"Sevgilim," elimle yanağını okşamaya devam ederken sesimi biraz daha yükselterek konuşmayı sürdürdüm, "Yemek hazır. Kalkman gerekiyor."
Huysuzca birkaç homurtu çıkarıp en sonunda yanağını elime yasladı ve uyumaya kaldığı yerden hunharca devam etti. Bu tavrına gülümsemeden edemedim. "Korhan," diyerek ona doğru eğilip dudaklarımı yanağına bastırdığımda "Güzelim?" diye karşılık verdi. Ses tonundaki karizma içimi gıdıklarken derin bir nefes aldım. Ardından konuşmak yerine yeniden tenini öptüm.
Sonra ise durmadan birkaç kez daha öptüm.
"Mara..."
İsmimi duymamla irkilircesine durdum ve azıcık uzaklaşarak gözlerine baktım. "Beni mi sınıyorsun?" diye sordu.
"Sadece," yatak odasının kapısını göz ucuyla işaret ederek, "Yemeğin hazır olduğunu söylemeye gelmiştim." dedim. Sabahları yakınlaşmaktan pek hoşlanmadığı için yataktan kalkmak adına harekete geçtim ama elimi tutarak kalkmama müdahale etti. Yatağa gerisin geri çöktüğümde elini yukarıya doğru çıkardı. Kolumu kavrayıp beni kendine yavaşça çektiğinde duruma ayak uydurdum.
"Sabahları dikkatimin dağılmasından hoşlanmadığımı söylemiştim ya hani?" dediğinde, saniyeler önce hatırladığım şeyi sesli bir şekilde duymanın verdiği sersemlikle başımı salladım, "Siktir et, dikkatimi. Öp beni."
Birlikte geçirdiğimiz bir buçuk yılın ardından ilk defa kurallarından ödün verdiği için şaşkındım. Elini, kolumdan çektiğinde usulca uzanıp yanağını sardım. "İyi misin?" diye sordum, korka korka, "Son iki haftadır hiç senlik olmayan şeyler yapıyorsun. Önce işe gitmemeye başladın. 'Daha çok vakit geçirelim.' dedin, şimdiyse bu." elimi çenesine sarıp baş parmağımla dudağını okşamaya başlarken, "Korhan, benim bilmediğim bir hastalığın filan mı var?" dedim, merakla.
Yüzüme bir süre öylece baktı. Sonrasında ise başını sağa sola salladı. Sabahlığımın ipine doğru uzandığında karşı çıkmadım. Yemeğin canı cehennemeydi. Kuşağı açar açmaz sabahlığın içine yöneldi. Üstümdeki mini dantelli -elbise ayarındaki- geceliğin üzerinden belime sarıldığı esnada parmağımı dudağından çekip dudaklarımızı birleştirdiğim gibi belimi daha sıkı kavradı. Doğruluğunda ona eşlik ederek geri çekildim. Dudaklarımız hâlâ birken ufak bir hamleyle beni altına aldı.
Titiz bir adam olduğu için her birlikteliğimizin sonunda duş almaya özen gösterirdi. Bu zamanla bende de alışkanlık yapmıştı. Kollarımı boynuna oradan ellerimi kocaman sırtına yerleştirdiğim sırada burnuma çalınan şampuan kokusuyla dudağını dişleyerek çekiştirdim.
Korhan her hâliyle o kadar karizmatikti ki, onun elinde olmadan yaptığı şeyler bile hormonlarımı alevlendiriyordu.
Tam ağırlığını üstüme vermeden beni öpmeyi sürdürürken bir yandan da bacağımı okşamaya başlamasıyla ben de sırtını okşamaya başladım. Bundan önceki sabahlara nazaran arzusuna yenik düşerek elini bacak arama yönlendirdiğinde elimi ensesine götürüp sıktım. İç çamaşırımı fark edince onu çıkarmaya çalıştı ama sabırsız bir adam olduğu için en sonunda dudaklarımızı ayırıp benden uzaklaştı ve yatakta geriye doğru gitti. İç çamaşırımı iki yanından da tutup çekip çıkardı.
Gerisin geri üstüme geldiğinde yeniden kollarımı boynuna doladım. Parmakları kadınlığımı bulurken "Korhan," diye mırıldandım şehvetle, gözlerime devamı için merakla baktığında dudağımı dişleyerek "Korunmasak mı?" dedim.
Durdu.
Teklifime karşı ciddi miyim değil miyim diye yüzümü incelediğinde elimi saçlarına doladım. "Nasıl olsa evlenmeyecek miyiz? Korunmayalım. Hem," sözlerimi kesen dudakları olurken rahatladığımı hissettim. Soruyu sorarken gerginlikten boğazıma oturan yumru, kabul ettiğini sandığım için kısa sürede geçmişti.
Ta ki Korhan geri çekilip şu sözleri söyleyene kadar,
"Buna hazır olduğumu düşünmüyorum."