2

335 20 93
                                    

Hayal Et

Sanki dünya etrafında dönüyor...

"Ayakkabılarımla girebilir miyim?" Bu cümle Giyuu'yu güldürdü.

"Ünlü olduğum için mi?" diye sordu kapının kilidini açarken. Başımı salladım.

"Yani... Ünlü olunca böyle bir güncelleme glmiyor mu insanlara? Evde ayakkabıyla yaşama güncellemesi." Giyuu bir kez daha
sessizce güldü ve başını salladı.

"O güncelleme bana gelmedi. Ve şunu da bil ki, insan kalmaya karar verdiği bir yere ayakkabilarıyla girmez Shinobu..." Giyuu'nun cümlesi beni gereksiz yere etkilerken, aramızdaki bu saçma gerilime bir son vermek için bir espri yapmaya çalıştım.

"O zaman ayakkabılarımla giriyorum?" Saçma esprim Giyuu'ya
tebessüm ettirirken bir yandan da ayakkabılarımı çıkarıyordum. Ayakkabılarımı kapının girişindeki ayakkabılığın raflarından birine braktım ve kendimi Giyuu'nun evini ve onun iç dünyasını keşfedeceğim bir yolculuğa bıraktım.

"Bunlar... çocukluk fotoğrafarın mı?" diye sordum zümrüt yeșili koridor duvarlarında asılı fotoğrafları göstererek.

"Evet," dedi, "babamın bir fotoğraf stüdyosu vardı. O yüzden her ânımın fotoğrafi var." Dikkat çekmemek için fazla incelemeden Giyuu'nun peşinden içeri doğru ilerledim. Salonuna ulaştığımızda dikkatimi ilk çeken, salon kapısının duran muhteşem piyano oldu.

"Sen..." diye mırıldandım, "piyano mi çalyorsun?" Giyuu başını salladı.

"Evet. Çalamadığım müzik aleti
yoktur ama şarkı yaparken yalnızca gitar çalmayi tercih ediyorum. Piyano çaldığımı bu dünyada gören tek bir kişi bile yoktur. Sadece yalnızken çalarım. Piyano benim için bir nevi dinlenme yöntemi. Kahve içer misin?"

Giyuu'nun konuşma tarzı beni o kadar etkiliyordu ki her sorusundan sonra birkaç saniye yüzüne bakıyordum. Tam bir salak gibi.

"Ne içer miyim?" diye sordum anlamayarak.

“Kahve," dedi  ağır ağır tekrar ederek. Başımı salladım

"Olur."

"Tamam, ben kahvelerimizi yapip geliyorum. Üşümezsen balkona geçebilirsin. Gitarım ve beste defterim orada"

"Tamam." Giyuu mutfağa geçerken tedirgin adımlarla balkona çıktım. Balkonunu camekânla kapatmıştı, camlara vuran yağmur damlaları ve aralık camekândan esen rüzgâr, bestelerini neden burada yaptığinı gösteriyordu. Giyuu'nun ışıklarla bezenmiş balkonu tam bir ilham yuvasıydı. Göz ucuyla beste defterine bakığım sırada çekinerek gözlerimi dışarıda yağan yağmura çevirdim. Gözlerim yağmuru görürken aklım evin cama vuran yansımasında Giyuu'nun hayatına dair bilgi arıyordu. İçimdeki başarı hrsı, hayatım boyunca beni dünyada var olabilecek bir ton güzel duygu
mahrum etmişti, biliyordum.

"Geldim." Giyuu elinde iki kupa kahveyle balkona girip kahveleri masaya bıraktığında irkildim.

"Korkuttum mu?" diye sordu kaşlarını çatarak.

Hayır, ben... Şey dalmışım," diye lafi eveleyip gevelerken Giyuu karşıma oturdu ve beste defterini alıp masanın ortasına koydu.

"Yağmuru mu izliyordun?" diye sordu.

"Ne? Hayır. Ben genelde yağmuru izlemem." Giyuu bir anda kurduğum bu cümle karşısında kaşlarını çatarak arkasına yasland. O sırada üşüdüğümü fark ettim ve kollarımı ovuşturdum.

"Üşüdün, değil mi? Bekle..." Tok sesiyle mırıldanıp ayağa kalktı ve kendi koltuğunda duran kırmızı battaniyeyi omuzlarıma bırakmak için bana doğru eğildiğinde derin bir nefes aldım.

No 26 ~GİYUSHİNO~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin