32

150 12 17
                                    

Shinobu

Gözlerimin önünde benden bir müzik yapıyordu...

Aradan geçen saatlerin sonunda artık Giyuu'nun evindeydim. Giyuu benim için yemek yaparken ben Kanao'yla telefonda konuşuyor, bir yandan da Giyuu'nun salon duvarlarındaki çerçeveli fotoğrafları inceliyordum. Ergenlik dönemi boyunca gitarı elinden hiç düşmemişti.

"Merak etme ablacığım, yarın seni görebileceğimi söylediler. Saat tam 16.00'da orada olacağım."

"Yaşasın abla! Giyuu Abim nasıl, iyi mi?"

"Gayet iyi, merak etme."

"Çiçek dürbünüm nasıl, iyi mi?" deyince gülmeye başladım.

"Çok iyi, sana selamı var. Bugün de rengârenk..." Kanao'nun halsiz gülüşünü duydum. Gülüşündeki halsizlik beni üzüyordu. Keşke annesi yerine yanında ben olabilseydim; ama
çocukluğu boyunca annesini hayal etmiş bir çocuğu şimdi en ihtiyaç duyduğu anda annesinden ayıramazdım.

"Ablacığım, kapatmam gerek. Hemşire ablalar geldi. Yine iğne yapacaklar galiba!"

"Tamam güzelim, sakın korkma. Orada sana yapılan her şey senin iyi olman için, bunu unutma tamam mı?"

"Tamam ablacığım, seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum ufaklığım. Hem de çok..."

Telefon kapanırken tüm moralim de Kanao'nun susan sesiyle beraber benden uzaklaşmıştı. Telefonumu kapatıp Giyuu'nun orta sehpasına bıraktığım sırada Giyuu'nun salona girdiğini gördüm. Başıyla mutfağı işaret etti.

"Yemek pişiyor," dedi.

"Bu kadar çabuk mu hazırladın?" diye sordum şaşkınlıkla.

"Dondurulmuş ürünlerin mucizesi diyelim. Şimdi dersimize başlayabiliriz"

"Ne dersi?"

Şaşkınlıkla onu izlediğim sırada Giyuu büyük salonunun köşesinde duran piyanosuna doğru ilerledi. O an aklıma bana günler önce kurduğu o cümle geldi.

O kadar güzelsin ki seni piyano çalarken hayal bile edemiyorum. Bu güzel parmakların, o güzel piyano tuşlarına basarken ortaya çıkacak görüntünün güzelliğini merak ettim, demişti bana, tam da her şeyi değiştireceğine inandığımız o konser gününün sabahında.

"Piyano dersimiz" dedi gülümseyerek.
Üzerinde lacivert gömleği, altında siyah keten pantolonuyla tam bir sanatçıydı. Piyanosunun başına geçmiş ve tuşlara basarak beni izliyordu. Ben ona doğru adım adım yürürken onun bastığı piyano tuşlarının çıkardığı her bir ses attığım her bir adımla eşdeğerdi, bunu bilerek yapıyordu. Tuşlara her bir basışını adımlarıma denk getiriyordu.

"Bastığın her yerden bir nota çıkıyor." dedi gülümseyerek. "Gördüğüm en güzel müzik aleti sensin."

Kurduğu cümlenin güzellijği karşısında titrek bir nefes aldım. Her cümlesi eşsiz bir sanat eseri kadar güzeldi, her cümlesi ayrı bir sanat eseriydi sarnki. Piyanonun başında durup ellerimi piyanonun kenarına yasladım ve onu izlemeye başladım. O ise tuşlara bakmak yerine beni izliyordu, müziğinin klibinde ben oynuyordum sanki.

No 26 ~GİYUSHİNO~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin