Oyun

1.7K 212 179
                                    

Felix ve Hyunjin kafeden kalktılar ve bu sefer Felix, Hyunjin'i evine bırakmıştı. Felix cidden bu sefer iyi hissediyordu. Ona garip hissettirecek ya da aklını kurcalayacak bir şey olmamıştı. Aksine kaliteli zaman geçirdiğini düşünüyordu. Ayrıca Hyunjin cidden iyi fotoğraf çekiyordu. Hyunjin'in de ısrarı üzerine Felix fotoğrafları Instagram hesabında paylaşmıştı. Gelen yorumlara çok şaşırmıştı. Bazıları onun çok şanslı ve güzel olduğunu söylüyordu; bazıları da kırıcı şeyler söylüyordu. Hyunjin hiç üşenmeden gelen bütün kötü yorumlara gereken cevapları veriyordu. Felix arabayı kullanırken o da yanında oturup yapmıştı bu işi. 

"Hyunjin, hepsine cevap vermeyi bırak, istediklerini düşünebilirler. Cidden umursamıyorum." demişti hatta Felix.

"Ben umursuyorum ama. Kimse böyle şeyler söyleyemez. Hakaret etmeye kimin ne hakkı var? Ne sanıyorlar bunlar kendilerini?" diye cevaplamıştı onu Hyunjin de.

Felix eve gelince arkadaşları evdeydi ve Wooyoung da oradaydı. Dördü de salonda pizza yiyorlardı. Felix hepsine selam verdi ve odasına gidip üstünü değiştirip ellerini yıkadıktan sonra o da onlara katıldı. Neyseki onun için de pizza söylemişlerdi. Pizza yerken bir yandan da sohbet ediyorlardı. Daha doğrusu Felix'in, Hyunjin ile ne yaptıklarını anlatmasını dinliyorlardı. Felix bu buluşmadan daha mutlu ayrıldığından da bahsetti. 

"Aranızın iyi olmasına sevindim." dedi Wooyoung.

"Evet. İlk zamanki hallerimiz benim yüzümdendi biraz."

"Bence değildi. Herkesle anlaşmak zorunda değilsin ne de olsa." dedi Jisung.

"Önyargılı davranmak zorunda değildim ama."

Yine aramızda kalsın ama Felix'in fark etmediği bir diğer kısım da burasıydı: Felix hep kendinde buluyordu yanlışı. Hyunjin'in düşüncelerini çok çabuk kabul ediyordu ve onun hep doğru olduğuna inanıyordu ama farkında değildi. Hyunjin sadece birkaç cümle hatta kelime sarf ederek istediğini düşündürtebiliyor ve yaptırabiliyordu. Felix de uyuyordu ona. Mesela filmde de böyle olmuştu. Hyunjin açık verdi diyorsa öyledir, o yemek yemek istiyorsa yemek yemeleri gerekiyordu, Hyunjin onun müzik tarzını öğrenmek istiyorsa öğrenirdi, sinemada tek kalmak istiyorsa sinema salonunu kapatırdı, kitap almak yerine Felix'e sormadan onun kitaplarını ödünç almak isteyebilirdi ve Felix de kabul etmek zorunda kalırdı. Her şey Hyunjin'in isteğine göre olurdu. Ayrıca Felix bir şey içmek istemediği halde Hyunjin ona elmalı ve alkolsüz kokteyl hazırlattıysa Felix onu içmek zorunda kalırdı.

İşte bu, manipüle etmekti. 

Felix manipüle edildiğinin farkında değildi ama bu tam Hyunjin'in istediği şeydi.

-

O günün gecesi vampirler gibi Hyunjin yine yeni kurbanlarının yanına gitmek için yola koyuldu. 

"Ya bu da ne şerefsiz çıktı? Adamı onuncu kez yakalamamız ama hala yüzsüz gibi devam ediyor mal kaçırmaya." dedi Minho büyük siyah arabada otururlarken.

"Bu sonuncu olacak." dedi Hyunjin de.

Moon Hotel'e ulaştıklarında arabadan indiler ve resepsiyona ilerlediler.

"Hoş geldiniz. Nasıl yardımcı olabilirim?" dedi resepsiyondaki kadın.

"352 numaralı odaya misafir gelmiştik."

"Tabii. Kim geldi diyeyim?"

"Sam. Sam ve arkadaşları derseniz o anlar." dedi Hyunjin.

"Pekala." dedi kadın. Önündeki telefondan oda numarasını tuşlayıp telefonu kulağına götürdü. Birkaç saniye sonra telefon açıldı.

You Said "Blood" | Hyunlix'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin