Anamız Babamız Yok Deriz

1.4K 167 494
                                    

Minho ve Chan dersleri bittikten sonra başbaşa bir kafeye gitmişlerdi. Minho konuşmak istediğini söylemişti. O yüzden beraber bir kafeye oturmaya karar vermişlerdi. Minho'nun aklı çok karışıktı çünkü.

"Gördün, değil mi?" dedi Chan. O kalp şeklindeki çilinden bahsediyordu.

"Gördüm, gördüm Chan." dedi sıkıntılı bir şekilde nefes verirken.

"İlk başta inanmadım. Hyunjin'in amcasının bunu nereden bildiğini de bilmiyorum."

"Chan, o zaman annen ve baban da ölmedi."

"Belki de sadece Yongbok kaldı."

"Yongbok..."

"Böyle deyince garip hissettiriyor, değil mi? Felix... Lee Felix..." dedi Chan gülerek.

"Evet. Küçüklüğünü hala hatırlıyorum. Ne kadar garip... Küçükken etrafında dört döndüğümüz küçük bebeğin şuan başka sebepler yüzünden etrafındayız."

"Ve Hyunjin çocukluk aşkıyla oynadığını bilmiyor."

"Küçük Hyunjin'e bir gün Yongbok'u için böyle şeyler yapacağını anlatsan, korkar ve ağlardı."

"Küçük Hyunjin'e şuanda yaptığı her şeyi anlatsan da korkup ağlardı."

"Bu hayatları biz seçmedik, o da var."

"Evet. Keşke bilsek neden bu yola sürüklendiğimizi."

"Bir gün gelecek ve her şeyi öğreneceğiz, biliyorsun değil mi?"

"Umarım Yongbok- yani Felix daha da zarar görmeden öğreniriz."

"Umarım. Peki bu isim mevzusu nasıl olmuş?"

"Bilmiyorum ki. Amcam sadece yeni bir ailenin onu evlat edindiğini ve onların da Felix lise üçteyken öldüğünü söyledi. O aile de yetimhaneden aldığında ismini değiştirmişler. Yetimhaneye bırakan kişinin emri varmış."

"Ne? Kim bırakmış ki?"

"İşte orasını da söylemedi. Kesinlikle bana söylemediği çok başka şeyler var. Neden kardeşim olduğunu söyledi de bunları söylemedi? Ne olabilir ki? Daha kötü ne olabilir ki?"

"Halledeceğiz. Gün gelecek hiçbir şeyden korkmadan karşısına çıkıp abisi olduğunu söyleyebileceksin."

"Ve o gün ya Felix olmayacak ya da Hyunjin."

-

Hyunjin ve Felix yine sahil taraflarına gelmiş ve el ele tutuşarak yavaşça yürüyorlardı.

"Yemek yedin mi?" diye sordu Hyunjin elini tuttuğu sevgilisine.

"Evet, yedim. Sen?"

"Ben daha yemedim."

"Neden? Yemek yemeye gidelim o zaman. Niye öğün atlıyorsun ki?"

"Sakin ol bebeğim. Canım istemedi sadece, endişelenme. Sen yemek yemek istiyorsan gidebiliriz tabii."

"Hayır, ben senin için dedim."

"Peki, yapmak istediğin bir şey var mı?"

"Aslında hayır. Bana fark etmez ne yaptığımız."

"Peki. O zaman ben bir fikir önereyim mi?"

"Olur. Dinliyorum."

"Bana anlatmadığın şeyleri anlatsan?"

Felix kaşlarını çattı.

"Nasıl yani?"

"Neyden bahsettiğimi biliyorsun sevgilim, yapma böyle."

"Ama..."

You Said "Blood" | Hyunlix'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin