on dokuz

1.7K 119 6
                                    

Müstakbel kocam: Keşke telefonu açmasaydım

Siz: Deme öyle

Müstakbel kocam: Nasıl demeyeyim ki?

Müstakbel kocam: İş için ülkenin diğer ucuna çağırdılar. Muhtemelen 5-6 gün görüşemeyeceğiz

Korhan 5-6 gün diyorsa onu ikiyle çarpmak gerekirdi. Çünkü tahminlerini genelde iyimser tutuyordu. Ben bile görev sürelerinin ne kadar tuttuğunu ezberlemiştim ama o hâlâ kendisine söylenene inanıyordu.

Klavyede parmaklarımı gezdirmeye başladığım an telefonun elimden çekilmesiyle kalakaldım. Boş ellerime aval aval bakarken "Mara," diye uyarı dolu bir ses duydum, "Buraya doktor kontrolüne geldik. Kes artık şunu." ekranı kapatıp telefonu tekrar elime tuttuşturduğunda çatık kaşlarla yan tarafıma döndüm. Asil bütün ciddiyetiyle bana bakıyordu.

"Olayın ciddiyetini anlayamadın, değil mi?" sorusuna karşı çıkacağım esnada başını onaylamaz anlamda sallayarak ayağa kalktı. Doktor bulunmayan odada yalnızdık. Onun pencereye doğru gidişini izlerken telefonum titremesiyle irkildim. Ekranı refleksle açmak için başımı eğdiğim gibi Asil'in sesini duydum.

"Senden anne olmayacağı o kadar belliydi ki, hangi akla hizmet Uzay'ı doğurmana izin verdim aklım almıyor." demesiyle kafamı kaldırdım.

Çantamı ve telefonumu az önce kalktığı koltuğa yerleştirerek ayağa kalktım. Tıpkı onun gibi pencereye ilerleyip yanında durduğumda 'Yanlış bir şey mi söyledim?' der gibi suratıma baktı.

"Anne olmak için yanıp tutuşan bir hâlin yoktu zaten. Sırf sana yardım etmem için kucağıma çocuk verdin." bu olayı zamanında algılayamadığından yakınan bir ifadesi vardı. "Asil," dedim, sesimi yükseltmemek adına es vererek, "Buradayım işte. Daha niye uzatıyorsun?"

"Burada olman bir lütufmuş gibi konuştun?"

Vücudunun tamamını bana dönerek suratımı incelemeye başladığında bakışlarımı kaçırdım. Pekâlâ, bazı cümleleri yanlış seçtiğim konusunda hemfikirdik. Kafamda durumu toparlamaya çalıştığım sırada açılan kapıyla o tarafa dönecekken kolumu tuttu. "Uzay'la da bu üslûpla konuştuğunu duyarsam intikamı da seni de yedi ceddini de sikerim, Mara."

Doktor kapıyı kapatırken bizi gördü. Ardından hemen başka yöne bakarak ters istikamete yürümeye başladı. Ortamda oluşan sessizlik huzursuz edici bir boyuta ulaşırken Asil'e baktım. "Yedi ceddimi bulup öyle mi sikeceksin yoksa kimlikte yazana bakıp Soysal'ları mı sikeceksin?" diye sorduğumda ciddi miyim diye suratımı inceledi.

Meraklı ifademe binaen kolumu bırakarak başını 'senden adam olmaz' der gibi salladı.

Yanımdan geçip gittiği sırada ben de peşine takıldım. Az önce oturduğum koltuğa tekrar oturacakken Asil durmamı işaret etti ve "Buraya dön doktor." dedi, okulda sabah girilen sırada 'rahat' diyen hoca edayla. Doktor bir süre daha stetoskobuyla oynayıp birkaç ilacı kaldırıp tekrar yerine koyduktan sonra bize döndü. Muhtemelen Asil'den çekiniyordu.

