XXXV

1K 93 91
                                    

Gözleri açık arkadaşının anlattıklarını dinleyen kız duyduklarına inanamadı. Masal'ın bugün neden üzüldüğünü şimdi daha iyi anlamıştı.

"Gökay'ın başkasıyla olmasına kızdın."

"Hayır, ben başkasıyla birlikte olmasına değil, aksine beni kandırıp boşuna vaktimi harcadığı için kızdım."

"Sen çoğu zaman insanlara kızarsın ama başını alıp böyle yerlere de gitmezsin. Belli ki onları sarmaş dolaş görmek canını sıktı."

"Düşündükçe fena oluyorum. Söyleme şöyle şeyler Alisa."

Kapının önünden traktör gürültüyle  geçerken ev hafif sallanmaya başladı. Köy çocuklarından birkaçı bağıra çağıra traktörün peşinden gidiyorlardı. Ne oluyor diye cama çıkan Masal, küçük çocukların alaylarına maruz kaldı:
"Aa, Masal Abla gelmiş..."

Çocuklar anlaşmış gibi hep bir ağızdan bağırarak "Hoş geldin." dediler.

Onların bağırmalarına kulaklarını tıkayan Masal, çocuklara kaşlarını çatıp susmalarını söyledi. Alisa da diğer cama çıkıp gürültüyü selamladı. Masal çocuklara kızmaya devam ediyordu. İnadına çocuklar daha çok ses çıkarıyorlardı. Bir tanesi  arkadaşımla dalga geçiyordu. Ötekiler çocuğun ağzını tıkarken dalga geçen çocuk arada söylenmeye devam etti.

"Bak getirme beni oraya yoksa..."

Öteki gülerek sağa sola sallanıp "Hiçbir şey yapamaz ki." Dedi zevkle.

"Geliyorum ulan bekleyin sakın kaçmayın!"

Masal pencereyi kapatmış aşağı iniyordu ki Alisa gülmeyi bırakıp arkadaşına gitmemesini söyledi: "Ne yapıyorsun Masal, çocuk onlar daha ne dediklerini kendileri de bilmiyorlar. Hiç küçücük çocuğun söylediklerine kızılır mı?"

"Hakaretlere sessiz mi kalayım?"

"Otur kahvaltını et." Dedi Alisa. Dışarıdan Masal'a seslenen çocuklar gülerek alay ediyorlardı. Masal kaşla göz arasında soluğu küçük çocukların yanında almıştı. Hemen aşağı inip ona engel oldum. Alay eden çocuk korkmuştu. Masal, sözleriyle çocuğun gözünü yeteri kadar korkutmuştu çocuk daha fazla dayanamayıp ağlayarak özür diledi.

"Ne yapıyorsun ağlattın çocuğu Masal, küçücük çocuğu korkutmakla ona yaptığının yanlış olduğunu böyle mi öğreteceksin?"

"O bana hakaret ederken hiç küçük çocuk gibi değildi."

Çocuk merhametimden cesaret alıp arkama saklanarak yan tarafımdan gizlice Masal'a bakıyordu. Çocuğa dönüp ağlamaması için küçükken bana sorulan saçma sapan soruları çocuğun ellerini tutup dizlerimin üstüne çöktükten sonra sordum: "Bir daha yapmayacaksın değil mi?"

Gözleri yaşla dolan çocuk başını salladı. Pişman olduğu belliydi. Masal, çocuğu affetmemiş gibi bakıyordu.
"Şunun masum bakışlarına bak Masal, nasıl da sevimli öyle değil mi?"

Arkadaşım bilirim ben o masum bakışları der gibi başını salladı: "Buradan öyle görünmüyor." Deyince kaşlarımı çatıp Masal'a bakıp nedenini sordum. O da nedenini açıklamaya çalışarak, "Peki, bu çocuğa sor bakalım annesini mi daha çok seviyor yoksa babasını mı diye bakalım ne cevap verecek?

Anlamamış gibi baktığımı fark edince sormamda ısrar edince çocuğa dönüp  gülümseyerek "Söyle bakalım anneni mi daha çok seviyorsun yoksa babanı mı?"

Çocuk sevimli ellerini birbirine vura vura "Yunus Emre'yi." Diye cevap verince şaşırmıştım.

Masal'a dönüp "Bak çocuktaki zekayı görüyor musun? Bu yaşta Yunus Emre'nin kim olduğunu biliyor. Sen de böyle ilim aşkıyla tutuşan çocuğu azarlıyorsun."

Gölgene Bile Acıma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin