Kan

1K 138 403
                                    

Tatillerinin ilk dört günü geride kalmıştı. Bu dört günde o kadar eğlenmişlerdi ve birbirlerine o kadar vakit ayırmışlardı ki... Bütün günleri birbirleri ile geçiyordu ve keyifleri çok yerindeydi. Sanki evlenmişler de beraber mutlu bir hayatları varmış gibi.

Felix her bir anından keyif alıyordu tatilinin. Hyunjin'in sevgisini ve ilgisini sürekli hissediyordu. Hayatında onun gibi biriyle bir daha asla karşılaşmayacağını biliyordu. Bunun için kendini çok şanslı hissediyordu. Daha önce böyle duygular tatmamıştı.

Akşamüstü saatleriydi. Hyunjin ve Felix de havuza girmişlerdi. Hyunjin hemen suya girmişken Felix su soğuk olduğu için havuzun kenarındaki mermerde oturup ayaklarını sokmuştu sadece suya.

Hyunjin ıslak saçlarını düzeltirken ona ithafen konuştu:

"Bebeğim neden gelmiyorsun?"

"Su çok soğuk."

"Ama böyle durursan olmaz ki. Girdikten sonra alışıyorsun."

"Soğuk yine de."

Bunun üzerine Hyunjin ilerleyip Felix'in yanına geldi, dizlerinin arasına. Ellerini de dizlerinin biraz üstüne koydu.

"Ama böyle kenarda bekleyerek su ısınmaz sanki?" dedi Hyunjin.

"Tamam, gireceğim ama birazdan."

"Olmaz öyle şey." dedi ve Felix'i birden belinden tutup suya çekti.

Suya çektikten sonra da belini bırakmadı ve suyun yüzeyine çıkmasına yardım etti. Hala sımsıkı tutuyordu onu.

"Ya! Ne yapıyorsun Hyunjin? Girecektim ben zaten." dedi Felix hışımla saçlarını gözlerinden çekerken tek eliyle. Diğer eliyle de Hyunjin'in omzuna tutunuyordu.

Hyunjin de onun bu haline gülüyordu.

"Gülmesene ya."

"Ama çok tatlısın."

"Ben de seni havuza iteceğim bir gün."

"Yap bunu lütfen." hala eğleniyordu onunla.

-

Hava yavaş yavaş kararırken havuzdan çıkmaya karar verdiler. Hyunjin, Felix'in arkasından çıktığında bahçedeki koltuğun üstünde duran havlulardan birini aldı ve kendinden önce Felix'in etrafına sardı. O an gözüne, küçük bir çocuk gibi gelmişti Felix. Havuzdan yeni çıktığı için üşüyordu ve bu da alt dudağının titremesine sebep oluyordu. Havluyu sardıktan sonra bir elini onun yanağına koydu ve hafifçe eğilip diğer yanağına küçük bir öpücük kondurdu.

"Hadi içeri geç, duşa gir hemen."

"Tamam."

Felix önden gidip merdivenleri çıkmaya başladı. Hyunjin de onun yukarı çıktığından emin olduktan sonra telefonunu eline aldı. Biraz önce telefonunu çaldıran numaranın üstüne tıkladı ve telefon hemen açıldı.

"Ben size kaç defa diyeceğim beni, ben sizi aramadığım sürece rahatsız edip aramayın diye? Bir gün gerçekten görecek. Ne var yine? Tatilde bile rahat yok ya!" dedi sinirle Hyunjin.

Karşıdaki kişi bir şeyler söyledi.

"Oha, cidden burda da mı? Demek benimle görüşmek için buraya kadar gelmiş, Londra'ya. İyi, karşılıksız bırakmayalım zahmetini. Madem beni görmek istiyor, son gördüğü kişi ben olayım o zaman."

"Nasıl çıkacağımı ayarlarım ben, boşverin siz onu. Tamam... Yok, o kadar geç saate kalamam. Hayır, uyanamıyorum sonra. Tamam 12 olur. Ya markete falan diye çıkarım. Ne olacak sanki? Tamam hadi, kapat."

You Said "Blood" | Hyunlix'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin