İki hafta sonra
"Bu nasıl?" kekten bir parça koparıp ağzıma doğru yönlendirdiğinde dudaklarımı araladım. Meyveli kakaolu kek dudaklarımdan içeri girer girmez ağzımda hoş bir tad oluşurken gözlerimi kapadım ve keki iştahla yemeye başladım. Korhan'ın gülüşünün tınısı kulaklarıma dolduğunda gülümsedim. Bir yandan keki yerken öte yandan gözlerimi zar zor açıp elimle "mükemmel" işareti yapıyordum.
"Beğenmene sevindim." kekin kalanını tabağa koyarak, "O zaman bunların hepsi bitecek." dedi. Başta bayıla bayıla başımı sallasam da ardından tabaktaki kek sayısı aklıma gelince başımı şiddetle olumsuz anlamda salladım.
"8 Ağustos'a şunun şurasında altı hafta kaldı. Kilo alırsam gelinliğin içine sığamam." diye yeni gelin edasıyla nazlandım. Korhan ikna olmamış gibi tabaktan kocaman bir parça kek koparıp ağzıma getirdiğinde kafamı yatak başlığına yasladım ve ağzımı sıkı sıkıya kapadım. Ablam öldüğünden beri bana prensesmişim gibi bakıyordu.
İlgili sevgili ayakları, hoşuma gittiği için geri itmek yerine karşılık veriyordum. Birde başka yapacak bir şeyim yoktu. Bununda etkisi vardı elbette.
Gerçi yapmam gereken bir şey vardı.
Aklıma gelen gerçekle duraksar gibi olduğumda bunu fırsat bilen kocam, çenemi sararak hafifçe aşağı çekti ve aralık dudaklarımın arasına keki sıkıştırdı. Bu tavrına karşı başta kaşlarımı çatsam da hemen ardından keki yemeye başladım. Sonuncu lokmaları bastıra bastıra yerken yataktan destek alarak doğruldum ve bacaklarımı aşağı sarkıttım.
"Tuvalete mi?" diye sordu, ufaktan bir merakla. Başımı sağa sola sallayarak gardıropa ilerledim. Vardığım an kapağı açıp içinde göz gezdirdim. Alt rafta gördüğüm şarap şişesi ve cipsle eğildim. Şarap şişesini kavradığım gibi ayağa kalktım. Kapağı gerisin geriye kapatarak yatağa döndüm.
"Amerika'ya gittiğin günlerde almıştım." diyerek yatağa doğru yürüdüm, "Yalnız içmek istemediğim için tüketmedim." yatağa varır varmaz eski yerime yerleştim. Sonrasında yandaki komodine uzanıp ilk ve tek çekmecesini çektim. İçinden tirbuşon çıkardığım gibi çekmeceyi geri kapadım. Elimdeki şişeyi ve tirbuşonu Korhan'a uzattığımda reddetmeden aldı. Tirbuşonu şişenin tıpasına soktu ve çevirmeye başladı.
O bunu yaparken ben de yatağın yan tarafına koyduğu tabağıma uzandım. Onu alarak kucağıma yerleştirdim. Kekten bir parça daha yemeye başladığım esnada Korhan tıpayı şişeyi sarsa sarsa çıkarmıştı. Üstüme ve yatağa dökülen şarapla gözlerim açıldı. Kirpiklerimi art arda kırpıştırırken ağzımdaki keki yutarak "Üstümden içmeyi planlamıyorsun herhâlde?" dedim, zevceme.
Kendi üstüne de dökülen şaraba göz attıktan sonra "Aslında fena fikir değil." dedi.
"Korhan." diye dalga geçmemesi için homurdandım. Kekten bir parça daha koparıp ağzıma götüreceğim sırada tabağı önümden aldı. Çatık kaşlarla ona bakarken bir yandan da elimdeki parçayı yedim. "Bir sorun mu var?" dedim, keki küçük küçük çiğnerken, "Kekle şarabı aynı anda tüketiriz diye düşünmüştüm."
Tabağı komodinin üstüne koydu. Ardından şarabı bana uzattı. Tutup ağzıma götürdüğümde destek olsun diye alt kısmı da öteki elimle tutmaya başladım. Birkaç yudum aldığım esnada vücudunu vücuduma yaklaştırmasıyla irkildim. Böylelikle dudaklarıma bulaşan sıvı oradan çok hızlı bir şekikde boynuma doğru yol izledi. Korhan şişeyi elimden alıp komodine koyduğunda şarap sayesinde ağzımda iyiden iyiye yumuşayan keki tek seferde yuttum.
Ellerimi koyacak yer bulamazken "Korhan..." dedim, inlercesine, "Aklından ne geçiyor?"
Eliyle yanağımı sarıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Sonrasında ise çekilip kulağıma yöneldi. "Korunmadan sevişelim mi?" diye sorduğunda tüylerim diken diken olmuştu.
Cümleyi idrak eden hormonlarım cevap vermekte zorlansa da kafamın içinde yanıt çoktan belli olduğu için başımı belli belirsiz olumlu anlamda salladım. Korhan bunu saniyesinde evet olarak algılayıp boynumdan aşağıya akan şarabın yolunu diliyle kesmişti. Bir eli geceliğimin açık bıraktığı bacağımı bulurken öteki şarabı yerinden kaldırmakla meşguldü.
Onun da yardımıyla yatakta aşağı doğru kayarak başımı yastığa yasladım. Elim saçlarını bulduğunda onlara asılarak "Korhan," diye inlemeye başladım. O sırada telefonuma art arda gelen bildirim seslerini duysam aldırış etmeden ona karşılık vermeyi sürdürdüm.
Zira ne zamandır bunu kabul etmesini bekliyordum.
A.: Sana söylediklerim üstüne düşünebileceğin türden şeyler değil, Mara
A.: Tamam, anlıyorum aileni öldürenlerden intikam almaya çalışıyorsun
A.: Kafanda var bir senaryo
A.: İstediklerin olsun istiyorsun
A.: Canın yandı, can yakmak istiyorsun
A.: Hepsine tamam ama gözden kaçırdığın bir şey var. Keyfe keder sana gelip Uzay'ın durumundan bahsetmedim
A.: Oğlumun iliğe ihtiyacı var
A.: Bunun içinde bir kardeşi olması lazım
A.: Ablanın ölümünden yeterince süre geçtiğine göre artık diyorum buluşup konuşsak mı?