Teras

1.2K 164 364
                                    

Hyunjin bu sefer bu dudaklardan şarap değil, gözyaşı tadıyordu. Yavaşça dudaklarını ayırdı bir süre sonra. Yüzüne baktı Felix'in derin gözlerle. Alınlarını yasladı ve fısıldayarak konuştu:

"Ağlama."

Felix bir şey diyemedi ve o "ağlama" diyince ağlaması arttı. Hyunjin de parmak uçları ile gözyaşlarını silmeye başladı.

İkisi de yaralı ruhlar taşıyorlardı bu göğüs kafeslerinin altında. İkisi de aslında aynı kaderin, kandırmacaların ve tuzakların kurbanlarıydı. Yolları aynı asfalt üzerine yapılmıştı fakat onlar inatla başka yollara sapıyorlardı. Ama eninde sonunda o yolun bir yerinde kesişip rastlayacaklardı birbirlerine.

İkisi de aynı şeyleri yaşamışlardı ama acılarını dindirme yöntemleri tamamen farklıydı. Felix ölüm gibi negatif şeylerden tamamen uzak durmaya çalışırken Hyunjin, ölümü öldürmekle geçireceğini sandı ve tam da merkezine düştü. Biri hayata atılmayı seçerken biri öldürmeyi seçmişti. Doğru olan ya da hata yapan var mıydı? Haklı haksız kimmiş, önemli miydi şuan?

Onlar siyah ve beyaz, ateş ve su, melek ve şeytan ve diğer zıt olan her şeydi. Ortak buluştukları nokta, aşktı.

Onlar sahte ve gerçekti.

Yaşam ve ölüm.

Yaşatmak ve öldürmek.

Unutmak ve görmezden gelmek.

Etraflarında o kadar çok kavram vardı ki boğulacaklardı az daha böyle giderse ama farkında değillerdi. Farkında olup da onları durduran kimse de yoktu. Beraberlerdi ama yalnızlardı.

Hyunjin yüzünün her bir noktasına baktıktan sonra sıkıca sarıldı Felix'e. Dudağını saçlarına dokundurdu ve orada kaldı dudakları. Felix ise yüzünü onun omzuna gömmüş ve farkında olmadan Hyunjin'in tişörtünü sıkıyordu elleriyle. Hyunjin sarılmalarını bozmadan yüzünü hafifçe aşağı eğip Felix'in yüzüne bakmaya çalıştı.

"İstiyorsan hemen gidebiliriz. İyi hissetmiyorsan şuan seni götürebilirim."

Felix kafasını "hayır" anlamında salladı ve sonra konuşmaya başladı:

'Hayır, iyiyim. Gerçekten."

"Emin misin?"

"Evet. Sadece seninle kalmak istiyorum."

"Dediğim gibi her zaman yanında olacağım senin. Beraber benim eve gideriz istersen. Daha iyi hissetmeni istiyorum."

"Hayır, gerçekten gerek yok. İyiyim. Gerçekten iyiyim." dedi ve sonra gözlerini sildi.

"Bir daha soruyorum; emin misin?"

"Evet, evet. Bak, geçti ağlamam."

"İçim hiç rahat etmeyecek. Her ara verdiğinizde mesaj at bana, yanına geleceğim."

"Hayır demeyeceğim bu teklife."

Sonra amfiye doğru gelen adım sesleri duydular. Hyunjin hemen Felix'in dudaklarından hızlı bir öpücük çalıp kapıyı açtı ve ona göz kırptıktan sonra amfiden çıktı.

Hyunjin dediği gibi her arada Felix'i görmeye gitti. Felix; ona ailesini, ondan kaybolup giden şeyleri anlattıktan sonra içinde garip ve çekingen bir sempati oluşmuştu. Psikolojik olduğunu düşünüyordu ama işin aslı öyle değildi.

-

1 hafta sonra

"Şimdi, şöyle yapıyoruz; sevgili olduğumuzu kutlamak için bir yere gideceğiz. Gideceğimiz yer belli. Onlara da öyle diyeceğiz. Amcam da orada bekleyecek bizi. Sıradan biriymiş gibi biraz uzağımızda oturacak. Felix'i gözlemleyecek. Ona göre de bir sonraki adımlara geçeceğiz."

You Said "Blood" | Hyunlix'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin