Mara'dan
İçerinin tozu üstümde kalmasın diye bluzumu silkelediğim sırada avukatla göz göze gelince "Ne var?" dedim, ters bir üslupla, "Sanki daha önce bileklerine kelepçe takıldı da şimdi beni yargılıyorsun."
Kıyafetlerimi biraz daha silkeleyerek önüme döndüm ve binadan uzaklaşmak adına yürüdüm. "Efendim, amacım yargılamak değildi." dediğinde duymazdan gelerek yürümeye devam ettiğim esnada bana yetişti. "Asil Bey arabada bekliyor. Eğer sizi ikna edemezsem..." diyerek duraksadığında ona döndüm. Devamını merak ettiğimden "İkna edemezsen ne olacak?" dedim.
Sağ ayağına odaklandığında ise yürümeye son verdim.
"Asil öyle biri değil." dedim, şüpheli bir edayla onu izlerken, "Doğruyu söyle, başkasıyla çalışmaya başladın ve şimdi de beni kaçırmak için Asil'in adını kullanıyorsun, değil mi? Kime çalışıyorsun?"
Bir müddet suratıma bakarak ciddi miyim değil miyim diye incelediğinde kendime gelmek için başımı iki yana salladım. "Sadece o başkan bozuntusuna çok fazla maruz kaldım." diye açıklama yaptığımda güldüğünü duydum. Tamer başkanın deli olduğuna o da birkaç dakika da emin olmuşa benziyordu. "Bir an 'Acaba gerçekten vatan haini miyim?' diye sorguladım." derken etrafta göz gezdirdim. O sırada Asil'in az geride kalan arabası dikkatimi çekti. Yola ilerlediğimde şoför arabayı çalıştırıp buraya doğru sürmeye başlamıştı. "Teşekkür ederim." diyen avukata karşın "Bir şey değil." demekle yetindim. Çok geçmeden önümde duran arabanın arka kapısı durmaksızın açılırken avukata döndüm.
"Sen gelmeyecek misin?" dediğim gibi "Bu arabada ne işi olacak?" diye bir ses duydum.
Asil'e bir şey söylemeksizin avukata bakmayı sürdürdüm. Kendisi bir süreden sonra teklifimi nazikçe reddettiğinde "İyi günler." diyerek arabaya yöneldim. İçeri bineceğim sırada yardım için elini uzatan Asil'i görmezden geldim. Kendi kendime bindiğim gibi karşısına yerleşecekken orada Uzay'ı gördüm. Bir babasına bir bana bakıyordu. İrisleri endişe barındırdığı için tekledim. Ardından kararımdan vazgeçmeyerek Uzay'a yöneldim. "Babanın yanında oturmak ister misin, bir tanem?" dediğimde başını olumlu anlamda salladı. Çocuk koltuğunun kemerini çözmek için hamlede bulunup ona yardım ettim. O sırada kapanan kapıyla şoför arabayı çalıştıracakken Asil "Şimdi değil." diye uyardı onu.
Şoförün "Peki, efendim." dediğini duydum.
Uzay'ın kemerini çözdüğüm gibi onu kucağıma aldım. Kollarını boynuma doladığında ise durmadan koltuğu söktüm. Ardından gerisin geri durarak aynı anda Uzay'la koltuğu nasıl taşıyabileceğimi düşündüm.
"Yapamadın mı?" sorusuyla kasılırken "Bu seni alakadar etmez." dedim.
Uzay'ın nefesini yanağımda hissettiğim için derin bir soluk alıp vererek ona baktım. Gözlerime bir şey isteyecek gibi bakıyordu. "Bir sorun mu var?" dediğimde "Yok." dedi ve yanağıma bakmaya başladı. Bu defa sözlerini kâle almak kolayıma geldiği için 'anladım' dercesine gözlerimi kapatıp açtım ve koltuğa yeniden eğildim. Bir elimle tutmaya kalktığımda dudaklarını yanağıma bastırmıştı.
