Yıldız var aşağıda bir yerlerde o ne işe yarıyor bir baksanıza
-
"Ben bir şey istemedim ama." dedi Felix ona bakarak.
"Sen alkol istemedin, ben de alkolsüz hazırlattım sana."
Felix birkaç saniye bir şey demedi. Belki de kendi kendine kuruyordu bir şeyler. Akışına bırakmaya karar verdi.
"Peki. Teşekkür ederim."
"Neyli seveceğini bilemedim. Ama elmalı hazırlattım. Herkes elmalı sever sonuçta."
Felix, elmalıyı çok severdi.
"Güzel tahmin. Severim."
"Güzel."
Herkes içeceğini yudumlarken sohbet ediyordu. Dönen bazı muhabbetler Felix'in hoşuna gitmemişti. O yüzden sessizdi. Hatta bir ara Hyunjin onunla uğraşmak istercesine konuşmaya başladı.
"Felix? Gerek yok utanmana."
"Anlamadım?"
"Sohbete çok katılmıyorsun. Ben de çekindiğini düşündüm."
"Hayır, sadece dikkatimi çeken konular olunca dahil oluyorum."
"Peki, senin istediğin şeylerden bahsedelim o zaman."
Felix ne diyeceğini bilemeyince Hyunjin hafifçe sırıttı ve başını öne eğdi birkaç saniyeliğine. Geri başını kaldırıp masada duran bardağına uzandı ve dudaklarına götürmeden önce konuştu:
"Şaka yapıyorum sadece. Seni germek istemedim."
"Gerilmedim zaten." dedi Felix biraz kısık bir sesle. Kendi kendine konuşmuştu. O da bardağına uzandı ve streslice dudaklarına götürdü.
"Burdan bakınca hiç de öyle görünmüyor." dedi bu sefer de Hyunjin. Felix sadece bakmakla yetindi.
Masada sohbet dönerken, bardakların dibi görülürken ve kahkahalar havada uçuşurken Felix lavaboya gitmeye karar verdi. Sağında oturan Seungmin'e ve solunda oturan Jisung'a haber verdi.
Yerinden kalktığında gözlerin hepsi ona döndü. Masadan ayrılırken belli belirsiz Hyunjin'in "Nereye gidiyor?" diye sorduğunu duydu. İstemeden "Seni ne ilgilendiriyor ki?" diye düşündü.
Tabii arkasından Hyunjin'in de geldiğini bilmiyordu. O duymamıştı ama Hyunjin, onun arkasından "Nerede olduğunu bilmiyor. Kaybolmasın, yolu göstereyim." demişti ve onun ardından kalktığını da bilmiyordu. Felix, lavabonun nerede olduğunu bilmediği için kararsız adımlarla yürürken birden kolunda bir el hissetti. Hızlıca o tarafa döndüğünde Hyunjin'i gördü.
"Lavabo o tarafta değil. Sana göstermek için geldim."
"Teşekkürler."
Yavaşça Felix'in kolundan tutup götürmeye başladı. Burada müzik sesi daha azdı. Birbirlerini duymak için bağırmalarına gerek yoktu. Lavabonun önüne geldiklerinde Felix onun yüzüne bakarak teşekkür etti. Yani, yüzüne bakmaya çalıştı. Felix içeri girdi ama Hyunjin gitmedi. Kapıda onu bekliyordu. Felix, yine elini yüzünü yıkadıktan sonra kapıdan çıktığında Hyunjin'i görünce şaşırdı. Gittiğini sanmıştı. Felix bir adım daha atmış olsaydı ona çarpacaktı. Neyseki durmuştu.
Ama Hyunjin durmamıştı. Felix'in arkasında duvar olduğunu bildiği halde yavaşça ona bir adım attı. Felix de stresle geri bir adım attı. Duvarla arasında daha iki-üç adım vardı.
"Benden hoşlanmadın sanırım." dedi Hyunjin etkileyici bir sesle.
"Hayır, sadece yeni tanıştık."
"O yüzden mi bu kadar gergin oluyorsun ben olduğumda?"
"Gergin değilim. Yeni tanıştığım insanların yanında nasıl davranmamı bekliyorsun?"
"Pekala. Utanmıyorsan tamam." dedi ve geriledi. Tam çıkacakken durdu ve tekrar Felix'e döndü.
"Transparan yakışmış." dedi ve arkasını dönüp gitti.
Felix ne yaşandığını anlamaya çalışıyordu. Hyunjin'de kesinlikle anlamadığı bir şeyler vardı. Ya kişiliği böyleydi ve öylesine, sadece eğlence için insanlarla uğraşmayı seviyordu ya da başka bir şey. Ama Felix ilk ihtimal olmasını diliyordu.
-
Oy sınırı geçmedi ama ben atıyorum yine de çok takılmamak lazım
Oy sınırı 15'te kalsın çabuk gelir bölümler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Said "Blood" | Hyunlix'
FanficEv arkadaşları ile mutlu ve huzurlu bir hayatı olan Felix, okuduğu üniversiteye o sene gelen ve tesadüfen tanıştığı insan anatomisi okuyan Hyunjin yüzünden bu sakin ve sevimli hayatına veda eder ve kendini yabancı olduğu tüm kavramların ortasında bu...