Felix kafenin çevresinden ayrıldıktan sonra koşmayı bıraktı. Ne yaptığına o da inanamıyordu. Bunu yapan kendi miydi? Felix neden böyle davranıyordu? Neden sarılmıştı mesela? Felix neden böyle bir yola başvurmuştu?
Kendi aklını, kendinden başkası karıştırmıyordu.
Felix yürüyecek gücü kendinde bulamadı ve bir banka oturdu. Dalgın dalgın yere bakıyordu sadece. Bundan sonra nasıl olacaklarını düşünüp duruyordu. Sanki bütün dengeler bozulmuştu. İlk temasları her şeyi alt üst etmişti.
-
"Bana sarıldı."
"Yoksa cidden aşık mı olmaya başlıyor?" dedi Minho.
"Bilmiyorum ama böyle bir şey yaşandı işte. Bundan sonra nasıl olacağız, asla tahmin edemiyorum. Yine benden kaçmaz umarım."
"Ne yaparsan yap da yeter ki üzme şu çocuğu artık. Fazlasıyla sabrını sınadın zaten." dedi soğuk bir sesle Chan.
Uzun süre sonra ilk defa bu konu hakkında yorum yapmıştı. Diğerleri şaşırsa da belli etmediler.
"Bundan sonra daha dikkatli olmam gerektiğini biliyorum zaten." dedi Hyunjin de.
"Güzel."
Günlerdir ilk defa sakin bir konuşmaları olmuştu.
"Ama ben hala Taehyung'tan iyi bir enerji almıyorum. Bir işler var onda." dedi Hyunjin.
"Bak gözünü seveyim, kıskançlık yapıp yine her şeyi mahvetme. Arkadaşıymış işte liseden. Hepsinin liseden arkadaşıymış hatta. Şüpheli bir durum yok bence." dedi Changbin.
"Bakarız."
-
Pazartesi günü Hyunjin ve Felix, o olayın üstünden sonra ilk defa görüşeceklerdi. Hyunjin eskisi gibi Felix'i korkutmak istemiyordu. Bu yüzden WhatsApp'tan Felix'e bir amfiyi söyleyip, kendisini orada ilk derslerine girmeden önce beklemesini rica etti.
Felix heyecandan ilk başta ne yazması gerektiğini bilemedi ama sonra bekleyeceğini yazdı. İkisi de birbirini terslemeyeceklerini anlamışlardı.
Felix zaten derse erken gelmişti ve Hyunjin'in mesajını alınca onun dediği amfiye gitti. İçeride kimse yoktu çünkü daha derslerin başlamasına vardı. Felix projeksiyonun önünde bir ileri bir geri yürüyürdu heyecandan. Aradan çok kısa bir süre geçtikten sonra amfinin kapısı açıldı.
Felix kapıya döndüğünde Hyunjin hızlı adımlarla gelip sarıldı Felix'e. Hızlıca sarıldığı için Felix, bir iki adım gerilemişti ve bu yüzden Hyunjin de bir iki adım öne atmıştı sarılırlarken.
Hyunjin ilk defa tatlı bir intikam alıyordu.
Felix birden vücuduna dolanan kollarla afallamıştı. İki günde iki sarılma fazla değil miydi? Son iki görüşmelerinde hep sarılıyorlardı.
Hyunjin sıkıca sarılırken Felix de şaşkınlığını üstünden tam atamamışken, tereddüt ederek ellerini onun sırtına koydu.
Sonra Hyunjin kollarını çekmeden geri çekildi ve gülümseyerek baktı Felix'e. Felix hala şaşkınlık ile ona bakıyordu. Konuşamıyordu bile. Sadece onu izliyordu.
Hyunjin yanağını onun yanağına yasladı ve kulağına doğru konuştu hafifçe fısıldayarak:
"Teşekkür ederim... Ve özür dilerim."
Felix yine bir şey diyemedi. Hyunjin'in gönül almakta ne kadar iyi olduğunu düşündü.
Hyunjin tekrardan yüzüne baktı ve cevap bekler gibi gülümseyerek baktı ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Said "Blood" | Hyunlix'
FanfictionEv arkadaşları ile mutlu ve huzurlu bir hayatı olan Felix, okuduğu üniversiteye o sene gelen ve tesadüfen tanıştığı insan anatomisi okuyan Hyunjin yüzünden bu sakin ve sevimli hayatına veda eder ve kendini yabancı olduğu tüm kavramların ortasında bu...