Bir an için kalbim gıdıklandığı için duraksadım. Akabinde aklıma Asil gelince doğruldum. Ona yönelerek Uzay'ı kucağına uzattığımda "Yapma." der gibi dudaklarını oynattı. Üstümde hiçbir tesiri olmazken kucağına bıraktım. Sıkı sıkıya tutsa da oğlunun dolan gözlerini gördüğü diken üstündeydi. Aldırış etmeden arkama döndüm ve çocuk koltuğunu kaldırdım.
Onu Asil'in yanındaki koltuğa koyup kurdum.
Uzay'ın hıçkırıklarını duymazdan gelirken işim bittiği gibi geçip yerime oturdum. Arka cebimden çıkardığım telefonun ekranını açarken "Sen oturtursun." dedim. Bir süre için ses gelmedi. Sonra kalktığını işittim ama elbette tek duyduğum bu olmamıştı. Uzay'ın hıçkırıkları zaman geçtikçe artıyordu. Asil onu yerine yerleştirip kemerini taktıktan sonra ağlamaması için eline çikolata verdi. Onları görmemek için camdan dışarıya baktığımda Asil'in "Bu yaptığını unutmayacağım." dediğini duydum.
Hiçbir şey söylemedim.
O zaten söylenecek bütün sözleri söylemişti.
|
A.: Bir daha Uzay'la yan yana gelmeyeceksin
Siz: Gelmek gibi bir talebim olmadı
A.: Onu görmeyeceksin de
Siz: Görmek için yalvardığımı hatırlamıyorum
A.: Ne yapmaya çalışıyorsun?
Siz: Hiçbir şey
Siz: Sadece yolumdan çekilin istiyorum
A.: Travma yaşamasına neden oluyorsun
Siz: Ne güzel işte
Siz: Sen yirmi sene sonra arkamdan "Annen çok kötü bir kadındı." diye konuştuğun sırada ona destekleyici birkaç hatıra bırakmış olacağım için inandırmakta zorluk çekmezsin
A.: Yirmi seneye yanına dönme gibi bir planın yok mu?
Siz: Neden olsun?
A.: Annesine ihtiyacı olduğu için olabilir mi Mara?
Siz: Bence travma yaşatacağıma uzak durmam en iyisi
Siz: Ayrıca benim önümüzdeki yıllar için bambaşka planlarım var
A.: O mesele
A.: Tunç'a neden taşıyıcı anneliği sordun?
Siz: Yük yapar diye
Siz: Sonradan olmadığını öğrenince bir üzüldüm
Siz: Dokuz ay boyunca insan taşımak çok zor Asil
Siz: Birde bağ kuramayınca fuzuli taşıyormuşsun gibi hissediyorsun
Siz: Mesela Uzay'ı doğurdum da ne oldu?
Siz | Yazıyor...
A.: Eğer amacın beni sinirlendirmekse yapma
A.: Hiç hoşuma gitmiyor
Siz: Deme öyle
Siz: Benden anne olmayacağını en başından beri biliyordun
Siz: Çocukların başını sen yakıyorsun
Siz: Sonra bunu yüzüne vurduğumda suçlu ben oluyorum
Siz: Ayrıca aklıma yeni geldi
Siz: O öpücük neydi?
Siz: Ona bunun için izin verdiğimi hatırlamıyorum
Siz: Mecbur muyum yılışık hâllerinizi çekmeye?
Siz: Sizi çekeceğime giderim erkeklerle gönlümü eylerim
Siz: Hiç değil kafam dağılır
Siz: Bu arada bu mesajları da ileri de Uzay'a göster
Siz: Sana destekleyici olur
A.: O vermekten vazgeçtiğim arazi var ya
Siz: Evet, var
Siz: Fakat vazgeçmenin benim nezdimde hiçbir önemi kalmadı
A.: O araziye Uzay'a tercih edip edebileceğin herkesi gömerim Mara
Siz: İşin yaş desene
Siz: Senin için uzun bir liste olacak
Siz: Sonu gelmeyecek
Siz: Üstelik hiçbir şey kazanmayacaksınız
Siz: Ne sen ne oğlun
A.: Uzay ne kazanır bilmiyorum ama benim sakinleşeceğim kesin
Siz: Ne var, biliyor musun?
Siz: Boş işlerden bahsediyorsun
Siz: Git çocuklarına üvey müvey anne bul
Siz: İhtiyaçları olacak