Derin bir nefes alarak "Asil Bey," diye söze girdi. Dudaklarında oluşan abartılı gülüşe karşın Asil'e göz attım. Doktorun fazla neşeli olması karşısında kaşlarını çatmıştı.

"Kontrollere hemen başla." tek düze bir sesle, "Tüp bebek istiyoruz. Mümkün olan en kısa sürede hamile kalması gerekiyor."  dedi.

Onunla cinsel münasebete girmek istemediğimi birkaç kez yüzüne karşı söylediğim için doktora ne istediğimizden direkt bahsetmişti. Doktor Bey ise başını aşağı yukarı sallayarak masasına gitti. Oradan bir kâğıt tutucu aldı. Tutucu kısmına sorularla dolu yeni bir kâğıt yerleştirirken bir yandan da önüne bakmadan odayı ezbere biliyormuşcasına perdeye doğru yürümeye başladı. Arkasında sedye olan perdeyi tek çekişte açtığı sırada telefonum yeniden titredi.

Bildirim sesini kesmek için koltuğa yöneldiğimde Asil sırtıma elini koyarak doktora doğru dönmemi sağladı. "Sen geç. Ben telefonunu kapatırım." dedi.

Aklıma buraya tartışmaya gelmediğimiz gerçeği dank edince başımı olumlu anlamda salladım. Doktorun yanına doğru giderek elindeki kâğıda göz ucuyla baktım. Bana sedyeyi işaret ettiğinde reddetmeden geçip sedyeye yattım. Yerimde rahat etmek için birkaç kez kıpırdandığım esnada Asil'in telefonumun ekranından bir şeyler okuduğunu gördüm.

Sesimi yükselterek "Kapat." dedim.

Beni duysa da umursamadı. Atılan mesajlarda biraz daha göz gezdirdikten sonra keyfi isteyince güç tuşuna bastı. Telefonu komple kapadığına çıkan sesle emin olduğumda başımı sedyeye yasladım. Sedyenin baş kısmı epeyce kalkık olsa da yine de bana çok alçak geliyordu. 

"Şunu biraz kaldırır mısınız," dememe kalmadan doktorun içinden tekrar ede ede ezberlediği soruyu tek çırpıda sormasıyla istediğim havada kaldı.

"En son ne zaman ilişkiye girdiniz?"

Sorulan oldukça özel soruya karşın duraksadım. Aklımda kısa bir hesap yapmaya kalktığım sırada doktorun yanına gelen Asil'le göz göze gelmiştim. "Dört oldu." dedim, başımı yarım yamalak sallayarak, "Evet, oldu."

"Dört gün mü?"

"Hafta." diye düzelttim, doktoru.

Korhan'ın Amerika'ya gitmesi, aramızda çıkan tartışmalar ve Mehtap'ın ölmesi derken en son dört hafta önce birlikte olmuştuk. Son gece, yani iki gün önce telefonu art arda çaldığı için bir birliktelik yaşayamamıştık.

Doktor anladığını belirten birkaç mırıltı çıkarıp not alırken önüme döndüm. Karnıma göz ucuyla bakmaya başladığım an bir diğer sorusunu yöneltti.

"Doğal yollarla gebe kalamadığınızı ne zaman fark ettiniz?"

"Doğal yollarla daha önce bir bebek doğurdu." diye araya giren Asil'le başımı desteklercesine salladım. Doktorun ifadesi ciddiyetle kasılırken ikimizde birbirimize bakmıştık.

"Birinci gebelikten sonra doğal yollarla bebek sahibi olamadınız ama değil mi?" diye sordu.

"Denemedik." demekle yetindim.

Durumu algılayamadığı için uzun bir süre önündeki kâğıda bakarak düşündü. En nihayetinde Asil, "Bir sorun mu var doktor?" diye sorduğunda ben de merakla doktoru seyretmeye devam ettim.

Sorun varsa yüzümüze söylesindi.

Ne Demek 'Bitti' ? ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin