına göre Hyunjin uslu durmamış yine." dedi Minho'nun babası salondaki koltuğa otururken.
"Elbette. Ciddi şeyler oluyor." dedi Hyunjin'in amcası da.
"Ne gibi?" diye merakla sordu Changbin'in babası.
Hyunjin'in amcası Bon-Hwa derin bir iç çekip anlatmaya başladı.
"Olayları hepiniz biliyorsunuz zaten genel hatlarıyla. Hyunjin'in ailesinin kazasını organize edip ölmesine sebep olan ailenin oğlunu öldürmek istiyor intikamı için, biliyoruz buraları. Yıllarca dördü de çocuğu araştırdı, izini sürdü, takip etti falan filan. Chan da bahsetti hatta, çocuğu kendine aşık ederek yanına çekmesi gerekiyordu. Şuanda da sevgililer."
"E o zaman problem ne?" dedi Minho'nun babası Min-Jun.
"Problem şu ki... O çocuk, Yongbok."
"Ne?" dedi Min-Jun şok olmuş bir şekilde.
"Saçmalama Bon-Hwa. Olmaz öyle şey." dedi Changbin'in babası Chung-Ho da.
"Şuan şaka yapıyor gibi mi görünüyorum? Çocuğu hiç görmediniz, bu yüzden böyle söyleyebiliyorsunuz ama görseniz inanırdınız. Bahsettim ya, geçen yemeğe gittim onlarla. Yani gözlemlemek için. Tamamen eminim; o çocuk Yongbok. Chan'ın kardeşi. Chan'a öldüğünü söylediğimiz ama benim yetimhaneye bıraktığım Yongbok."
"Bak Bon-Hwa, yeterince emin misin? Belki bir yanlışlık vardır ya da... Ne bileyim Felix değil de, Felix'in kuzeni falandır." dedi Min-Jun.
"Yıllarca izini sürdük diyorum. Yetimhaneye emrim üzerine Yongbok'u evlat edinen ailenin bütün bilgileri elime geldi. Yine emrim üzerine değiştirdikleri ismi de."
"Yetimhaneye bırakırken isminin değiştirilmesini mi istedin?" dedi kaşlarını çatarak Chung-Ho.
"Evet, bugünler için işte. Hyunjin, ismi farklı olunca hiç anımsayamayacaktı. Öyle de oldu."
Min-Jun derin bir nefes alıp yüzünü sıvazladı.
"Yongbok ve Chan'ın ailesi neden yaptı peki bunu? Hem biz hem çocuklarımız beraber büyüdük. Neden Hyunjin'in ailesini öldürdüler ki?"
"Siz bilmiyorsunuz tabii." dedi sessizce Bon-Hwa ayağa kalkıp pencereye doğru yürürken.
"Neyi bilmiyoruz?" dedi Chung-Ho da hafif sinirli bir sesle.
"Aslında amaçları beni öldürmekti."
Bir-iki saniyelik bir sessizlikten sonra Min-Jun bütün şaşkınlığını gözler önüne seren bir sesle konuşmaya başladı.
"Ne demek seni öldürmekti!? Bon-Hwa, ne olduğunu doğru düzgün anlat. Neler sakladın bizden yıllarca?" dedi sinirle.
"Sanki bilmiyorsunuz!" diye bağırarak pencereden onlara döndü Bon-Hwa da.
Bir-iki saniye sonra tekrardan bağırarak konuşmaya devam etti:
"Chan ve Yongbok'un ailesi o 'Avustralyalı' kafa yapısı ile çocuklarının bu işlere bulaşmasını istemediler. Tamamen cahillklerinden. Hepimizin elini kana buladığını biliyorlardı, çocukları da kendi yanıma çekeceğimi sandılar. O yüzden planları beni öldürmekti."
İç çektikten sonra az önceki sesinin aksine kısık ve daha duygulu bir sesle devam etti.
"O gün... O gün, hatırlayın, Yongbok için alınacak şeyler olduğu için alışverişe gidiyorduk. Bir siyah arabada ben ve Yongbok, diğer siyah arabada da Hyunjin'in ailesi ve Yongbok'un anne babası vardı. Yongbok benimle gelmek istemişti çünkü. İyi ki de benim arabaya binmişti. Planlarına göre tuttukları adam gelip çarpacaktı benim arabaya ama adamları yanlış siyah arabaya yani onların arabasına çarptı. Çünkü plakayı yanlış söylemişlerdi. Basit bir aptallıktan dolayı kendi kazdıkları kuyuya düştüler. O kazada dördü de öldü. Tek ben ve Yongbok kaldık. İlk işim Yongbok'u onu sonra ziyarete gelip eve geri götüreceğimi söyleyerek yetimhaneye bırakmak oldu. İsminin değiştirilmesini isteyerek. Yani Hyunjin ailesini lise dörtte değil, daha da küçükken kaybetti. Küçük olduğu için ailesinin işi için Amerika'da kaldığı gerçeğine hemen inandı. Gelen sahte mektuplar, annesinin tek yumurta ikizi olan teyzesinin sahte ziyaretleri ve sahte telefon konuşmaları da bunu devam ettirdi. Ailesinin öldüğünü ve bunun planlanmış olduğunu ona işte sonradan zaman söyledim ve şimdi de bugün olduğu yerde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Said "Blood" | Hyunlix'
FanfictionEv arkadaşları ile mutlu ve huzurlu bir hayatı olan Felix, okuduğu üniversiteye o sene gelen ve tesadüfen tanıştığı insan anatomisi okuyan Hyunjin yüzünden bu sakin ve sevimli hayatına veda eder ve kendini yabancı olduğu tüm kavramların ortasında bu...