17

199 15 22
                                    

Sana Sürüklenmemeliydim

Görmemek için kalbimin derinliklerine gömüp gizlediğim duygularım orada filiz vermiş, bir saksı dolusu çiçek olmuştu.

Bu, uyanık karşıladığım kaçıncı gündoğumuydu bilmiyordum. Şu an bilmeye ihtiyaç duyduğum yegâne şeydi bu. Kuşlar gökyüzünde uçuşurken her birinin konacak bir yeri olması beni hüzünlendiriyordu. Zira benim konacak bir yerim yoktu. Aklım, fikrim, duygularım, hislerim uçuşuyordu. Kendime dair bildiğim
tek şey iyi olmadığımdı. Kabullenmek zorundaydım, zihnen en kötü ve en dengesiz haldeydim.

No. 26'ya taşındığım ilk günden beri ne istediğimi bilmeyen, kendimi tanımayan, duygularından bihaber birine dönüşmüştüm. Ne duygularımdan emin olabilmiştim ne de hislerimden. Ne istediğimi bilemez tavırlarım yüzünden hem kendimi hem Giyuu'yu incitmiştim. Şimdi ise tüm Japonya'nın gözünde "Giyuu Tomioka'nın sevgilisini aldattığı tek gecelik kadın" haline gelmiştim.

- Kimse onun sen olduğunu bilmiyor Shinobu.

- Ben biliyorum, İç Ses.

- Kimse seni tanımıyor ama!

-Ben tanıyorum.

Ben kendimin gölgesiydim. Tek yaptığım kendime gölge olmaktı, kendimi karartmak, kendimi kapatmak. İhtiyacım olan her şeye sahiptim. Shinobu olarak ne kadar zayıf olursam olayım Mor Tokalı Kız olarak güçlüydüm. Mor Tokalı Kız'ın gücünü kullanmamak Shinobu'yu bitirecekti. Peki, buna izin vermeli miydim?

Telefonumu ellerimin arasına alıp hayatımın en üzücü maillerinden birini yazmaya başladım. Mail'i yazdığım kişi Japonya'nın en büyük medya kuruluşu Aoki Medya'ydı.

"Merhaba. Ben Mor Tokalı Kız. Bana bundan tam altı ay önce bir iş teklifinde bulunmuştunuz. Sosyal medyada kendi haberlerimi yazmayı bırakıp sizin kaynağınız olmamı, sadece size haber getirmemi teklif etmiştiniz. Bu teklif o dönemin
şartlarına göre reddetmek istedim ama artık buna hazırım, eğer halâ geçerliyse teklifinizi kabul etmek istiyorum. Fakat bir şartım olacak."

Mailimi gönderdikten sonra ayağa kalkıp odanın balkonuna çıktım. Kanao içeride uyurken yağmurun sesiyle uyanmasın diye balkonun kapısını kapattım ve balkonun sırılsıklam olmuş sandalyelerinden birine ıslanacağımı umursamadan oturdum.

- Shinobu, sence de bir psikologla görüşme vaktimiz gelmedi mi?

- Ne var biliyor musun, İç Ses? Galiba geldi.

Sevilmeden, hoş görülmeden, şiddetle büyüyen bir çocuktum. Japonya'da milyonlarca insan tarafından Mor Tokalı Kız ismiyle tanınıp gerçek ismimi ve görüntümü gizlemeyi tercih ettim. Tüm hayatım bundan ibaretti. Tüm hayatım bir yumurta hesabından başka insanların hayatlarının haberini yapmaktı. Sanki bir sanal zekâ gibi, sanki bir teknoloji ürünü gibi, sanki son model bir yazılım gibi yaşayıp durdum. İçimdeki hisleri unuttum, içimde yaşayan bir ruh olduğunu unuttum. Ruhumun sesini kapattım ve böyle yaşamaya çalıştım.

Giyuu Tomioka benim büyük haberim olacaktı. Hiç beklemediğim.bir şekilde yüzüme bir tokat atar gibi beni kendimle yüzleştirdi, bana bir ayna tuttu. İçimdeki ruhu o kadar çok susturmuştum ki ruhum konuşmayı unutmuştu. Bir gün ondan uzaklaşmak istiyor, bir gün beni sevmesini diliyordum. Bir gün onu ve kendimi el ele bir geleceğe doğru yürürken hayal ediyor, bir gün onunla arkadaş bile olmak istemiyordum. İçimdeki duyguların dengesizliği beni öylesine yormuştu ki ruhumun halsizliğini hissedebiliyordum.

"Sakin ol," dedim kendime, gaddar bir anne gibi. "Halledeceğim."

Titreyen telefonumu elime aldım ve Aoki Medya'dan gelen cevabı okudum.

No 26 ~GİYUSHİNO~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin